Başkan Recep Tayyip Erdoğan, makam aracının güllerle karşılandığı Konya'da, Mevlana Meydanı'nda toplam tutarı 645 milyon lira olan 88 yatırımın toplu açılış töreninde konuştu. İşte Erdoğan'ın tezahüratlarla sık sık kesilen konuşmasının satır başları:
Son seçim kampanyası dönemi boyunca CHP'li belediye başkan adayları ve başlarındaki genel başkanları her konuda attılar, tuttular.
Ulaşımdan süte, servisten internete her şeyi bedava yapmaktan, belediye ve iştiraklerinden hiçbir işçi çıkartmayacağına kadar vermedik söz bırakmadılar. Bay Kemal öyle demiyor muydu?
'Kazandığımız belediyelerde kimseyi işten çıkartmayacağız' demiyor muydu? Ne oldu, şu anda çıkarıyorlar.
Tabi ki bütün bu olaylar karşısında bizim de yapacaklarımız var. Üstelik ne diyordu Bay Kemal, 'namus sözü' diyordu. Bir de bunu katmerlediler.
Bu adaylardan bazıları seçimi kazandığında ahali haklı olarak bu vaatlerin yerine getirilmesini bekledi.
Peki CHP'liler ne yaptı dersiniz. Önce 'Bizim böyle bir sözümüz yok' diyerek inkâr yoluna gittiler.
Önlerine verdikleri sözlerin belgeleri konduğunda ise, bunları CHP'nin kampanyasını yapan ajansa sorun dediler. İşleri, güçleri yalan.
İstanbul'u sel götürüyor, Başkan ortada yok.
Ankara'da kimsesiz çocuklar sokağa atılıyor, Başkandan ses yok. Antalya, Mersin, Adana'da yaşanan rezaletleri en iyi oralarda yaşayan kardeşlerim biliyor. İzmir'de, Aydın'da, Muğla'da ve daha pek çok yerde olup bitenleri anlatmıyorum. Karşımızda hiçbir konuda verdiği sözün arkasında duramayan, birkaç ay içinde her tarafı lime lime dökülen bir parti ve ekibi bulunuyor.
Böylece ne sözün ne belgenin ne de namus üzerine edilen yeminlerin bunların meşrebinde bir hükmü olmadığını görmüş olduk. Demek ki seçim döneminde bir tiyatro oynamışlar. 15 Temmuz gecesi yaşananlara FETÖ ağzıyla tiyatro diyenler, asıl tiyatroyu seçim meydanlarında kendileri sergilemişler. Bu tiyatronun senaryosu şu şekilde: Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'nin ajansı bol keseden vaat edecek, adaylar seçimi kazanınca da bunların bizimle ilgisi yok diyecek. CHP, 31 Mart gecesinden beri işte bu senaryoyu adım adım hayata geçirdiği bir tiyatro sergiliyor. Bunun adı milleti kandırmaktır. Bunun adı alenen sahtekarlıktır, riyakârlıktır, düzenbazlıktır.
Sözlerini tuttuğu konular elbette var. Bölücü örgütün güdümündeki partiye verdikleri ve kamuoyundan gizlemek için köşe bucak kaçırdıkları sözleri harfiyen yerine getiriyorlar. İşte İstanbul Belediye Başkanı Diyarbakır'da. Kimlerle neyi konuşuyor?
Bakıyorsunuz, teröre bulaşmış olanlarla maalesef el ele, dirsek temasında ve ne diyor 'biz sizlerle beraberiz.' Her fırsatta bir araya geliyorlar. Kazandıkları şehirleri, özelikle İstanbul'u nasıl birlikte yönetebileceklerinin hesabını yapıyorlar.
Hatta bununla kalmayıp, bölücü terör örgütüyle ilişkileri yüzünden görevden alınan belediye başkanlarının yanına koşup onlara destek veriyorlar. Ülkelerinin ve milletinin yanında olacaklarına terör örgütünün güdümündeki partini borazanlığına soyunuyorlar. Terör örgütüne tavır koyamayanlardan, 15 Temmuz darbe girişiminin faillerini lanetleyemeyenden, her zeminde ve her zaman ülkesinin yanında yer alamayandan belediye başkanı olmaz, siyasetçi hiç olmaz. Bunların ikiyüzlülüğü, nobranlığı, küstahlığı sadece millete karşıdır. Onun dışında herkesin, özelikle seçimler için kol kola girdikleri tüm çevreler karşısında gayet mülayimdirler. Bugün oynadıkları rolle milleti kandırdıklarını sananlar, inşallah en kısa sürede gerçek yüzleri ortaya çıktığında milletten hak ettikleri cevabı Allah'ın izniyle alacaklar.
GİDECEKLERİ YER SANDIĞIN DİBİ
Millete söyleyecek sözü olmayanların,
içeride ve dışarıda belli mahfillerin desteğiyle
gidebilecekleri tek yer, bir sonraki
seçimde sandığın en dibi olacaktır.
Önümüzde 4 yıllık kesintisiz bir
süre var. İyi bir planlama ve sıkı bir çalışmayla
2023'te Türkiye'yi iftiharla anlatabileceğimiz
bir yere getirebiliriz. Allah'ın
izni, milletimizin desteğiyle ne sınırlarımızda
kurulan terör tuzakları ne ekonomimize
yapılan saldırılar ne de önümüze çıkartılan diğer
engeller bizi hedeflerimize ulaşmaktan alıkoyamaz.
Ülkemize ve ülkemizin nezdinde bize diş geçirmeyenler şimdi tüm güçleriyle birliğimize, beraberliğimize saldırıyorlar.
'AK Parti'den ne kopartırsak kardır' anlayışıyla birileri sürekli şişiriliyor, pohpohlanıyor. Halbuki biz bu oyunları geçmişte çok gördük. Vesayetle mücadelemiz sırasında benzer teşebbüslere maruz kalmıştık.
Millete söyleyecek sözünüz yoksa, sadece kendi nefsiniz için konuşuyor, koşturuyorsunuz demektir.
Kendi kalbinize ve milletin yüreğine değil de başkalarının ağzına bakılarak yapılan işi siyaset değil, nefsaniyettir.
Gurur, kibir, bunlarla yol yürüyenler bir yere varamazlar.
Zira Rabbim gururla hareket edenlere en büyük tokadı her zaman atar. Bunu da görelim, bilelim.
'FİTNE ATEŞİNİN YAKILMASINA RIZA GÖSTERMEYECEĞIZ'
BAŞKAN Erdoğan, AK Parti Konya İl Teşkilatı'nın yemeğinde de önemli mesajlar verdi:
Siyaset, millete ve ülkeye hizmet yarışıdır, fitne, fesat yarışı değildir.
Elbette 18 yıllık bu uzun, ince, meşakkatli yolculukta nefesi yetmeyenler, nefesi kesilenler çıktı. Bu yolculukta makamlarını kaybedince nefislerine yenik düşenler çıktı.
Bu kutlu çatının altında, Rabbimizin, 'öldürmekten beterdir' buyurduğu fitne ateşinin yakılmasına kesinlikle rıza göstermeyeceğiz.
Okçular Tepesi'ni boş bırakmayacak, sorumluluğumuzun ve taşıdığımız ağır yükün bilinciyle mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kağıt üzerinde üyemiz gözüküp de gönlünü ve yolunu bizden ayırmış olanlar varsa onları ayıklamaktan da çekinmemeliyiz.
VAHDETTİN KÖŞKÜ'NDE SICAK BULUŞMA
Başkan
Recep Tayyip Erdoğan, Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita ile kahvaltıda bir araya geldi. İstanbul'daki Vahdettin Köşkü'nde dün saat 11.25'te başlayan ve kahvaltı sonrasında da devam eden görüşme yaklaşık 2 saat sürdü. Görüşmede, Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile Mali Cumhurbaşkanı Keita'nın eşi Aminata Keita da yer aldı. Mali lideri ve eşi, Boğaz manzarasını hayranlıkla izledi. Başkan Erdoğan ve Emine Erdoğan, çifti kapıya kadar uğurladı.