Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İsviçre'nin başkenti Cenevre'de BM Cenevre Ofisi'nce gerçekleştirilen 1. Küresel Mülteci Forumu'na katıldı. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
20 BİN İNSAN AZGIN DALGALARIN KURBANI: Bugün dünya genelinde, 260 milyona yakın göçmen, 71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyona yakın mülteci bulunuyor. Sadece son 7 seneda çoğu kadın ve çocuk 20 bin insan, Akdeniz'de azgın dalgaların kurbanı oldu. Sahra Çölü'nün cehennem sıcağında binlerce masum, hayatını kaybetti. Meselenin arka planında büyük bir dram vardır. Sahile vuran minik çocuk cesetleri, bu sorunun artık daha fazla görmezden gelinemeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir.
HİÇBİR ÜZÜCÜ OLAY YAŞANMADI: Şu an sadece 3.7 milyonu Suriyeli olmak üzere 5 milyona yakın yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapıyoruz. İmkanları bizden katbekat fazla ülkeler, mültecilere sayıları onlarla ifade edilen kotalar koyarken, biz ırk, din, dil, etkin köken ayrımı yapmadan herkese kucak açtık. Birkaç münferit hadise dışında hamdolsun mültecileri ötekileştirecek, dışlayacak, düşmanlaştıracak hiçbir üzücü olay yaşanmadı.
AB SÖZÜNÜ TUTMADI: İnsani yardımlarda milli gelire oranla dünyanın bir numaralı ülkesiyiz. Sığınmacılar için bütçemizden harcadığımız rakam 40 milyar doları aştı. AB "3+3 milyar euro destek vereceğiz" sözü verdi. Ancak gelen destek ancak 2 milyar euro'ya ulaştı.
DESTEK VEREN YOK: Suriye kaynaklı göç probleminin tek çözüm yolu, mültecilerin sınırlarımız içinde tutulması olarak görülemez. Mültecileri kendi topraklarında tutacak, ülkemizde olanları da tekrar vatanlarına döndürecek formüllerin devreye alınması gerekiyor. Suriye'de kalıcı istikrar ve normalleşmenin tesisinde geri dönüşler en az terörle mücadele kadar önemli. "Suriye'nin kuzeyinde gelin bir güvenli bölge tesis edelim" dediğimde hepsi, "Gayet güzel" diyor. "Siz destek verin, bakın plan hazır, projeler hazır, bunu bir an önce yapalım" dediğimiz de dünyanın devleri, parası en çok olanlar, sadece bize gülücük atıyorlar.
AKDENİZ'E GÖMDÜLER: Myanmar, Arakan sorunu. Orada yaşananları bir kenara koymak, o da mümkün değil. Açlık var, sefalet var, barınacakları yer yok. Bu konuda BM Mülteciler Yüksek Komiserliğini bizim yalnız bırakmamamız lazım. Dikenli tel örgülerin Avrupa'yı mülteci akınından koruyacağı gibi yanlış bir düşünceye prim verildi. Akdeniz'deki mülteci botlarının batırılması dahil ileride utançla hatırlanacak önerilerle karşılaştık ve o insanları Akdeniz'in sularına gömdüler. Başta ırkçı partiler, kimi siyasetçilerin mülteci düşmanlığı üzerinden oy yarışına girdiğini gördük.
KAN YERİNE PETROL AKSAYDI...: Suriye'de 9 yıldır yaşanan insanlık dramını Halep'teki şu duvar yazısı çok net anlatmaktadır; "Suriye'de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı dünya anında müdahale ederdi." Petrol kuyularını koruma uğruna harcanan çabaların hiçbiri canını kurtarmak için varil bombalarından kaçan çocuklara harcanmamıştır. "Petrolü beraber çıkaralım, sonra terör bölgesine şu projeleri uygulayarak bu insanları o yaptığımız evlere yerleştirelim." Ama yanaşmıyorlar. Çünkü petrol onlara daha çok lazım. Mültecilerin evlerine dönüşlerinden kimlerin, hangi güçlerin rahatsız olduğunu biliyoruz.
UTANÇ VERİCİ: Her şeyini geride bırakmış insanların dramları üzerinden siyaset yapmak, toplumdaki ön yargıları kaşıyarak siyasi rant peşine düşmek utanç verici. Filistinli mültecilere verilen yardımları keserek onları yokluk ve yoksullukla terbiye etmeye çalışmak da aynı şekilde insanlık dışı. Toplumsal huzur ve barış için ayrımcılıkla mücadele edilmesi ve mültecilerin toplumla uyumu mevcut krizlerin aşılması için önemli.
PUTİN İLE LİBYA VE SURİYE'Yİ GÖRÜŞTÜ
Başkan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Dün yapılan telefon görüşmesinde iki liderin Libya ve Suriye başta olmak üzere bölgesel konular ve ikili ilişkilerin ele aldığı belirtildi. Öte yandan Rusya Uluslarrası İlişkiler komitesi Başkanı Kosaçev , Türkiye - Rusya - İran Üçlü Zirvesi'nin ikinci toplantısının ocak ayında Ankara'da yapılacağını açıkladı. ANKARA