15 Temmuz darbe girişimi sırasında FETÖ'nün sözde Harp Okulu yapılanmasında Müdür Yardımcılığı görevini yürüten 'Salim' kod isimli P.M itirafçı oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada ifade veren P.M, darbeyi net bir şekilde FETÖ'nün yaptığına ilişkin söylemlerde bulunurken, örgütün mahrem yapılanmasında yer alan çok sayıda örgüt imamını fotoğrafla teşhis ederek savcılıkla paylaştı. 15 Temmuz hain darbe girişimini Fetullah Gülen cemaati olarak bildiğim FETÖ silahlı terör örgütünün yaptığından en ufak bir şüphem yoktur.' diyen P.M, örgütün saf duygularla hareket eden insanları kandırdığını söyledi.
'GRUPLARI DAĞITMA'
Genel Müdür olarak görev yapan Cihat Yıldız'ın evine geldiğini aktaran P.M şu ifadeleri kullandı: "Yıldız bana, FETÖ'yle iltisaklı İstikbal Mobilya'da yöneticilik yapan, Hava Harp Okulu'nun Dekanlık kısmında müdür pozisyonunda bir dönem görev yapan şahısla görüştüğünü söyledi. Şahsa, 'Görüşmekte olduğun grupları dağıtma seyrekte olsa görüşmeye devam et' dediğini söyledi. İstikbal'de yönetici olan şahıs Yıldız'ın bu isteğine olumsuz cevap vermiş.
"…SESSİZ Mİ KALACAKTIK"
Cihat Yıldız bana da aynı şeyleri söyledi. Ben Yıldız'a 15 Temmuz'u kimin yaptığını sordum. O da bana, 'Malımıza mülkümüze el konulmuş ne yapmamızı beklersin, sessiz mi kalacaktık' şeklinde cevap verdi. Ayrıca bana, 'İhanetler var' dedi. Daha sonra bu kişiyle tüm irtibatımı kestim. Normalde telefon üzerindeki programlarla görüşüyordum. 15 Temmuz'dan sonra telefonumu kırıp attım. Bana ulaşamayınca evime gelme gereği duymuş.
'YATSI'YI KILIN DUA EDİN'
15 Temmuz gecesi mahrem yapılanmadan Ahmet Kerim B: 23.30 sularında bana mahrem yapı içindeki kullandığımız telefondan, 'Yatsı namazınızı kılın dua edin' şeklinde mesaj attı. Ben de, 'Kime ne için' diye cevap yazınca bana soru işareti gönderdi. Birol K. isimli şahıs İstanbul'da evime geldi. Bana, 'Gazetelerde benim darbe toplantılarına katıldığım söyleniyor. Benim toplantı yapılan evde parmak izim çıktığı ifade ediliyor. Ben o evde daha önce misafir olarak kalmıştım. Darbe toplantısına katılmadım' diyerek darbede görev almadığını anlattı.
GÜÇ PATLAMASI YAŞADILAR
P.M'ye savcılık tarafından diyalog ve hoşgörü kavramlarını örgüt tarafından maske olarak kullanılıp kullanılmadığı sorusu yöneltildi. Takiyyeci diye bilinen bu tutumun gerçek amacını yapı içerisindeki kişilerin bilip bilmediği sorulan P.M bu sorulara şu şekilde cevap verdi: "Bu tür kavramlar zamanla insanlar arasında takdir gördü ve cemaatin yaptığı tüm işler doğru olarak görüldü. Cemaatin kazanmış olduğu bu itibar zaman içinde önüne geçilemez bir güç haline geldi. Başta Fetullah Gülen olmak üzere örgütün üst yapısındaki kişiler güç patlaması yaşayarak her defasında daha fazlasını istedi.
DERSHANE GÖRÜNEN SORUNMUŞ
Bunun ilk yansımalarından bir tanesi 17-25 Aralık sürecinde gün yüzüne çıktı. Cemaat girmemesi gereken siyasi alanda da güçlü olmak istediğinden dolayı hükümet ile bazı konularda anlaşmazlığa düştü. Bu sıkıntı da dershanelerin kapatılması olarak medyaya yansıdı. Örgüt mensupları ve örgüte gönül vermiş insanların cemaate karşı ilk kırılma noktası 17-25 Aralık oldu. Cemaate gönül vermiş ancak tamamen bağlı olmayan bazı insanlarda kısmen kopmalar ve dağılmalar olsa da o dönem cemaatin medya üzerindeki gücü ve yayın organlarının etkisi ile yaşanan süreç, 'Hükümet yolsuzluk yapmıştır. Cemaati suçlayarak bunu bastırmaya ve suçlarını örtmeye çalışıyorlar' şeklinde propagandaya dönüşmüştür. Bu nedenle ben ve benim gibi uzun zaman örgüt içinde bulunmuş insanlar cemaatin suçsuz olduğunu düşünmüştür."