Türkiye dış politikada ve iç siyasette 2020 yılına hızlı bir giriş yaptı. Başta Libya ve Suriye olmak üzere birçok alanda zorlu bir diplomasi trafiği bizi beklerken, içeride ekonomideki yükseliş trendi ve FETÖ ile mücadele yine gündemdeki yerini koruyor. Tüm bu yoğun gündemi MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ile konuşmaya hazırlanırken Elazığ'dan gelen deprem haberi ile sarsıldık. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ile sadece iç ve dış politikadaki gelişmeleri değil Elazığ'dan gelen deprem haberi ile bir kez daha kenetlenen Türkiye'yi konuştuk.
ÜLKÜCÜ HAREKETTE FETÖ'CÜ OLAMAZ
-FETÖ tutuklusu Enver Altaylı üzerinden MHP'ye saldırıların yapıldığını görüyoruz. Bu saldırılar hakkında ne söylemek istersiniz?
Enver Altaylı denen CIA ve Alman çaşıtının 1980 öncesinde bir dönem camiamızla bir ilişkisinin bulunmuş olmasını "Alparslan Türkeş'in sağ koluydu. Türk Milliyetçilerinin fikir önderiydi." gibi abuk sabuk yalanlarla gerçekmiş gibi insanımıza sunmak gazetecilik ahlakıyla bağdaşacak şeyler değildir. Bu, belli bir amaca matuftur. Sayın Genel Başkanımızın FETÖ'nün siyasi ayağının hangi yöntemle çözülebileceğini açıklamış olması belli ki bazı çevreleri panikletmiştir. Bu çevreler hedef saptırma, kendilerini bu işten ayıklama peşine düşmüşlerdir. Bizim için dalından düşen bir yaprak dahi olmayan, camiamız için yok hükmünde olan biri üzerinden partimize sistemli bir şekilde saldırmaları kendi çaresizliklerinin ürünüdür. Çünkü çok iyi bilmekteler ki Milliyetçi Hareket ile FETÖ'nün kavgası çok eskidir. Kavgamız; Ülkücü Hareket'te FETÖ'cü, FETÖ'de Ülkücü olamayacak kadar eski ve derindir. FETÖ ile 15 Temmuz sonrası bütün Türk milletinin bir kavgası vardır ancak MHP'nin bu vatan hainleriyle kavgası çok daha öncelere gitmektedir.
Enver Altaylı'nın aile ilişkilerini sorgulamayanları, yeğeninin hangi partiden il başkanı olduğunu görmezden gelenleri, MHP'yi ele geçirme teşebbüsleri esnasında Altaylı'nın günümüzün hangi milletvekilleriyle, gazete sahipleriyle gezdiğini sorgulamayanları, cezaevinde kendisine kimin düzenli olarak para yolladığını köşelerine taşımayanları nasıl kaale alacaksınız, bunların yazdıklarına gazetecilik ürünü olarak nasıl bakacaksınız?
CHP FETÖ'NÜN ELİNDE
-CHP-FETÖ bağlantısı konusunda her gelişmede Kılıçdaroğlu'ndan "siyasi ayak" çıkışı görüyoruz. Bu siyasi ayak tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kılıçdaroğlu; danışmanlarının FETÖ ile bağlantısının ötesinde bir ihanetin içerisindedir. Sayın Genel Başkanımızın uyarılarına inatla kulak vermemekte, içerisine düştüğü çukurda debelenmektedir. Kendi eski milletvekilleri "CHP, FETÖ'nün elinde." diye bas bas bağırmaktadır. FETÖ'nün siyasi ayağını Meclis araştırmaları ile örtbas etmek isteyen Kılıçdaroğlu samimiyse kendi partisi içinde bir araştırma komisyonu kursun ve kendi partililerinin "CHP, FETÖ'nün elinde." feryatlarının üzerine gitsin. Şeffaf bir şekilde yapacakları bu araştırmanın sonuçları gerçekleri gözler önüne sermeye yetecektir.
KILIÇDAROĞLU LİSTEYİ NEDEN KOMİSYONA VERMİYOR
-Kılıçdaroğlu FETÖ'nün siyasi ayağı konusunda delilsiz olarak diğer siyasi partileri suçluyor. Bunun sebebi nedir sizce?
Sayın Genel Başkanımız 27 Temmuz 2019 tarihinde Kılıçdaroğlu'na "Bu Kılıçdaroğlu nereye koşmakta, kimlere hizmet etmektedir? PKK'ya diyet borcu varsa söylesin, kurtaralım, kendisine omuz verelim. FETÖ'nün boyunduruğu altındaysa imdat desin, yardım edelim, elinden tutalım, düştüğü çukurdan çekip çıkaralım." sözleriyle bir çağrıda bulunmuştur. Ancak Kılıçdaroğlu, millî duruşla arasındaki mesafeyi her geçen gün açmaktadır.
FETÖ'nün siyasi ayağı konusunda Sayın Devlet Bahçeli'nin ortaya koymuş olduğu yaklaşım oldukça gerçekçi ve tartışmaya mahal vermeyecek şekilde sonuç odaklıdır. Darbe teşebbüsünün askerî kanadı "Yurtta Sulh Konseyi" vardır da bunun darbe sonrasında ülkenin yönetimini eline alacak olan siyasi kanadı nasıl yoktur? Uzun bir zamandır darbeye hazırlanan, devletin her kademesinde kolları bulunan bu terör yapılanmasının böyle bir şeye hazırlıksız olduğunu varsaymak ancak TV ekranlarına yorumcu diye çıkıp FETÖ'yü perde gerisinden aklamanın peşinde olan çokbilmişlerin yorumu olabilir. Birilerinin TV ekranlarında iddia ettiği gibi darbeyi yapan kadronun yönetimi devralacağını bir an düşünecek olsak öyle bir listenin de elde olmadığı açıkça ortadadır.
Liderimizin bu makul ve mantıklı talebine CHP'nin ve İP'in karşı çıkmış olmasının izahı bulunmamaktadır. Meclis'te bir araştırma komisyonu kurmakta ısrar etmek ve herkesi oraya davet etmek, eğer kuşku verici davranışlarının üzerini örtme gibi bir çabaları yoksa, anlamsız bir iştir. 2017'de "AKP'de 120 ile 180 arasında 'ByLock'çu var." diyen Kılıçdaroğlu var olduğunu iddia ettiği bu listeyi daha önce kurulan komisyona vermiş midir de bugün komisyon derdine düşmüştür?
MHP PARTİM DEĞİL"ÖNCE ÜLKEM" DİYOR
-CHP ile muhalefet farkınızı birkaç cümle ile özetlemenizi istesem ne söylemek istersiniz?
Bizim, Cumhuriyet Halk Partisi ile aramızdaki fark, muhalefet anlayışına farklı bakmanın çok ötesindedir. Biz önümüze gelen bir meseleyi Türk milletinin menfaatine uygunluk ölçüsünde değerlendiririz. Büyük Türk milletinin refahına, huzuruna, millî ülküsüne, cihana nizam verecek güce erişmesine yapacağı katkıya bakarız. "Önce ülkem, sonra partim" diyen, daima milleti önceleyen, milletin sandığa yansıyan iradesine saygı gösteren, demokrasinin önündeki tıkaçları açan bir anlayışa sahibiz. Türk milletinin menfaatine olan her şey, zaten Milliyetçi Hareket'in siyaset anlayışına da uygun demektir. "Bu hükümet, dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak hâlimiz yok." diyen bir anlayışla Milliyetçi Hareket'in yapıcı anlayışını karşılaştırmanın zaten imkânı da bulunmamaktadır.
LİBYA'DA 1 MİLYON TÜRK VAR
-Doğu Akdeniz'deki enerji savaşlarında mesele Libya'daki güç savaşlarına kilitlendi. Batı, İsrail ve Mısır, darbeci Hafter ile işbirliği yapmaktan çekinmiyor. Türkiye neden Libya'da? Türkiye'nin Libya politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Enerji savaşlarının, ABD'nin kapital hırsının ve İsrail'in yayılmacı politikalarının enerji kaynaklarının bulunduğu yerler başta olmak üzere Orta Doğu'yu ve Afrika'yı getirdiği durum ortada. Batı; bir eli yağda, diğer eli balda bir hayat sürerken dünyanın kalan kısmı; Batı yağ, bal yesin diye ölmekte, öldürmekte.
Doğu Akdeniz'deki zengin rezervler elbette ki bu güç çevrelerinin iştahını kabartmaktadır. Ancak bunlar için daha da önemli olan, Türkiye'nin enerji sorununa köklü bir çözüm bulmasının önüne geçmektir. Çünkü bizim tarihimizi bizden daha iyi bilen Batı ve İsrail; Türk'ün gücünün ortaya çıkmasından korkmaktadır. Bunlar, enerji sorununu çözmüş bir Türkiye'nin insanlığın huzuru için atacağı adımlara engel olmak istemektedir. İnsanlığın huzuru, bunların huzursuz olması demektir.
Milliyetçi Hareket'in Libya meselesine bakışı partimizin bayrağında ifadesini bulmuştur. Bayrağımızdaki her hilal, aziz ceddimizin bin yıllık hükümranlığını temsil eden üç kıtayı ve üç kıtadaki beşeriyet kucaklaşmasını simgelemektedir. Bu semboller Milliyetçi düşüncenin jeopolitiğinin bin yıllık eseri ve gelecek bin yıllardaki ülküsüdür.
Bu ülkü doğrultusunda Türk devletinin Libya'da olması, Libya ile imzalanan deniz yetki alanlarını sınırlandıran anlaşmanın arkasında durması önemlidir. Bu önemli anlaşmanın bir başıbozuk tarafından sekteye uğratılmasına göz yummak; Türk devletinin büyüklüğüne yakışmayacak, Türk devletinin itibarını zedeleyecektir. Türkiye, insanlığın huzura kavuşması adına bir an önce toparlanmalı, güçlenmeli; önce bölgesinde lider ülke, ardından da dünyada bir küresel aktör olmalıdır. Bu çerçevede kritik eşik Doğu Akdeniz'deki haklarımıza sahip çıkmaktır. Bu eşik atlandığında Türk'ün gücü yeniden görülecektir.
Bununla birlikte Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği üzere Libya'da yaşayan yaklaşık 1 milyon Kuloğlu (Köroğlu) Türk'ünün varlığını korumak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin millî sorumluluğudur.
TÜRKİYE DİPLOMASİDE BÜYÜK DARBE İNDİRDİ
-Avrupa'da bir liderlik krizi yaşanırken Türkiye,bir lider diplomasisi yürütüyor. Türk dış politikasındaki bu aktif adımlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
24 Ocak itibariyle Avrupa Birliği, İngiltere'nin uzun süredir mücadele ettiği Brexit Anlaşması'nı imzaladı. Böylece 31 Ocak tarihi itibariyle İngiltere artık bir AB ülkesi olmayacak. Yine birlik içerisindeki gruplaşmalar, Birlik'te yer alan Doğu Avrupa ülkelerine karşı bakış gibi pek çok sorun, bu tarihten itibaren gündemde daha çok yer edecektir. 2 dünya savaşına sebep olan Avrupa'nın, birliğinin parçalanması kendilerini 3. bir dünya savaşına götürür mü bilinmez ancak Birlik'in ana damarını oluşturan ülkelerin güç savaşları verdiği bir gerçek. Bu sahte birliğin içerisinden tek ses çıkmadığı müddetçe de Avrupa, Amerika'nın politikalarının uygulayıcısı olmaya devam edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti, ABD'nin dünyanın jandarması gibi davranmasına dur demiştir. Türkiye artık ABD, Rusya, İsrail ve Çin'in kendi çıkarları için dünyayı yaşanmaz kılmasına karşı insanlığın huzuru için sahadadır. Bu çerçevede Türkiye, çatışma bölgelerinde barışın sağlanması konusunda öncü olmaktadır. Türkiye'nin içerisinde olduğu bir oyunda küresel aktörler dünyayı aralarında özgürce paylaşamayacaktır.
Türkiye; Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarıyla hem DEAŞ'a hem de PKK'ya ve bunların ağababalarına büyük bir darbe indirmiştir. Türkiye'nin Suriye'de sahada olması kurulmak istenen terör koridorunu yok etmesi önemlidir. Ateş, Türkiye'nin çevresindedir ve ateşin sıcaklığı Türkiye'yi etkilemektedir. Bir adım sonrası Türkiye'dir. Türkiye'nin beka sorununu çok yönlü ve çok boyutlu bir şekilde ele alması ve hamlelerini buna göre yapması şu aşamada hayatidir.
CUMHUR İTTİFAKI BİR UFUK BAYRAĞIDIR
-Cumhur ittifakına bazı çevreler ömür biçmeye çalışıyor. 2023 seçimlerine hızla giderken bu ittifakın geleceği için ne söylemek istersiniz?
Cumhur İttifakı'na ömür biçmeye kalkanlar, Cumhur İttifakı'nın kuruluşunda herhangi bir emeği, fedakârlığı olmayanlardır. Bu kişiler öngörülerini değil kalplerindeki temennileri dile getirmektedirler. Cumhur İttifakı 7 Ağustos 2016 tarihindeki Yenikapı buluşmasında Türk milletinin talepleri doğrultusunda kendiliğinden kurulmuş bir millî birliktir. İttifakın ömrüne karar verecek olan da yine büyük Türk milletidir.
Cumhur İttifakı; Türk milletinin takdiri ve ufuk bayrağıdır. Türk milleti bu ittifaka sahip çıkmaktadır. İttifaka yönelik fitne kazısı yapanlara sırtımız dönük, kapımız örtüktür. Biz, Cumhur İttifakı'nın kararlı bir şekilde ve güçlenerek devam etmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır.
KİRLİ İTTİFAKLAR UZUN SÜRMEZ!
-CHP-HDP-İyi Parti arasındaki gizli ittifak birçok yerel yönetimde açığa çıkmış durumda. Bu ittifakın uzun ömürlü olduğunu düşünüyor musunuz?
Biz bu ittifakın gizli olduğunu hiçbir zaman düşünmedik. Bir şeyin açık olması için illa muhataplarının el ele, kol kola gezmesine gerek yoktur. Siyasi partilerin izledikleri politikalar, söylemler; birliktelikleri ve ayrışmaları ortaya koymaya yeterlidir.
Söylediğiniz üzere son seçimlerin ardından ganimet savaşları başlamıştır. Bir el, bu partiler ne zaman birbirlerini suçlasalar parmak sallayarak bunları hizaya getirmektedir. Milliyetçi Hareket olarak o parmağı, o eli bulup kırmak Türk milletine sözümüzdür.
Gerek Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde ve gerekse Mahalli İdareler Seçimlerinde vatandaşlarımıza bu birlikteliği anlattık. Vatandaşlarımız da bu kirli birlikteliğe karşı Cumhur İttifakı'na destek vermiştir. Saadet Partisinin de içerisinde yer aldığı bu gayrimillî ittifakın ömrünün uzun olması mümkün değildir. Çünkü aziz Türk milleti ihanete pirim vermeyecek bir ferasete sahiptir.
KILIÇDAROĞLU HEM FETÖ VE HEM DE PKK'NIN SİYASİ KANADI İLE KOLKOLA
-Türkiye terörle mücadele konusunda teknolojiyi de iyi kullanarak önemli bir mesafe kat etti. FETÖ konusunda olduğu gibi PKK konusunda da CHP'nin kafasının çok net olmadığı dile getiriliyor. Siz ne söylemek istersiniz?
Aksine Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve Cumhuriyet Halk Partisi üst yönetiminin bilinçli bir şekilde bu birlikteliği yürüttüğünü düşünmekteyim. Kaldı ki Cumhuriyet Halk Partisinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve Cumhuriyet değerlerine bağlı seçmeni; gaflet ve dalaleti çoktan geride bırakıp ihanet içerisinde olan parti yönetimlerine isyan etmektedir.
Kılıçdaroğlu, Büyük Gazi'nin kurmuş olduğu partiyi maalesef uçuruma sürüklemektedir. Pensilvanya'da, Kandil'de yazılan senaryoları; PKK'nın siyasi kanadıyla, FETÖ'nün içerideki uzantılarıyla sahneye koymaktadır. Ancak bu tiyatroyu Türk milletine izleteceğini zannederek büyük hata yapmaktadır. Bu; eşi Hanımefendi'nin arkasına saklanarak Pamuk Prenses Kadir İnanır'ın da manidar bir şekilde katıldığı "Bütün kızlar toplandık." havasında tiyatro izlemeye asla benzemez.
FETÖ'cü ve PKK'lı oldukları için görevden atılan KHK'lılara kendi belediyesinde öncelikli olarak iş vereceğini söyleyen de CHP'li belediye başkanıdır, PKK bağlantısından dolayı yerlerine kayyım atanan eski belediye başkanlarına ilk ziyareti gerçekleştiren de CHP'li belediye başkanıdır. YPG'yi terör örgütü olarak görmediğini ifade eden bir parti genel başkanının belediye başkanlarının bu tavrını da garipsemediğimizi belirtmek isterim. CHP yönetimi hem FETÖ ile hem PKK ile de el ele, kol koladır.
ELAZIĞ'DA MİLLETİMİZ BİZİ DUYGULANDIRDI
-Elazığ merkezi deprem bütün Türk milletini derinden etkilediği gibi birbirine kenetledi. Bununla birlikte yine belli çevreler, deprem üzerinden siyasi menfaat peşine düştü. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Elazığ ve Malatya illerimizde can kayıplarına sebep olan ve pek çok vatandaşımızı da bu kış şartlarında evlerinden eden deprem dolayısıyla üzüntümüzü ifade etmek isterim. Bu vesileyle hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza yüce Mevlâ'dan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu yarayı sarmaya muktedirdir. Devletimiz seferberlik içindedir. Afet bölgesine her türlü insani yardım ve teknik destek sağlanmaktadır. Barınma, beslenme, enerji, haberleşme gibi acil ihtiyaçlarının giderilmesi, hasar tespit ve psikososyal çalışma gruplarının deprem bölgesine zamanında intikali memnuniyet vericidir. Bununla birlikte depremin ilk dakikalarından itibaren Türk milletinin yurdun dört bir köşesinden yardıma hazır olduğunu ilan etmesi bu kederli anlarımızda bizleri duygulandırmıştır. Milli birlik örneği sergilenmiştir. Türk milletinin kardeşliğini, birliğini, beraberliği dosta düşmana haykırması geleceğe olan inancımızı pekiştirmiştir.
Sayın Genel Başkanımızın "Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya; tek bilek tek yüreğiz. Biz Türkiye'yiz." veciz ifadesi bir defa daha hayat bulmuştur.
Her konuda olduğu gibi depremi siyasi fırsata çevirmeye çalışanlara, hatta eksik kalan yıkımı fitne ve tezviratla tamamlamaya teşebbüs edenlere aziz milletimiz fırsat ve imkân vermemiştir. Yalan haber yayanlar, kasten yanlış bilgi verenler, kötümserlik aşılayanlar inşallah hak ettiklerini bulacaklardır.
Meselenin vahamet düzeyini idrak ederek; incelemelerde bulunmak, çalışmalara destek vermek maksadıyla Sayın Genel Başkanımızın talimatıyla deprem bölgesine partimiz bir heyet görevlendirmiştir. Bütün teşkilatlarımız yöre insanımızın yanındadır, enkazın kaldırılması için üstümüze ne düşüyorsa yapmaya da hazırız. Rabbim her türlü afet, felaket ve musibetten Türk milletini ve Türkiye'yi korusun.