Geçtiğimi haftalarda ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Amerika'ya davet etmişti. Bu davetin ardından yaşanan gelişmeler, akıllarda soru işaretleri oluşturmuş ve konuyla ilgili kendisine yöneltilen bir soruya yanıt olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump'la bir telefon görüşmesi gerçekleştireceğini ve kararı ondan sonra vereceğini söylemişti. Görüşme için planlanan tarih yaklaşırken, Devlet Bahçeli'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek açıklaması geldi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:
''Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD'ye gidip gitmeyeceği konusundaki tartışmaları ve fikri münakaşaları elbette yakından izliyorum. Her gün televizyonlarda, gazete köşelerinde yorum ve değerlendirmeler yapılıyor. Bunları takip ediyorum. Ancak bugüne kadar Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD'ye gidip gitmemesi hususunda bırakınız bir açıklama yapmayı, imada dahi bulunmadım. Öncelikle ve önemle ifade etmeliyim ki, Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD ziyareti hakkındaki kararı tamamıyla kendi takdiridir.
"DESTEĞİMİZ TAMDIR"
Bütün gelişmeleri, milli ihtiyaçları, dış politikayla ilgili hedefleri siyasi akıl ve amaç süzgecinden geçirip bir sonuca ulaşacak olan da Sayın Erdoğan'dır. Devleti yöneten bellidir. Hükümet bellidir. Karar alma mekanizmaları de bilinmektedir. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın alacağı karar ne olursa olsun yanındayız, desteğimiz tamdır.
"DEVLET YÖNETMENİN BİR AHLAKI, BİR ADABI VARDIR"
Hassasiyet düzeyi bir hayli fazla olan bu meseleyle ilgili ülkemizin elini zayıflatmaktan azami derecede ve kesinlikle kaçınırız. Sayın Cumhurbaşkanımız, bugüne kadar yaptığı gibi, gelişmeleri tüm yönleriyle değerlendirecek, telefon diplomasisiyle bir kanaate ulaşacak, hitamında ABD'ye gidip gitmemeye karar verecektir. Bulanık suda balık avlama merakı olanların ne söylediği, niyet okuma hevesi taşıyanların neyi anlattığı bizim ilgi sahamız dışındadır. Devlet yönetmenin bir ahlakı, bir adabı vardır.
ZİYARETE OLUMSUZ BAKTIĞIMI NEREDEN ÇIKARIYORLAR?
Sayın Cumhurbaşkanı bu ahlak ve adaba ziyadesiyle bağlıdır. Polemikle, duygulara teslim olarak, öfke ve önyargıların çekim alanına kapılarak, bir adım sonrasını hesap etmeden, devamlı dikiz aynasına bakarak devlet yönetilmez, dış politika icra edilemez. Herkes görüş ve yaklaşımında hürdür. Fakat bizim tarafı olmadığımız, ağzımızdan çıkmayan bir görüşü varmış gibi servis etmek objektif, sorumlu ve ahlaklı basın anlayışıyla bağdaşmaz. Sayın Zeyrek, Sayın Civaoğlu ABD ziyaretine olumsuz baktığımı nereden çıkarıyorlar? Boşa sallayıp dolu tutmanın mı arayışındalar? Yoksa kamuoyu mu oluşturmanın yarışındalar? Bu kapsamda şahsımla ilgili söz ve yorumlar asılsızdır. Anlaşılan Trump'ın gizli taşeronları ve gizli kalemşorları devrededir.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'nin milli tez ve politikalarını yeri ve zamanı geldiğinde muhataplarına anlatmasının neresi mahsurludur? Gazetecilik spekülasyonla, yalan ve yanlış değerlendirmelerle yapılamaz. CHP Genel Başkanı'nın 'mektup taşıyıcılık' diye hırpalayıp tahrip etmeye heves ve cüret ettiği sürecin ülkemizin lehine gelişmesi konusunda hükümetin sağduyulu ve milli duruşa müzahir hareket edeceğinden şüphem yoktur.
Türkiye'nin terörle mücadelesinin güvenlik boyutu olduğu kadar siyasi ve diplomatik boyutları da vardır. Devletlerin dost ve düşmanı değil çıkarları olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın alacağı karar ne olursa olsun saygımız vardır, yanında duracağımız açıktır. Sayın Civaoğlu'nun, Sayın Zeyrek'in ve bunlara benzer sözde fikir ve kalem sahiplerinin yönlendirmelerine ve istikamet çizme gayretkeşliklerine kapalı olduğumuz iyi bilinmelidir.
"CUMHURBAŞKANIMIZ VE HÜKÜMETİ YALNIZ DEĞİLDİR"
Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nin beka ve haysiyet mücadelesini anlamakta zorluk çekebilirler, ancak biz iliklerimize kadar biliyor ve sahipleniyoruz. Türkiye dış dünyaya karşı tek ses, tek yürek, tek nefes olmalıdır. Bizim duruşumuz budur. Kararımız budur. Amacımız da bu olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümeti yalnız değildir.''