Başkan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'ndaki konuşmasında gündemdeki konularla ilgili önemli mesajlar verdi:
* (Kurucuları arasında Ahmet Davutoğlu'nun olduğu Şehir Üniversitesi'nin arazisi ve mülkiyet devri tartışmalarıyla ilgili) Buranın tahsisini Başbakanlığım döneminde yapan benim. Daha sonrasında malum zat Başbakan olunca bu tahsisi Şehir Üniversitesi'ne mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Hiçbir üniversitenin daha önce mülkiyet devri olmamıştır. Öksüz yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle Özelleştirme Yüksek Kurulunun Başkanı sıfatıyla sağlıyor. Peki yanında kim var? Sayın Babacan var. Mehmet Şimşek var. Feridun Bilgin var. Hani bunlar dürüsttü? Dürüstlüğü bunlar kimseye bırakmıyordu. Ben bunu niye anlatıyorum, kimin ne olduğunu, yaptıklarını öğrenin diye. Ve bunlar Halkbank'ı da dolandırmaya çalışıyorlar. Halef-selef olduğumuz cumhurbaşkanı (Abdullah Gül) aradı 'Arzu ederseniz bunu çözersiniz' dedi. Dedim ki siz bankalarınbir dönem nasıl battığını biliyorsunuz, kasayı boşaltamayız ve tabii işin başından itibaren Ülker grubu buraya ciddi destekler verdi. Buranın hamisi Marmara Üniversitesi'dir. Şimdi diyorlar ki Marmara Üniversitesi tüm borçları ödesin ve mütevelliyi de bırakmayız diyorlar. Biz ne oradaki öğrencilerin ne de akademisyenlerin düşmanıyız. Burada Halkbank'ın dolandırılması söz konusu. Halkbank'tan kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası ciddi bir kredi veriyor. Maalesef bunlar, ödeme planında Halkbank'a ödemeleri yapmıyorlar. Halkbank da kendilerini sürekli uyarıyor. Şu anda borçları 417 milyon lira noktasında. Şimdi 'yapılandıralım' diyorlar. Bunu nasıl yapacaksınız? Sen Halkbank'a teminat bile vermedin. Burası 2.5 milyar değerinde bir yer. Bunu bilabedel devrediyor. Böyle bir şey olabilir mi. Dürüstlüğünüz bu ise bu ülke batmış. Allah bizi bu duruma düşürmesin. Bu konuyla ilgili kararlı bir şekilde adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Bu işin Danıştay'a müracaatını yapan da CHP'ye yakın olan mimar ve mühendisler odası. Şu anda bunları ziyaret edenler kim? CHP'nin parti sözcüleri genel başkan yardımcıları. Kimin eli kimi cebinde belli değil.
*
DOĞU AKDENİZ'DE OYUNU BOZDUK: Türkiye ve Libya arasındaki mutabakat BM'ye gönderildi. Böylece askeri güvenlik ve deniz yetki alanlarını belirlemiş oluyoruz. Tabi burada oyun bozuldu. Bir tarafta da Yunanistan, G.Kıbrıs, Mısır zaman zaman da İsrail bir araya geliyor. Kusura bakmayın. Bir skandal hareket de yaptılar, Yunanistan Libya büyükelçisini deport etti. Ne kazandın. Bu skandallar üzerine kurulmuş bir devlet yönetimi demektir. Doğu Akdeniz'deki kararlı duruşumuzu devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Biz boşuna mı sondaj ve sismik araştırma gemisi aldık. Şimdi bu gemilerle araştırmalar devam ediyor. Fırkateynlerimiz uçaklarımız, helikopterlerimiz orada. Uluslararası hukuktan doğan haklarımız neyse onu koruyacağız.
*
DOLAYLI YOLDAN BİZİ BAŞARISIZ GÖSTERMEYE ÇALIŞANLARA KARŞI DİKKATLİ OLMALIYIZ: Yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyenler sadece varlık sebeplerini inkâr etmekle kalmaz, kendi hüsranlarını da hazırlarlar. Ülkemizde kimi konuların bilinçli bir şekilde ön plana çıkartıldığını görüyoruz. Dolaylı yoldan bizi başarısız gösterme çabalarına karşı dikkatli olmalıyız. İstisnai hadiselerin her gün herkesin başına geliyor gibi gösterilmesinin iyi niyetli olmadığı bellidir. Medya kuruluşlarımızı da bu konuda dikkatli ve bilinçli hareket etmeye davet ediyorum.
* Türkiye'nin güney sınırlarını terör koridoruyla kuşatma projeleri oluşturmaya çalışanlar, iç siyaseti manipüle ederek kayıpları telafi etmenin peşinde olanlar, başaramıyor. Çünkü milletimiz bu ülkede kimin ne olduğunu, kime hizmet ettiğini, neyi, ne için yaptığını gayet iyi biliyor. Ceviz kabuğunda fırtına koparma, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleleri büyüterek balyoz niyetine kullanma çabaları hep beyhude. Milletimiz bunların hiçbirine itibar etmez. Yeter ki biz kendi içimizdeki birliğimizi güçlü bir şekilde sürdürebilelim.
* Cumhur İttifakı'nı da bölemeyecekler, güçlenerek yarınlara yürüyeceğiz.
* Fransa'da şu an her yer yanıyor, yıkılıyor. Niye? Zulüm ile abad olunmaz, onun için.
PARTİLİLERE KİBİR UYARISI: GÖNÜL KIRANLARIN PARTİDEKİ KALEMİNİ KIRARIZ
* İnsan gönlünü kıranların biz de partideki, görevleriyle ilgili kalemini kırarız. Kendi nefsinin peşine düşen sadece kendi ajandasına, kariyerine, hesabına odaklanan kişilerden dava adamı olmaz. Gurur abidesi olanlardan dava adamı olmaz. İnsanları rencide eden kibir abidelerinin bu davada yeri olmaz. Milleti karşısına alan bizi de karşısına alır. Kibir en büyük isyandır. Milleti karşısına alan bizi de karşısına alır. Bize Yunus'un ifadesiyle ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm anlayışındaki insanlar lazım. Yolsuzluğu çalıp çırpmayı hiç saymıyorum bile. Bu tip insanların kapımızdan bile girmesi bizim için züldür. AK Parti maziden atiye yolculuğumuzun altın halkalarından biridir. Bugün başka yarın bir başka olmamalıyız. Bunu yapanları görüyoruz.
TÜRKİYE'Yİ ESKİSİ GİBİ YÖNLENDİREMEDİKLERİ İÇİN HIRÇINLAŞIYORLAR
* Son dönemde Suriye'de yürüttüğümüz harekâtlar, Akdeniz'de attığımız adımlar, ülkemize karşı öfke patlamasına yol açtı. Artık eskiden olduğu gibi Türkiye'yi diledikleri şekilde itip kakamadakları, yönlendiremedikleri, yönetemedikleri için hırçınlaşıyorlar. Hırçınlaştıkları için de muvazeneyi kaybediyorlar. Ülkemizin egemenliğini, hukukunu, çıkarlarını, milletimizin ve tüm dostlarımızın haklarını korumak için verdiğimiz mücadelede hep dik durduk, dik durmaya da devam edeceğiz. Dünyada hangi liderlerle görüştüysek hepsinin bize sorduğu "Buradan (Suriye) ne zaman çıkacaksınız?'. Bizim de kendilerine söylediğimiz şey 'Sizin orada ne işiniz var. Bizim 911 km sınırımız var, sizin sınırınız var mı? Yok. Peki 32-33 bin silahı, aracı, gereci, mühimmatı siz kime gönderdiniz? Teröristlere. Siz oraları terk etmedikten sonra, Suriye halkı da 'Teşekkür ederiz artık gidebilirsiniz' demedikten sonra biz buradan çıkmayacağız.
İFTİRA VE YALANA KARŞI MİLLETE HAKİKATLERİ ANLATACAĞIZ
İstanbul'dan ses çıktığı zaman 81 vilayette bunun dalgalandığı görüldü. Kentin nabzı iyi tutulduğunda zaten Türkiye de yakalanmış olacak. Bu konuda katılımcılara çok önemli görevler düşüyor. Sokaktaki her bir vatandaştan başlayıp tüm ilçeleri ve şehri kuşatan bir anlayışla bu sürecin yönetilmesi gerekir. Yapılan hizmetlerin hakkıyla anlatılması halinde bile partiye yönelik yalan yanlış saldırıların çoğunun etkisiz hale getirilebilecek. İftira ve yalan hızlı yayılır. Ancak doğrularla karşılaştığında da daha hızlı bir şekilde söner. Millete hakikatleri anlatarak bunu gerçekleştireceğiz.