Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik soruşturma sonucunda haklarında dava açılan ve örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 167'si tutuklu 226 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanıkların savunmaları alındı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmada, ilk olarak tutuklu sanıklardan Semih Meriç'in savunması alındı.
Sanık Meriç, mesleğinin biyomedikal sistem sorumlusu olduğunu, bunun yanı sıra müzisyenlikte yaptığını söyledi. Kendisini samimi olarak İslam'ı yaşamaya çalışan bir genç olarak tanımlayan Meriç, üniversitedeyken Adnan Oktar'ın kitaplarını okuduğunu anlattı.
Meriç, "Adnan Bey'in kitaplarını okuduktan sonra içimde kendisiyle tanışma isteği oldu. Derslerim çok yoğun geçtiği için bu fırsatı elde edemedim. Mezun olunca çalışmaya başladım, bu süreçte A9 televizyonun internet sitesindeki bize ulaşın bölümden yazdım. Sonrasında Çengelköy'deki A9 televizyonunun stüdyosuna aralıklarla gidip gelmeye başladım. 2016'da işten ayrıldım. Bu süreçten sonra tutuklandığım tarihe kadar hemen hemen her gün televizyona gidiyordum. Gruptan arkadaşlarımın evinde kalıyordum." ifadelerini kullandı.
Bir müşteki avukatı, savunmasını tamamlayan sanık Meriç'e, A9 kanalında sıklıkla oyun havaları eşliğinde oynadığını görüldüğünü belirterek bunun nedenini sordu.
Meriç, "Ben Roman kökenliyim. Kapı gıcırtısı olsa oynarım. Aynı zamanda müzisyenim. Yayınlara ilk katıldığımda hoş bir ortam vardı oynuyordum. Bunun üzerine harçlık aldım. Oradan çıkarken bana zarfta para verilmişti. O ara çok banka borçlarım da vardı. Borçlarımı ödedim. Daha sonra arkadaşlarım beni çok koruyup kolladılar. Hasta olduğumda baktılar. Dans etmenin amacını Adnan Bey açıklamıştı zaten. Farklı gruplara İslamın böyle olmadığını göstermek adınadır." ifadelerini kullandı.
Meriç'in ardından tutuklu sanıklardan Serkan Yumru'nun savunmasına geçildi.
Sanık Yumru, aleyhine ileri sürülmüş bütün iddiaları reddettiğini dile getirerek, "Ben, 14 sene önce Ortaköy'de gezerken gençten arkadaşlar bana Adnan Bey'n birkaç kitabını ve CD'lerini hediye ettiler. Hemen okudum. Sonra birkaç kitabını daha alıp okudum. Kafamdaki bütün soruları cevaplıyordu. Sonrasında Adnan Bey'e ulaştım. Bize sorulan şey cinsel isnatlar. Bunların hiçbirini kabul etmiyorum." şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, aylık tutukluluk incelemesinin yasal süresine ulaşıldığını belirterek, tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin alınacağını duyurdu.
Başkan Perk, ilk olarak tutuklu sanık Adnan Oktar'a talebini sordu. Oktar, "Hem kendimin hem de bütün arkadaşlarımın tahliyesini istiyorum." dedi. Oktar'ın ardından söz alan diğer sanıklar da, hem kendilerinin hem de arkadaşlarının tahliyesini talep etti.
Tutuklu sanıklardan avukat Ayfer Bayer, operasyon yapıldığı günün sabahı, birkaç müvekkillinin kendisini arayarak, evlerinde arama yapıldığını söylediklerini belirterek, "Bu sebeple Mine Kalça'nın evine gittim. Polis memurlarına avukat kimlik kartımı gösterdim. 'Buyrun içeri girin, gözaltı listesinde isminiz var' dediler. Orada gözaltına alındım. Ben bu kişilerle yaşamıyorum. İddianamede beraber yaşıyormuşum gibi yazılmış. 15 ay boyunca kaçma şüphesiyle tutukluluğum devam etti. Örgüt üyesi olsam operasyon yapıldığını bilmeme rağmen hukuki yardım amacıyla gider miyim? Ben avukatlık faaliyeti nedeniyle huzurunuzda yargılanıyorum. Tahliyemi istiyorum." diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Mehmet Alp Ünlü de firmalarına kayyım atandığını, bu kararın kaldırılmasını ve tahliyesini istedi.
Bazı sanıklar da sağlık sorunları nedeniyle tahliye talebinde bulundu.
Taleplere ilişkin görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, talepleri değerlendirerek tutuklu tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.