Müdahale etmeseydik, bugün darbeci Hafter tüm ülkeyi ele geçirmiş, Libya halkı zulmün pençesine düşmüş olacaktı. Libya'nın meşru yönetimine ve oradaki kardeşlerimize saldırılarını sürdürürlerse, darbeci Hafter'e hak ettiği dersi vermekten geri durmayız
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. İşte Erdoğan'ın önemli mesajlar verdiği konuşmasının satırbaşları:
"Bölgemizde, Türkiye'yi dışarıda bırakmaya, hakkını ve hukukunu gaspetmeye yönelik her oyunu çok daha büyük hamlelerle boşa çıkarmayı sürdürüyoruz. Suriye'den Libya'ya kadar Türkiye'nin sınırları dışında attığı adımlar ülke güvenliği ve çıkarlarını korumaya, dostların ve kardeşlerin mağduriyetini engellemeye yöneliktir. Masumların hayatının milyar dolarlar karşılığında pazara çıkartıldığı utanç tablosundan Türkiye, haysiyet sembolü olarak ayrışmıştır. Bunun için hem Suriye'de hem Libya'da hem de Irak'ta son dönemdeki gelişmelerle tarihimizin, medeniyetimizin, ahlakımızın ve elbette ülkemizin bekasının gerektirdiği her şeyi yapmakta kararlıyız.
Suriye'de, Libya'da, Akdeniz'de macera peşinde değiliz. Hele hele emperyal heveslerimiz hiç yoktur. Gözümüz petrol ve para hırsıyla kör olmuş da değil. Tek amacımız kendimizin ve kardeşlerimizin hakkını, hukukunu, geleceğini korumaktır. Türkiye'nin güvenliğinin Libya'nın, Suriye'nin, Irak'ın, Balkanlar'ın, Kafkasya'nın güvenliğinden geçtiğinden hala anlamamış olanlara diyecek bir sözümüz bulunmuyor. Ama hamdolsun milletimiz bu gerçeği görüyor ve bizi destekliyor.
Türkiye'nin Libya'ya ilgisinin sadece ekonomik, askeri, diplomatik ve siyasi sebeplere bağlı olduğunu düşünenler yanılıyor. Libya, Türkiye için asla yabancı bir yer olmamıştır. Barbaros'un yadigarı Libya, asırlar boyunca Osmanlı'nın önemli bir parçası oldu. Çok derin tarihi, insani, sosyal bağlarımız vardır. Kimse bizden, ülkemizden yardım isteyen Libyalı kardeşlerimize sırtımızı dönmemizi bekleyemez. Bu ülkede Hafter'in hedef aldığı Berberi, Amazig, Tuareg kardeşlerimiz var. Hafter onları yok etmek istiyor. Libya'da, Hafter'in etnik temizliğe tabi tuttuğu, Barbaros'ların, Turgut Reis'lerin torunları olan ve sayıları 1 milyonu aşan Osmanlı bakiyesi Köroğlu Türkleri var. Bu ülkedeki Türk varlığından ve onların etnik temizliğe tabi tutulduğundan bile haberi olmayanları gördükçe, inanın milletimiz adına üzülüyoruz. 'Libya'da ne işimiz var' diyenler, siyaset ve tarih cahili. 'Libya nerededir' diye sorun, inanın bilmezler.
Türkiye'nin Libya için net tavrının, Akdeniz'deki siyasi ve ekonomik oyunları bozma yanında, işte böyle derin bir arka planı vardır. Türkiye müdahale etmeseydi, bugün darbeci Hafter tüm ülkeyi ele geçirmiş, Libya halkı tamamı zulmün pençesine düşmüş olacaktı. Darbeci Hafter masada da yalan darbesi yaparak Moskova'dan kaçtı. Biz üzerimize düşeni yaptık, bundan sonrası Putin'e ait. Libya'nın meşru yönetimine ve oradaki kardeşlerimize saldırılarını sürdürürse, darbeci Hafter'e hak ettiği dersi vermekten geri durmayız." Bu arada Külliye'de YSK Başkanı Sadi Güven'i kabul eden Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'nu da topladı.
O ÇİÇEĞİ EN İYİ KORUYACAK KİŞİ CUMHURBAŞKANIMIZ
BAŞKAN Erdoğan'ın kürsüye çağırdığı şehit kızı Gülay Demir o anları SABAH'a anlattı:
Cumhurbaşkanımız çiçeği içtenlikle kabul etti. İllerin topraklarının numuneleri vardı bende. Kendi memleketim olarak benimsediğim babamın mezarının toprağını da alıp o çiçeğe ekledikten sonra bunu en iyi emanet olarak koruyacak kişi Cumhurbaşkanımıza hediye ettim. O da sağ olsun bugün emanetime nasıl güzel sahip çıktığını bütün dünyaya sergilemiş oldu. Konuşmamı da beğendiğini söyledi.
KÜRT ÇOCUKLARI, ÜZERLERİNDEN OYNANAN OYUNUN PERDESİNİ KAPATTI
BAŞKAN Erdoğan grup toplantısında Mardin Nusaybin'e sınır ötesinden atılan bomba ile şehit edilen Mehmet Şirin Demir'in TRT Kürdi çalışanı Gülay Demir'i kürsüye çağırdı. Erdoğan "Mehmet kardeşimiz şehadetinden bir süre önce kızı Gülay'a bir çiçek hediye etmiş ve 'yarası olmayanın yâri olmaz.' demiş. Gülay kızımızın bir baba yarası var. Bu salonda onun yarasına yarenlik eden her kökenden, her şehirden, her meşrepten yüzlerce kardeşi de var. Gülay kızımız görevi gereği gittiği 81 vilayetimizden aldığı topraklara babasının mezarından getirdiği toprağı da ilave ederek gözü gibi baktığı çiçeği bize hediye etti. Biz de şehidimizin ve onun biricik kızının emaneti olan birliğimizin, beraberliğimiz, kardeşliğimizin sembolü gördüğümüz bu çiçeği evimizin ve kalbimizin en müstesna yerine yerleştirdik" dedi. Gülay Demir de kürsüde yaptığı konuşmada "Kürt çocukları üzerinden senelerce tiyatrolar yapıldı, filmler çevrildi. Ama artık bilmelidirler ki, o tiyatrolarda perdeler kapandı, filmler vizyona artık girmiyor. Kürt çocukları kendi senaryoları ile kendi filmlerinin kahramanı oluyorlar. Ben Türkiye'nin incisi Mardin'de doğup büyümüş bir Kürt kızıyım. 81 ilin her toprağı memleketim. Türk Bayrağı altında okudum. Mazlumlar için inşirah var, zalimler için yaşasın cehennem" dedi.
TİYATRO OLAN SİZSİNİZ
DİYARBAKIR anneleri yaktıkları ışık ile terör örgütünün karanlık yüzünü ifşa etti. Ama bakıyorsunuz ki, ana muhalefet, bunların ikizi durumunda olan malum parti ile tiyatro izliyor. Bu tiyatroyu kiminle beraber izliyor, kimin eserini orada canlandırıyorlar, şu anda terörden cezaevinde yatan şahsın eserini. Bunlar dün Ankara'dan İstanbul'a da beraber yürüdüler. Şimdi de hani diyordu ya 'tiyatro' diye, siz kendiniz tiyatrosunuz. Eğer sıkıyorsa git Diyarbakır'daki annelerin gözyaşlarına ortak ol. Onların yavrularını dağa beraber omuz omuza yürüdüklerin kaçırdı. Onların böyle bir derdi yok. Sadece katillerle zalimlerle omuz omuza yürürler.
ÜLKE MENFAATLERİNE SAHİP ÇIKMAYANLARI MİLLETE HAVALE EDİYORUM
Külliyeye giden CHP'li" veya "Putin, İstanbul Havalimanı'na inemedi" yalanına sarıldıkları kadar ülkenin menfaatlerine sahip çıkmayanları millete havale ediyorum. Tarih, bu kritik dönemde kimin nerede durduğunu, kimin ülkenin ve milletin bekası için fedakarlık yaptığını, kimin de zalimlerin ve hainlerin safında yer aldığını kaydediyor.
BAHÇELİ VE BAYKAL'A TEŞEKKÜR
Daha dün, 'Doğu Akdeniz'de herkes var, Türkiye yok.' diyen birileri bugün ülkemizin Doğu Akdeniz'de attığı adımlara karşı çıkıyorsa da işte böyle vicdanlı siyasetçiler, yapılan işin hakkını maalesef ancak teslim edebiliyor. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye verdiği güçlü destek için, Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a da Libya konusunda gösterdiği "devlet adamı" tavrı için ayrıca teşekkür ediyorum.
Türkiye şu anda yaklaşık 4 milyon Suriyeli'ye ev sahipliği yapıyor. Biz geldiğimizde bunları Suriye'ye göndereceğiz.' diyenlere sesleniyorum. Bu ifadeler sizlerin vicdanının kilometre taşlarıdır. Karşımızda halkının tamamını temsil eden meşru bir yönetim olmadığı için İdlib'deki süreci Rusya ile yürütüyoruz. Yoğun görüşmeler sonucunda İdlib'de yeni bir ateşkes ilanına muvaffak olduk. Gerekirse rejimin ateşkesi bozma girişimlerini bizzat önlemekte kararlıyız. Artık herkes bu işin şakasının olmadığını, Türkiye'nin 'yaparım' dediği bir şeyi mutlaka yapacağını görüp kabul etmelidir.
KÜÇÜK DÜNYANIZDA KORKU VE YALANLARINIZLA KALACAKSINIZ
İSTANBUL'DA İkitelli'de dev bir hastane yapıyoruz. 2 bin 600 yatak kapasiteli bir hastane. Oranın raylı sistemini de AK Partili belediye yapma sözü vermişti, şimdi gelmiş 'yapmam' diyor, istediğin kadar 'yapmam' de, biz o projeyi de hayata geçireceğiz. Bu bizim milletimize verilmiş bir sözümüzdür. Sen bunu nasıl engellersin, senin buna gücün yeter mi? Kendi ülkesinin başına bir musibet gelmesi için gece gündüz hevesle bekleyen bu hastalıklı zihniyete dersini milletimiz 2023 ve 2024 milletimiz sandıkta verecektir. Biz kendi işimize bakacağız. Onları da kendi küçük dünyalarında korkuları ve yalanlarıyla baş başa bırakacağız. Türkiye'nin tüm büyük projelerinde olduğu gibi Kanal İstanbul'u da engellemek isteyenlere rağmen bu abide eseri ülkemize kazandıracağız
KANAL İSTANBUL'U ÖYLE ZİNCİRLEME YAPMAKLA FALAN ENGELLEYEMEZSİNİZ
Yarım asır önce 'Boğaziçi Köprüsü için İstanbul'un başına gelen en büyük felakettir' diyen zihniyet şimdi de 'Kanal İstanbul en büyük felakettir' kampanyası sürdürüyor. Değişen bir şey yok, kelimesi kelimesine aynı. Karşı çıkanların bu projeyle ilgili en küçük bir bilgisi yok. Bir kez daha anlatayım ki, sonra 'duymadık, bilmiyorduk, haberimiz yoktu' demesinler. Kanal İstanbul, Boğaz'daki yük, insan, trafik baskısına çözüm arayışının sonunda ortaya çıktı. Bu çalışmada 9-10 yıllık emeğimiz var. Dersimizi çalıştık. Bugüne kadar jeolojik, jeoteknik, hidrolojik araştırmalar, dalga ve deprem analizleri, trafik etütleri, proje hazırlığı, alt yapı deplase ihtiyaçları, çevresel etki çalışmaları gibi süreçleri tamamladık. Tüm unsurları ve boyutları ile iyi çalışılmış, her ayrıntısı düşünülmüş bir proje. (Proje karşıtlarının yaptığı insan zinciri eylemlerine gönderme yaparak) Öyle zincirleme falan yapmakla bunu engelleyemezsiniz. Bizim işimiz eser üretmek, onların işi boş boş konuşmaktır. Siyasi rant devşirme peşinde olanlara diyecek söz bulamıyorum.
HALKIN PROJEYE DESTEĞİ YÜZDE 70
AK Parti'nin Kanal İstanbul için yaptırdığı ankette CHP ve diğer muhalefetin aksine halkın büyük destek verdiği görüldü. Ankete katılanların yüzde 70'i Kanal İstanbul'un yapılmasını istedi.
5 BELEDİYE BAŞKANI AK PARTİ'YE GEÇTİ
BAŞKAN Erdoğan toplantı sonunda AK Parti'ye geçen İYI Parti Kayseri İncesu Belediye Başkanı Mustafa İlmek, Saadet Partisi Osmaniye Hasanbey ilçesi Belediye Başkanı Selahattin Denizoğlu, CHP Osmaniye Düziçi Böcekli Belediye Başkanı Doğan Öztürk ve bağımsızlar Elazığ Keban ilçesi Belediye Başkanı Fethiye Atlı ile Erzurum Olur Belediye Başkanı Sıddık Demircan'a rozet taktı.