AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin gerek Suriye'nin kuzeyi gerek Fırat'ın doğusu gerek batısıyla ilgili görüşlerinin başından beri açık ve net olduğunu belirtti.
"Türkiye, Fırat'ın doğusundan Türkiye'ye karşı gelecek herhangi bir terörist saldırının önlenmesi için bu bölgenin bütün terör örgütlerinden temizlenmesini kendi milli güvenliği bakımından öncelikli hedeflerinden birisi olarak kabul ediyor. Türkiye için önemli meselelerden birisi de o bölgenin yeniden Suriyeli vatandaşlar için güvenli bölge haline getirilmesidir." diyen Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulunda sunduğu haritayla Türkiye'nin harekat planını ortaya koyduğunu ve dünyaya ilan ettiğini söyledi.
Kurtulmuş, "Biz, o bölgenin terörden temizlenmesini, oranın bir terör devleti haline dönüştürülmemesini, terör örgütleri cenneti haline dönmemesini başından beri savunuyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin, Suriye'nin toprak bütünlüğünü her uluslararası platformda herkesten daha fazla savunduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok. Kimsenin ülkesini işgal etmek gibi bir niyetimiz asla söz konusu değildir. Burada bir barış operasyonu olacaktır. Barış pınarlarının akıtılması için bir operasyon olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında olduğu gibi Suriyelilerin kendi ülkelerine geri dönüşünü sağlayacak bir operasyonun yapılacağının altını çizdi.
"TÜRKİYE'Yİ BİREBİR İLGİLENDİREN BİR GÜVENLİK MESELESİDİR"
Fırat'ın doğusuyla ilgili her platformda özellikle Amerikalılar ile müzakereler yapıldığını hatırlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Orada belli bir görüş ayrılığımızın olduğu başından beri aşikardır. Gizli kapaklı değildir. Maalesef ABD bir taraftan Türkiye'yi stratejik müttefiki olarak kabul ediyor, ilan ediyor. Bir taraftan da Türkiye'nin düşmanı olan terör örgütlerini olabildiğince silahlandırıyor. Binlerce, on binlerce tırla en ileri teknolojilere sahip silahları PYD/YPG unsurlarına veriyor. Bunun doğru olmadığını, birlikte bir şekilde bu terör örgütlerinin bertaraf edilmesini her platformda Amerikalılara anlattık. Gönül arzu ederdi ki Amerikalılarla birlikte Suriye'nin kuzeyini terör örgütlerinden YPG/PYD ve DEAŞ'tan temizleyelim ama öyle görünüyor ki ABD, bu kadar silah verdiği, Trump'ın tabiriyle 'bu kadar çok para verdiği', bir terör grubunu kendisi temizlemek istemiyor. Türkiye, bu konuda kararlıdır.
ABD ya da başka bir ülke için Suriye dediğiniz zaman çok uzaktaki bir ülkeyle ilgili konuşuyorlar. Orta Doğu'daki bu kirli satranç oyununun bir parçası olarak buradaki terör örgütlerini destekliyorlar. Suriye, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler, her köydeki, her kasabadaki gelişme Türkiye'yi birebir ilgilendiren bir güvenlik meselesidir. Dolayısıyla biz hemen evimizin kapısının dibindeki yangını söndürmeye ve o yangından etkilenmemeye gayret ediyoruz. Bölge halklarına da barış ve huzur getirecek bir operasyon hedefi içerisindeyiz."
"KİMLERİN DEAŞ'I BÜYÜTÜP BESLEDİĞİ VE NERELERE GETİRDİĞİ ORTADADIR"
ABD Başkanı Donald Trump'ın "Türkiye, Avrupa ve diğer ülkelerle (Suriye'de) yakalanan DEAŞ savaşçılarına ve ailelerine göz kulak olmalı." açıklamasının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "DEAŞ'ı kim kurdu? DEAŞ'ın militanlarını dünyanın dört bir tarafından kim ya da kimler topladı? Orta Doğu coğrafyasına kimler getirdi? Bir hafta içerisinde Suriye'nin en batısından Musul, Kerkük'e kadar ilerleyebilecek güce kimler ulaştırdı? Orta Doğu coğrafyasının başına kimler bela etti? Silahları kimler verdi? Lojistik destekleri kimler sağladı?" sorularını yöneltti.
Kurtulmuş, bu sorularının cevabının ortada olduğunu ifade ederek, DEAŞ'ın saldırılarından en fazla etkilenen ve terör örgütüyle en fazla mücadele eden ülkenin de Türkiye olduğuna dikkati çekti.
Dünya kamuoyunu DEAŞ konusunda samimi olmaya davet eden Kurtulmuş, "Türkiye kararlılıkla DEAŞ ile mücadele etti ve çok etkili sonuçlar elde etti. Ama kimlerin DEAŞ'ı büyütüp beslediği ve nerelere getirdiği ortadadır. Sadece DEAŞ'ın elindeki silahların menşeine bakıldığı zaman bunların adresi bulunur." dedi.
DEAŞ'ın, YPG/PYD, El Kaide gibi uluslararası terör örgütü olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bunların arkasındaki ülkeler desteklerini çekseler, zaten dünyada hiçbir terör örgütü bir aydan fazla dayanamaz. Vekalet savaşlarının kirli araçları, taşeronları olarak terör örgütlerinden medet umdular, şimdi dünya büyük bedel ödüyor." yorumunu yaptı.
Kurtulmuş, Türkiye'nin kendisine birebir etkisi olan coğrafyada hiçbir terör örgütünün barınmasına müsaade etmeyeceğini söyledi.
"EN BÜYÜK MALİYETİ ÖDEYEN ÜLKE TÜRKİYE"
Harekat neticesinde oluşturulacak güvenli bölgeye ilişkin Kurtulmuş, "İlgili bütün devletlerin hava unsurları bakımından o bölgeye tacizde bulunmayacak, bombalama yapmayacaklarının garanti altına alınması lazım. Cumhurbaşkanımız bunu teklif ediyor. Suriye'deki iç çatışmaların ve vekalet savaşlarının getirdiği sonucun en büyük maliyetini ödeyen ülke Türkiye'dir." değerlendirmesinde bulundu.
Oluşturulacak güvenli bölgeye Türkiye'deki 1 milyon Suriyeli'nin gönderilmesinin planlandığını kaydeden Kurtulmuş, terörden temizlendiğinde yaklaşık 1 milyon Suriyeli'nin daha kendi ülkesine dönebileceğini anlattı.
Böylece 2 milyon Suriyeli'nin ülkesine dönebileceğinin altını çizen Kurtulmuş, "Bunun için uluslararası camianın kararlılıkla ortak bir hedefe doğru yürümesi ve bu konuda samimi olması lazım." dedi.
Bu kapsamda uluslararası camianın harekete geçirilerek bir desteğin oluşturulması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, o bölgeye yerleşen insanların kendi kendilerini idare edebilmeleri için belli bir ekonomik seviyeye ulaşmaları için tarım, ziraat, hayvancılık alanında ciddi destekler verilebileceğine değindi.
"ABD, ORTA DOĞU'NUN AYARINI BOZAN BİR JANDARMA POZİSYONUNA DÜŞTÜ"
Numan Kurtulmuş, ABD Başkanı Donald Trump'ın, Amerikan askerlerinin Suriye'den çekileceğine yönelik açıklamalarına da değinerek, şunları kaydetti:
"Obama da ilk yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu'dan güçlerini çekerek, Asya'ya doğru yönelmek ve özellikle de gelişen Çin tehdidine karşı orada daha duyarlı bir politika izlemek kararındaydı. Birkaç sefer o da deklare etmişti kuvvelerini çekeceğine ilişkin ama bunu gerçekleştiremedi. Öyle görünüyor ki, Amerika Birleşik Devletleri içerisindeki iç siyasi çekişmeler Orta Doğu politikaları noktasında tek bir politikanın oluşmasına mani oluyor."
ABD için Orta Doğu deneyiminin bir planlamadan ibaret olmadığının altını çizen Kurtulmuş, Irak'ın işgaliyle başlayan süreçte ABD'nin çok büyük bir bedel ödediğini hatırlattı.
Kurtulmuş, "ABD, Orta Doğu'nun ayarını bozan bir jandarma pozisyonuna düştü. Şimdi ne diyor? 'Ben Orta Doğu'da polis olmak istemiyorum.' diyor. Bu niyetlerinde samimi olmalarını temenni ederiz." ifadelerini kullandı.
"İŞLENEN SUÇUN İTİRAFI MANASINA GELİR"
Kurtulmuş, Trump'ın Twitter üzerinden Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamaları hatırlatarak, "Siz, 82 milyonluk bir demokrasi ve istikrar adası olan Türkiye'yi mi tutacaksınız yoksa üç beş bin PYD'li, PKK'lı militanı mı tutacaksınız buna karar verin diye defaatle bunları söyledik. Şimdi itiraf ediyor. Gözümüzün önünde zaten tespit ettiğimiz on binlerce tırlık askeri yardımı itiraf ediyor. 'Biz zaten PYD'lilere PKK'lılara çok fazla silah ve lojistik destek sağladık hatta çok fazla para verdik.' diyor. Bu bir ikrardır ve işlenen suçun bir anlamda itirafı manasına gelir." değerlendirmesini yaptı.
Trump'ın Türkiye ekonomisine yaptırım tehdidine tepki gösteren Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şunu çok açık söyleyelim, Türkiye kimsenin tehdidiyle yol alan bir ülke değildir. Hiç kimsenin tehdidine pabuç bırakmayız. Şunu da açık söyleyeyim, kimseyle kavga etmek istemeyiz. Biz Suriye dahil hiçbir güçle çatışmanın içerisinde olmak niyetinde değiliz. ABD, Rusya, İran veya diğer güçlerle bir çatışma ortamının içerisinde olmayı asla arzu etmeyiz ama Türkiye'nin milli duyarlılıklarının da herkes tarafından bilinmesini arzu ederiz. Hele ki müttefikimiz olan Amerika Birleşik Devletleri'nin bu konuda çok hassas olması lazım. Türkiye bu süreçte çok sabırlı bir şekilde devam etti. Teenni ile hareket etti ve inşallah bu barış operasyonu ile Türkiye bölge halklarına barışı, huzuru ve selameti getirecek bir adımı atacaktır."