Washington merkezli Türk Miras Vakfı (THO) tarafından düzenlenen "Suriye'nin Geleceği ve Jeopolitik Gerçekler" başlıklı panele Bağımsız Suriyeli Kürtler Birliği Başkanı Abdülaziz Tammo, Birleşik Suriyeli ve Amerikalılar Konseyi Başkanı Hamdi Rifai, Körfez Ülkeleri Analitik CEO'su Giorgio Cafiero ve TRT World Ortadoğu Muhabiri Sara Firth konuşmacı olarak katıldı.
Türkiye'nin DEAŞ ve YPG/PKK'ya yönelik Barış Pınarı Harekatı'nın tamamen haklı ve meşru gerekçelere dayandığını aktaran Tammo, "Türkiye, kendi sınırlarını tüm terör örgütlerinden koruma hakkına sahiptir, ister DEAŞ isterse YPG/PKK olsun fark etmez." değerlendirmesini yaptı.
YPG/PKK SURİYELİ KÜRTLERE DE TEHDİT
DEAŞ kadar YPG/PKK'nın da Suriyeli Kürtlere tehdit oluşturduğunu kaydeden Tammo, PKK'nın Suriyeli bir örgüt dahi olmadığını ve birçok ülkeden gelen PKK'lı militanların Suriye'de etkin olduğunu anlattı.
Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonları ile ABD öncülüğündeki DEAŞ Karşıtı Koalisyo'nun operasyonlarını kıyaslayan Tammo, "Bunlar arasında ciddi farklar var, Türkiye operasyonlarında sivil kayıpları olmasın diye azami dikkat gösterirken, mesela Rakka operasyonunda şehir tamamen yerle bir edilmişti." şeklinde konuştu.
"Suriye'nin kuzeyindeki bu bölge artık terörden tamamen temizlenmeli ve Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerden önemli bir bölümü buraya dönebilmeli." yorumunu yapan Tammo, Türkiye'nin "güvenli bölge" alanlarını uluslararası toplumun da desteğiyle yeniden imar edebileceğini ifade etti.
İDLİB'DEKİ HASSAS SÜRECE VURGU
İdlib'deki durumu da yorumlayan Tammo, kentte siyasi bir çözümün mümkün olduğunu ancak bunun için ABD'nin de Türkiye ile iş birliği içinde çalışmasının önemine vurgu yaptı. Tammo, "İdlib düşerse orada ortaya çıkacak durum en fazla Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eder, o yüzden Türkiye'nin bu konudaki tavrı meşrudur." dedi.
Türkiye'nin YPG/PKK konusunda haklı olduğunu vurgulayan Rifai ise, "ABD'nin en başta YPG ile iş birliği yapması temel hataydı. Herkes biliyor ki YPG, PKK'nın kontrolünde ve SDG'de hakim unsur da YPG." şeklinde konuştu.
Rifai, "Türkiye ile Rusya arasındaki ilişki geçicidir, asıl Türkiye ile ABD arasındaki ilişki daha uzun süreli ve kalıcıdır. O yüzden ABD'nin bu YPG/PKK sorununu ortadan kaldırması gerekmektedir. ABD'nin Suriye'de yarattığı YPG/PKK sorununu bugün Türkiye kendisi temizlemeye çalışıyor." değerlendirmesini yaptı.
ABD'nin aslında "Suriyeli Kürtleri" değil, YPG/PKK'yı yüz üstü bıraktığını belirten Rifai, "Bu aslında çok iyi bir şey." dedi.
"ETNİK TEMİZLİK İDDİALARI GERÇEKLİKLE UYUŞMUYOR"
ABD'li bazı komutanların Suriye'de YPG/PKK'lı isimlerle fotoğraf çektirip paylaşmasını eleştiren Rifai, "Bunu yapan Pentagon'un Suriye ile ilgili bir raporunda çok da tarafsız olduğunu varsaymamak lazım." yorumunu yaptı.
Rifai, "Türkiye'nin Suriyeli Kürtlere karşı etnik temizlik yaptığı yönündeki iddialar görüyoruz, sahayı bilen herkes bunun gerçeklikle hiçbir şekilde uyuşmadığını biliyor." şeklinde konuştu.
"YPG/PKK'NIN YABANCI SAVAŞÇILARINI HİÇ KONUŞMUYORUZ"
DEAŞ'ın yabancı savaşçıları konusunun önemli bir konu olduğunu belirten Rifai, "DEAŞ'ın yabancı savaşçılarını konuşuyoruz ama bir başka terör örgütü olan YPG/PKK saflarında savaşan yabancı savaşçıları hiç konuşmuyoruz." ifadesini kullandı.
İdlib'deki durumun oldukça karmaşık olduğunu dile getiren Rifai, "Türkiye İdlib konusunda elinden gelenin en iyisini yapıyor ama burada tek başına değil, diğer aktörler de var ve her aktörün gücünün bir sınırı var." dedi.
ABD'NİN 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNDEKİ TAVRI GÜVENİ SARSTI
Rusya'nın yeniden Orta Doğu'ya dönmek için her şeyi yaptığını vurgulayan Cafiero, ABD'nin Suriye'den kısmen çekilme kararının sahadaki karşılığını görmek için biraz daha beklemek gerektiğini kaydetti.
Türkiye'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde dönemin ABD Başkanı Barack Obama'nın çok yanlış bir pozisyon aldığını dile getiren Cafiero, bu durumun Türkiye'nin ABD'ye olan güvenini ciddi şekilde sarstığını ifade etti.
ABD'nin 2020 Kasım ayında kadarki dış politika adımlarında başkanlık seçimlerinin etkisinin hissedileceğini savunan Cafiero, Suriye ve Orta Doğu merkezli politika ve açıklamalarda da bu etkinin görüleceğini belirtti.