Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi hesaba katmayan hiçbir planın hayata geçmesi mümkün değildir." dedi.
Cumhurbaşkanlığından 'Libya'ya asker gönderilecek mi?' sorusuna açıklama
Yılın son Kabine Toplantısı'nı gerçekleştirdiklerini belirten Kalın, bu vesileyle toplantıda 2019'la ilgili bir genel değerlendirme yapıldığını söyledi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdim konuşmasında, 2020 Bütçesi'nin tamamlanmış olmasından duyduğu memnuniyeti ifade ettiğini ve hayırlı olması temennisinde bulunduğunu belirtti.
İç ve dış gelişmelerin ardı ardına yaşandığı yoğun bir yılı geride bıraktıklarını ifade eden Kalın, "Genel olarak bakıldığında bölgemizdeki terör tehdidinin devam ettiğini, özellikle Suriye sahasında karşımıza çıkan çeşitli sınamalar noktasında attığımız adımların netice vermeye başladığını da bu vesileyle ifade etmek isterim. Bütün bu meydan okumalara karşı kararlı bir şekilde devlet-millet bütünlüğü içerisinde çalışmalarımızı da yoğun bir şekilde devam ettireceğiz." dedi.
Özellikle Suriye ve Libya'daki konuların gündemlerini yoğun şekilde işgal etmeyi sürdürdüğünü dile getiren Kalın, bu çerçevede toplantıda Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının sunumları olduğunu aktardı.
Cumhurbaşkanlığından flaş Kanal İstanbul ve Montrö açıklaması
Kalın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının da enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, millileştirilmesi ve öngörülebilir bir piyasa oluşturulması konusunda kapsamlı bir sunum yaptığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cenevre'de Küresel Mülteci Forumu'na katıldığını hatırlatan Kalın, "Oradan da Malezya'da Kuala Lumpur Zirvesi'ne katılıp diğer üç ülke ile birlikte devlet başkanı ile birlikte Cumhurbaşkanımızın orada İslam dünyasının temel sorunlarıyla ilgili değerlendirmeleri oldu." diye konuştu.
Erdoğan'ın, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile bugün bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini belirten Kalın, "Burada hem Sayın Cumhurbaşkanımız tebriklerini sözlü olarak ifade ettiler hem de ikili ilişkilerimiz bağlamında bundan sonra atacağımız adımlar konusunda görüş teatisinde bulundular. İngiliz tarafının, Türkiye ile ilişkilerine özellikle Brexit süreci ve sonrasında giderek daha fazla önem atfettiğini de ifade edebilirim. Bunu her vesile ile zaten dile getiriyorlardı, dolayısıyla Brexit süreci tamamlandıktan sonra da Türkiye-İngiltere ilişkilerinin ticari alanda, iktisadi alanda, güvenlik alanında, savunma sanayi iş birliği alanlarında yoğunlaşarak devam edeceğini ifade edebilirim." dedi.
Cumhurbaşkanlığından 'Libya'ya asker gönderilecek mi?' sorusuna açıklama
"İDLİB'DEKİ DURUM KRİTİK BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR"
Hem Fırat'ın doğusunda hem de İdlib'de yaşanan gelişmelerin toplantının önemli konu başlıkları arasında yer aldığını söyleyen Kalın, şöyle devam etti:
"Öncelikle İdlib'deki durum kritik bir şekilde devam ediyor. Burada bildiğiniz gibi geçen yıl 4 ülke ile varılan bir mutabakat vardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında İstanbul'da yapılan bir toplantıda Türkiye-Almanya-Fransa ve Rusya Federasyonu olarak bir İdlib Mutabakatı Anlaşması yapılmıştı. Uzun müzakereler sonucunda bu anlaşmaya Rusya tarafı da onay vermişti ve bu geçtiğimiz yıl içerisinde büyük oranda uygulandı. Ara ara rejimin ihlalleri ile bu konu tekrar gündeme geldi, en son geçtiğimiz ağustos ayında bir ateşkes daha yapıldı ve bu ateşkes çerçevesinde de İdlib'deki durumun nispeten daha sakin korunması için adımlar atılmaya devam edildi."
Türkiye'nin bölgede 12 askeri gözlem noktası bulunduğunu hatırlatan Kalın, "Onlar öncelikle oradaki hem çatışmasızlık anlaşmasını yani İdlib Mutabakatı'nı gözlemliyorlar hem de oradaki sivillerin güvenliğini sağlamak için tedbirler alıyorlar. Fakat son dönemde, özellikle son haftalarda İdlib'de rejim ihlallerinin giderek arttığını görüyoruz." dedi.
Bu konuda Rusya tarafına da net bir mesaj ilettiklerini söyleyen Kalın, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız Cenevre'de Sayın Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde bir ateşkes yapılması gerektiğini ifade etti fakat bugüne kadar maalesef bununla ilgili somut bir adım atılmadı. Dün bildiğiniz gibi bir heyetimiz Moskova'daydı, onlar da görüşmelerini yaptılar, orada bize önümüzdeki 24 saat içerisinde, yani şu anda içinde bulunduğumuz bu saatler içerisinde çatışmaların durdurulması, yani rejimin saldırılarının doldurulması konusunda bir çaba içerisinde olacaklarını ifade ettiler heyetimize. Şu anda biz bu saldırıların durmasıyla ilgili süreci yakından takip ediyoruz ve bu saldırıların bir an önce durmasını ve bunun da yeni bir ateşkes ile takvimi belli, çerçevesi belli hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bizim Rus tarafından da temel beklentimiz budur. Aksi halde hem İdlib Mutabakatı ihlal edilmiş olacak hem de yeni bir insani kriz ortaya çıkacak hem Türkiye'ye dönük yeni bir göç dalgası ortaya çıkacak hem de orada rejimin girmesi halinde yeni sivil katliamlar yaşanacak."
"RUS TARAFI DAHA BÜYÜK BİR SORUMLULUK SAHİBİ"
Bu durumun siyasi süreci tamamen sabote edecek sonuçlarının da olacağına dikkati çeken Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla konunun ehemmiyetini kavramak ve ifade etmek açısından bu hususun altını özellikle çizmek istiyoruz. İdlib'deki sorun sadece Türkiye'nin sorunu değildir, aynı zamanda uluslararası toplumun sorunudur. Bu konuda biz de mevkidaşlarımızla, muhataplarımızla yaptığımız görüşmelerde mutabakatın korunması, sivillerin korunması ve siyasi sürecin hayata geçirilmesi ve devam ettirilmesi için de gerekli adımları atmalarını, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelerini söylüyoruz. Bu telkinlerimize bundan sonra da devam edeceğiz ama burada özellikle Rus tarafının daha büyük bir sorumluluk sahibi olduğunu hatırlatmakta fayda görüyoruz."
"YPG/PYD TERÖRİZMİ HİÇ ARA VERMEDEN DEVAM EDİYOR"
Fırat'ın doğusunda da bir sürecin devam ettiğini, Barış Pınarı Harekatı ile birlikte Rasulayn ve Telabyad bölgesinde oluşturdukları güvenli hat içerisinde nispeten sakin, istikrarlı bir barış ortamı olduğunu söyleyebileceklerini belirten Kalın, "Fakat bu bölgelerde de YPG/PYD terörizmi hiç ara vermeden devam ediyor. Bu terörist faaliyetler bazen sivillere dönük saldırılar şeklinde olabiliyor, bazen çıktıkları yerlere geri gelme şeklinde olabiliyor. Bu terörist örgüt ana kimliğini değiştirmedi, bundan sonra da değiştirmeyecek." dedi.
Kendilerine "PYD'yi, YPG'yi PKK'dan ayrıştıralım, onlar siyasi bir hareket olarak devam etsin, Suriye merkezli bir oluşum olarak devam etsin" şeklinde tekliflerle gelindiğini anlatan Kalın, şunları kaydetti:
"Biz bu örgütün gerçek karakterini bildiğimiz için bunun mümkün olmayacağını, muhal ile iştigal etmenin de lüzumsuz bir şey olduğunu, vakit kaybından başka bir şey olmayacağını ifade ettik. Nitekim bugün yaşanan gelişmeler de, işte daha dün bir saldırı daha oldu biliyorsunuz, bu görüşümüzün ne kadar haklı olduğunu bir kez daha teyit etti. Şimdi bu çerçevede zaman zaman Amerika Birleşik Devletleri'nin zaman zaman Rusya Federasyonu'nun YPG/PYD terör örgütü ile çeşitli biçimlerde ilişkiye girdiğini, onları desteklediğini, yönlendirdiğini askeri birlikler kurduklarını, belli bölgelere getirip götürdüklerini gözlemliyoruz. Bu konuda da çok net bir şekilde şunu ifade etmek istiyoruz; bu terör örgütü ile girilen her tür angajman teröre verilmiş doğrudan ya da dolaylı bir destektir ve bu tür faaliyetler devam ederse ve bizim sınırlarımıza dönük bir hareketlilik olursa Türkiye olarak bunların karşısında duracağımızı net bir şekilde ifade etmek istiyoruz.
Zaman zaman başka ülkelerin, bazı Körfez ülkelerinin de buradaki Ferhat Abdi Şahin adlı Mazlum Kobani kod adlı terör örgütünün elebaşlarından birisi ile çeşitli görüşmeler yaptıklarını, onu Türkiye'ye karşı kullanmak için bir arayışın içerisinde olduklarını da görüyoruz, bunu da not ediyoruz. Bunların da karşılıksız kalmayacağını açık bir şekilde ifade etmek isteriz."
"ULUSLARARASI TOPLUM MİLLİ HESAPLARINDAN ÖNCE SURİYE HALKINI ÖNE KOYMALI"
Kalın, Suriye'de yaklaşık 9 yıldır devam eden savaşın sona ermesi için herkesin terörle mücadele konusunda net bir tavrının olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği konusunda da tavizsiz bir tutum içerisinde olması gerekiyor. Rejimin ihlalleri, rejime destek veren ülkelerin bu konudaki tavırları, tutumları bundan sonraki süreci de belirlemeye devam edecektir. Dolayısıyla bu mesele daha önce de ifade ettik göç meselesi olsun, siyasi sürecin ilerletilmesi olsun sadece Türkiye'nin sorumluluğunda olan bir mesele değildir. Uluslararası toplum bu konuda samimi ve ciddi ise üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve bu süreçte kendi küçük milli hesaplarından önce Suriye halkını öne koymalı, Suriye halkının barış, selamet ve huzuru için bir çaba içerisinde olmalıdır. Bu hususu da özellikle vurgulamak istiyorum. Zira önümüzdeki haftalarda bu konuda birtakım kritik gelişmeler, görüşmeler, ziyaretler de olacak."
Libya'daki duruma ilişkin Kalın, "Uluslararası toplum Hafter'e çok net mesaj vermeli. Hafter saldırılarını durdurmazsa çok daha kanlı bir iç savaşın yaşanması kaçınılmaz. Uluslararası toplumun tanıdığı meşru hükümetin yanında yer almaya, onları desteklemeye devam edeceğiz. Libya halkını kendi başına bırakamayız" ifadesinde bulundu.
Kalın, Libya tezkeresine ilişkin, "Libya hükümetinin ve halkının yanında olmanın gerektirdiği adımları atmaktan sarfınazar etmeyiz. Beklentimiz ve çabamız Libya'da çatışmaların bir an önce durması, ateşkesin BM çatısı altında derhal ilan edilmesi herkesin nisan ayındaki pozisyonuna geri dönmesi ve siyasi müzakere yolunun bir an önce açılmasıdır." dedi.
Kalın, "Rusya dahil olmak üzere Hafter'e askeri desteğin verilmesi oradaki sürece katkı sunmamaktadır." diye konuştu.
Kalın, "ABD ve Rusya'nın YPG/PYD terör örgütüyle çeşitli ilişkilere girdiğini gözlemliyoruz. Sınırlarımıza dönük hareketlilik olursa karşısında dururuz." açıklamasında bulundu.
Değerli konut vergisine ilişkin Kalın, "Bir yıllık erteleme söz konusu olabilir." dedi.
Kalın, ABD Kongresi'nin aldığı karara ilişkin, "Yaptırım diliyle, tehditlerle Türkiye'yi hizaya getirmek gibi beyhude çabanın içerisinde olmasınlar, kimseye yararı olmaz." dedi.
Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin konuşan Kalın, "Türkiye için yapılabilir, İstanbul için önemli bir projedir. 'Yaptırmayız' tarzı yaklaşımların sonuç vermediğini gördük." ifadesinde bulundu.
Kalın, "Montrö'yü tartışmaya açmayız. Montrö Boğazlar Anlaşması, Türkiye'ye boğazlar konusunda tam yetki veren bir anlaşmadır." diye konuştu.
Kalın, Togo Kulelerine ilişkin, "Bizim için önemli olan iddiaların en kısa sürede aydınlatılması, bir ihlal, suç varsa gereğinin yargı makamlarınca yapılmasıdır." dedi.
Kalın, "Muhalefetin 'yaptırırım yaptırmazsın' meselesine getirmesi çok garip. Kanal İstanbul bir devlet projesidir, belediye ya da siyasi parti projesi değildir. İlgili kurumlar çalışmalarını sürdürüyor." açıklamasında bulundu.