Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye sınırındaki terör güçlerini temizlemek için başlattığı Barış Pınarı Operasyonu 6. gününe girdi. Büyük bir başarı ile devam eden operasyonda PKK/PYD kontrolündeki köyler birer birer ele geçirilirken terör örgütü mevzileri de imha ediliyor. Türkiye, bir yandan teröre karşı destansı bir mücadele ederken, diğer yandan PKK ve FETÖ terör örgütlerinin yurtdışında yürüttüğü kara propaganda ve Batı'da yükselen Türkiye düşmanlığına karşı kararlı bir tutum sergilemeye çalışıyor. Peki Suriye halklı bu operasyon hakkında ne düşünüyor? Sivil halk bu operasyonlardan zarar görüyor mu? Ve Suriye'de kalıcı barışa yakın mıyız? Merak edilen bu soruları Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa'ya sorduk…
MİLLİ ORDU VE SURİYE YÖNETİMİ OLARAK DESTEKLİYORUZ
-Abdurrahman Bey, Türkiye'yi ve bölgeyi yakından tanıyan birisiniz. Türkiye neden bu harekatı başlattı?
Bildiğiniz gibi o bölgede yuvalanan ve Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit eden bir terör örgütü var. Bu örgütü destekleyen süper güçleri de bugün dünyada herkes biliyor. Baştan beri de bu örgütü Esed rejimi destekliyordu. Türkiye'nin güney sınırında bir devletçik kurulmak isteniyordu. Kurulmak istenen terör koridoru Zeytindalı ve Fırat Kalkanı operasyonları ile sekteye uğratıldı. Akdeniz'e açılma hayalleri suya düştü. Bence bu operasyon kaçınılmazdı. Türkiye'nin milli güvenliği ve Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim ortak paydamızdır. Türkiye ile bu noktada çıkarlarımız örtüşüyor. Bu yüzden Barış Pınarı harekatını destekliyoruz ve Milli Ordu olarak katkıda bulunuyoruz.
PYD TOPRAKLARIMIZI İŞGAL ETTİ
-Suriye'de toplumu Barış Pınarı Harekatı'nı nasıl karşıladı?
Biz Esed yönetimine karşı mücadele verirken bu terör örgütü arkamızdan toprak kazanarak bize köstek oluyordu. Hiçbir zaman Suriye devrimine katılmadı. Suriye topraklarının yüzde 28'ine hakim olarak haketmediği bir güç elde etti. Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ederek doğal zenginliklerine el koydu. Ülkenin demografik yapısını değiştirdiler. DEAŞ'ı bahane ederek insanların topraklarını işgal ettiler. Uluslararası Af Örgütü'nün raporları ile bu işgal belgelendi. Suriye'deki tüm topluluklar Kürtler dahil bizim hükümetimizde temsil ediliyor. Barış Pınarı Harekatı ile Suriye toplumuna yönelik terör örgütü tehtidi bertaraf edilmiş oldu. Bu harekata destek veriyoruz.
SAHTE FOTOĞRAFLARLA DÜNYA KAMUOYUNU YANILTIYORLAR
-Bu operasyonun ilk gününden itibaren bir kara propaganda yürütülüyor ve sivillerin hedef alındığı iddia ediliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bunlar algı operasyonunda çok başarılılar. Türkiye'nin daha önceki operasyonlarında da aynı yalana sarıldılar. Bunlar tek başına yapmıyorlar. Kendilerine destek veren ülkelerde bu kara propagandayı yayıyorlar. Etnik mazlumiyet kartını her zaman oynuyorlar. Burada mazlum alan PYD değil Suriye halkının tamamıdır. Daha önce de siviller katlediliyor diyerek dünyayı ayağa kaldırdılar ama hepsi yalan çıktı. Türkiye belki Zeytin Dalı harekatını 10 günde bitirecekti. Ancak sivillere zarar gelmemesi yönündeki hassasiyeti yüzünden 3 ay sürdü. Afrin operasyonundan 3 gün sonra bölgeye gitmiştim ve çok şaşırmıştım. Ne şehire, ne altyapıya ne de sivillere tek bir zarar verilmemişti. Şimdi de sahte fotoğrafları kendilerine yapılmış gibi yayınlayarak servis ediyorlar. Ama dünya kamuoyu gerçekleri görmek isterse bunların yalan olduğunu hemen anlayabilir.
-ABD ve Rusya bölgede çok etkili. Bu iki ülkenin Barış Pınarı Harekatı konusundaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birçok şey yazıldı çizildi. Ancak BM Genel Kurulu'nda Rusya ve ABD, Barış Pınarı Operasyonu'nu yürüten Türkiye'nin kınanmasını veto etti. Biz bunu takdirle karşılıyoruz. Bu aslında birçok şeyi anlatıyor. Devletler kendi içlerinde tek sesli değildir. ABD'de farklı görüşler var ancak BM'de kınama kararının veto edilmesi bizim için çok önemli.
-Türkiye'nin bu operasyonundan sonra bölgede neler değişecek?
Bakın bu operasyon Suriye barışında da önemli rol oynayacak. Ülkenin yüzde 28'ini kontrol altında tutan bir terör örgütü ile mücadele veriliyor. Bu örgütün bir duruşu ve ideolojisi yok. Bir gün ABD'nin, diğer gün Rusya'nın, başka bir gün İran'ın yada rejimin kucağına oturuyor. Buna rağmen "temsil edilmiyoruz" diyerek parazit yapıyorlardı. Bu operasyon başarılı olursa siyasi çözümün de rotası değişecek.
SİYASİ ÇÖZÜME ARTIK DAHA YAKINIZ
-Suriye'de kalıcı barıştan ümitli misiniz?
Biz hep kalıcı barışa inanıyorduk. Çözümün askeri değil siyasi olduğunu Suriye muhalefeti olarak baştan beri söylüyorduk. Ancak Esed ve destekçileri terör örgütü ile birlikte, dış destekçileri ile birlikte askeri çözümü dayatıyordu. Suriye'de çözüm iki taraflı olmalı. Çok taraflı olmamalı. Bu operasyon ile birlikte geriye iki taraf kalacak: Muhalefet ve rejim. Şimdi siyasi çözüme çok daha yakınız diye düşünüyorum.
Suriye Milli Ordusu Fırat'ın doğusuna böyle geçti
TÜRKİYE BARIŞ MASASININ EN BAŞINDA
-Türkiye sık sık barış masasının dışında bırakılmaya çalışıldı. Sizce Türkiye, Suriye'deki kalıcı barışın neresinde?
Türkiye başından bu yana Suriye'de barışı ve toprak bütünlüğünü talep etti. Oynanan bütün oyunlara rağmen Türkiye, Suriye devrimindeki tutumunu değiştirmemiştir. Türkiye bugün de barış masasının en başındadır. Suriye muhalefeti olarak Anayasa komisyonunda ve diğer konularda Türkiye ile koordineli çalışıyoruz. Suriye dostları grubu maalesef bir hayal kırıklığı oldu.
-Arap ülkelerinden istediğiniz desteği alabildiniz mi?
Bir siyasi olarak bunu söylemem doğru olmaz. Bizim kendi dosyamıza yöneldik ve çözüm arayışı içindeyiz. Ancak şunu söyleyebilirim Arap ülkelerinden, bu kadar acının ve kaybın yaşandığı Suriye'ye olumlu katkıda bulunmalarını bekliyoruz.
DÜZENLİ "MİLLİ ORDU"MUZU KURDUK
-Suriye'deki muhalif askeri güç "Milli Ordu" çatısı altında birleşti. Bu ne anlama geliyor?
Milli Ordu'nun ilk temelini Fırat Kalkanı harekatı ile başlatmıştık. 30 tümeni biraraya getirerek Milli Ordu'yu oluşturmuştuk. İdlip'te bulunan ılımlı muhalefet dediğimiz askeri birliklerden Kurtuluş Cephesi oluşturuldu. Şimdi ikisini birleştirerek Milli Ordu'yu güçlendirdik. Milli Ordu bizim Geçici Hükümet'e bağlı. Hepsi Suriye devrimine inanmış bizim evlatlarımız. Baştan gönüllü olarak katılan bu gençlerden Milli Ordu oluşturmaya çalışıyoruz. Bu oluşumda Türkiye devletinin desteği çok önemliydi. Bundan sonra daha önemli adımlar atılacak.
Kişto köyü teröristlerden böyle temizlendi
PYD 1 MİLYON İNSANIN TOPRAKLARINI İŞGAL ETTİ
-O toprakların gerçek sahipleri kısa süre doğdukları topraklara geri dönebilecek mi?
PYD orada biliyorsunuz 1 milyon insanı yerinden etti. Önce DEAŞ sonra PYD oradaki insanı yurtlarından etti. Bu insanların önemli kısmı Türkiye'ye göç etti. Bunların tekrar evlerine dönmesi için çalışıyoruz. Oraya göç edecek insanların yaşamını sürdürecekleri koşullar kısa sürede sağlanacaktır. Güvenli Bölge projesi bu yüzden gündeme getirildi. Güvenli bölge 2014 yılında oluşturulsaydı ne PYD'den ne de DEAŞ'tan bugün bahsetmeyecektik.
DEAŞ ULUSLARARASI TOPLUMUN SORUNU
-Trump "DEAŞ tehtidinden ve tutuklulardan artık Türkiye sorumlu" dedi. Bu açıklamadan ne anlamalıyız?
DEAŞ'lıların uyruklarına bakmamız lazım. Suriye'nin toplum yapısında böyle radikal unsurlar yok. DEAŞ'lıların tüm lider kadrosu yabancı uyruklu. Uluslararası toplumun Suriye'deki DEAŞ'lı tutuklular sorununa bir çözüm bulması gerekir. Terör uluslararası bir sorundur. DEAŞ konusu sadece Suriye muhalefetinin ya da Türkiye'nin sorunu değildir. Bu bir ülkenin çözeceği sorun değildir. Uluslararası irade gerekir.