İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan 17 Aralık kumpasının yıldönümünde çarpıcı tespitlerde bulundu.
Fidan, "FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarının; örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatı ile devletin tüm kılcallarına sızmakla kalmayıp kamu imkânlarını kullanarak kendilerine rakip olarak gördükleri ve hedefledikleri iktidara ulaşmak için karşılarına çıkabilecek devlet kurumlarını ve şahısları bertaraf etmek için de her türlü hile ve yöntemi acımasızca kullandılar" dedi.
Başsavcı Fidan, 'Ülkenin bugüne kadar yaşadığı süreç ve ortaya çıkan gerçekler şunu açıkça ortaya koymuştur;
15 Temmuzu darbe girişimini kim gerçekleştirmişse 17/25 Araık girişimi de onun eseridir'ifadesinde bulundu.
ULUSLARARASI BASKI ALTINA ALMAYA ÇALIŞTILAR
İrfan Fidan şunları söyledi:
"Yakın tarihe 17/25 Aralık girişimi olarak geçen bu sürecin ilk aşamasını oluşturan bu eylemin de sözde soruşturma sürecinde elde edildiği iddia edilen delillerin basın kuruluşları aracılığı ile yayınlatılarak Türkiye Cumhuriyeti 61. hükümetinin ulusal ve uluslararası baskı altına alınıp istifa etmesini sağlama amacına yönelik olduğuna tanık olduk.
YALAN HABERLER YAPTIRDILAR
17 Aralık 2013 tarihi sabahı itibariyle basın/yayın kuruluşları vasıtasıyla 'büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu' şeklinde servis edilen haberlerle kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmış, aynı tarihte İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize ve Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlükleri'nce başlatılan ve aynı savcı tarafından yürütüldüğü anlaşılan 3 farklı soruşturma dosyası birlikte operasyona dönüştürülmüş, '3 bakan çocuğunun rüşvet çarkında olduğu, dosya kapsamında dört bakanın bulunduğu' şeklinde yalan haberler yaptırılmıştır.
HÜKÜMETİ İŞMYAPAMAZ HALE GETİRMEK İSTEDİLER
Arama görüntülerinin basına sızdırılması, iletişimin tespiti ile yapılan görüşmelerin basın/yayın kuruluşları ile sosyal medyada yayınlatılması, yine aynı dönemde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından hazırlanan ve yeni atanan personelin haberi olmadan emniyet binalarından gizlice çıkarılıp adliyeye intikal ettirilen; kamuoyunda 25 Aralık girişimi olarak bilinen 2012/656 sayılı soruşturmanın da FETÖ/PDY Terör Örgütü yöneticilerinden alınan talimatlar doğrultusunda sahneye konması, gözaltı listesinin yayınlanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı'nın oğlunun isminin ortaya atılması ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın terörle bağlantılı gösterilmeye çalışılması ile sözde Selam/Tevhid Kudüs Ordusu Terör Örgütü olarak isimlendirilen soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelerin sosyal medya ve basın/yayın kuruluşlarına servis edilerek kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti üzerinde baskı aracı olarak kullanılmaya, bu şekilde hükümetin görevini yapmasının engellenmeye çalışıldığı ortadadır.
YASAL HİYERARŞİK YAPININDIŞINA ÇIKTILAR
17/25 Aralık soruşturmalarında yapılan usulsüzlüklerle birlikte FETÖ/PDY Terör Örgütü'nün; yargı ve emniyet teşkilatı içerisine yerleşerek yasal hiyerarşik yapının dışındaki bir hiyerarşik yapılanmayla hareket ettikleri anlaşılmıştır.
HER TÜRLÜ HİLE VE YÖNTEMİ KULLANDILAR
7 Şubat 2012 tarihinden günümüze kadar yaşanan süreç ve FETÖ/PDY unsurlarının 17 Aralık 2013 tarihi ile 25 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirmeye çalıştıkları operasyonlar, 01 Ocak 2014 ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde Milli İstihbarat Teşkilatı'na ait yardım tırlarının silah kullanılarak durdurulması ve diğer operasyonel eylemler ile FETÖ/PDY'nin örgütsel yapısı ve örgütsel amaçları anlaşılacaktır. FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarının; örgüt lideri Fetullah GÜLEN'in talimatı ile devletin tüm kılcallarına sızmakla kalmayıp kamu imkânlarını kullanarak kendilerine rakip olarak gördükleri ve hedefledikleri iktidara ulaşmak için karşılarına çıkabilecek devlet kurumlarını ve şahısları bertaraf etmek için de her türlü hile ve yöntemi acımasızca kullandıkları görülmüştür.
ELEŞTİREN HERKESİ BASKI ALTINA ALDILAR
Kendilerine dini cemaat görüntüsü veren bu yapının kendilerini eleştiren kişileri de yine yargı ve emniyetteki mensuplarını kullanarak baskı altına aldığı da bir gerçektir.
15 TEMMUZ İLE 17/25'İN FAİLLERİ AYNI
Kamuoyunda bilinen adıyla; Cübbeli Ahmet Hoca Davası, Şike Davası, Tahşiye Davası, Askeri Casusluk Davası örnek olarak verilebilecek davalardan sadece birkaçıdır. Ülke ve millet menfaatleri için bu kadar tehlikeli bir hale dönüşen ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümeti ile iktidar kavgasına girişen bu yapının, çeşitli savcılıklarca yürütülen soruşturmalar neticesinde deşifre edilmiştir. Ülkenin bugüne kadar yaşadığı süreç ve ortaya çıkan gerçekler şunu açıkça ortaya koymuştur;
15 Temmuzu darbe girişimini kim gerçekleştirmişse 17/25 Araık girişimi de onun eseridir.