Diyarbakırlı Hacire Ana'nın HDP il binasına gelip, meydan okuyarak oğlunu alması sadece diğer annelere değil siyasete de umut verdi. Daha doğrusu siyasete yeni bir kapı açtı.
Peki, bu yeni açılan kapıyı özellikle HDP'li siyasetçiler değerlendirebilecek mi? Ne yazık ki henüz bu fırsatı değerlendiren biri ortaya çıkmış değil.
Önceki gün HDP'yi içeriden bilen bir siyasetçiyle konuştum.
Derin acılar yaşayan analar ve siyaset adına duyduklarım ürperticiydi. Gerçi bilinmiyor değil ama yine de 6 milyon insanın oy verdiği HDP'de siyaset yapan milletvekillerinin, parti yöneticilerinin iradelerinin olmadığını duymak gerçekten sarsıcıydı. O siyasetçi en basit konuda bile; "Kimse konuşmuyor, konuşamaz da" diyordu.
Anlayacağınız bölgede, Türkiye'yi yıllar yılı zapturapt altına alan asker-bürokrat vesayetinden çok daha ağır bir "PKK vesayeti" var. Selahattin Demirtaş'tan Ahmet Türk'e hiçbiri de "beyaz kefenini" giyip bu vesayete karşı çıkmadı. Çıkma olasılığı olanlar da Leyla Zana gibi köyde yaşamaya mahkum edildi.
Çocukları dağa kaçırılan ailelerin HDP binasının önündeki eylemine canlı yayında saldırı!