Hâkimler ile yaşadığı polemikler ve duruşmalarda çıkardığı tartışmalarla bilinen avukat Ömer Kavili, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Haydar Meriç cinayeti ile ilgili yapılan operasyon sonrası 26 Haziran 2016 günü tutuklamaya sevk edilen 15 polisin sorgusuna katıldı. Duruşmada hâkim, katip, mübaşir ve terörle mücadele şube polisleri tarafından tutulan tutanağa göre; Kavili duruşma salonunda bağırarak kargaşa çıkardı, salondan atılınca da hâkime hakaret etti, sorgunun tamamlanmasını engellemeye çalıştı. Tutanakta, Kavili'nin sorgu düzenini bozan hareketleri sebebiyle işlemlerin sabaha kadar uzadığı kaydedildi.
Sorguyu yapan Hâkim Durmuş Karaçalı, Ömer Kavili ve iki avukat arkadaşı hakkında suç duyurusunda bulundu. Karaçalı, avukatların şüpheli ile avukat-müvekkil ilişkisinin çok ötesinde birlikte hareket ettikleri, mahkemenin manevi şahsiyetine hakaret, hâkime yargı görevinden dolayı hakaret ve görevi yaptırmamak üzere direnme ile yargıyı etkilemeye teşebbüs suçlarını işlediklerini belirtti. Duruşmada olay çıkaran Kavili ve iki avukatın örgütsel tavır içerisine girdikleri, FETÖ-PDY ile ilişkilerinin araştırılması, hakaret ve sorgunun engellenmesi eylemleri ile ilgili olarak da işlem yapılması talep edildi. Söz konusu sorgu işlemine ilişkin zabıtlarda, Ömer Kavili'nin sorgu hâkimine ilişkin, "Yediririm bu tutanağı sana" ifadelerini de kullandığı yer aldı.
Şüpheliler hakkında mahkemenin manevi şahsiyetine hakaret, hâkime yargı görevinden dolayı hakaret ve görevi yaptırmamak üzere direnme ile yargıyı etkilemeye teşebbüs suçlarını işledikleri gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.
6 AY HAPİS CEZASI
Soruşturma sonucunda Kavili hakkında iddianame düzenlendi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama ile şüpheliye 'Görevi kötüye kullanmak' suçu kapsamında 6 ay hapis cezası verildi. Bu cezaya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nde yapılan itirazdan ise tuhaf bir sonuç çıktı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi, dosyada 'Basit hakaret' suçu olduğu iddiasıyla kararı bozdu. Dosya yeniden görülmek üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu'na gönderildi. Uzlaşma prosedürleri çerçevesinde uzlaşma görevlisi geçtiğimiz günlerde Hakim Durmuş Karaçalı'ya Ömer Kavili'nin uzlaşma teklifini iletti. Hakim Karaçalı ise uzlaştırma görevlisine gönderdiği cevap yazısında şu dikkat çekici ifadeleri kullandı: "…Lakin kimle ve ne için uzlaşacağıma bir anlam veremedim.
Böyle bir teklifle müşkül duruma düşürüldüğüm kanaatindeyim. Ben uzlaşmayı kabul etsem Devletin, Adaletin, Mahkemelerin vakarını namusunu satmış olurum. İlgili tutanağa zaman, yer ve olaylar silsilesi ile okuyamayıp koca tutanağı ve duruşma salonunda saatlerce süren sözde 'örgütsel direnişi' iki kelimeye indirgeyip böyle yorum yapanlar, onlarca bölücü hain FETÖ'cü ve avukatlarının sabaha kadar süren bir yargılama faaliyetinde, saldırgan, hadsiz, suç teşkil eden saldırılarını, bir katip, bir mübaşir, 3-5 güvenlik görevlisi ile göğüsleyecek gibi bir durum ile karşılaşmışlardır elbet… Allah'ıma şükür ki bu tür yargılamaları yapmak hem de birçok defa yapmak Türkiye Cumhuriyeti'nde sadece bana nasip oldu. Bu sebeple tarafıma tebliğ edilen uzlaşma teklif formuna hala bir anlam verememekle birlikte; bu uzlaşma teklifini ilgili hakimlik tutanağında işlenmiş olan suçların hiçbirinin uzlaşma hükümleri kapsamında kalmadığını vurgulayarak Devlet Onuru ve geleneği adına, mesleğimin vakar ve haysiyeti adına reddediyorum."
Davaya konu hakimlik sorgunun 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 20 gün önce gerçekleştirilmesi dikkat çekti.