İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmada, tutuklu sanıkların esasa ilişkin mütalaaya karşı beyanları alındı.
Olay tarihinde Hava Harp Okulu'nda öğretim görevlisi olan eski Hava Mühendis Albay Süleyman Demirci, savunmasında, darbeci kanat tarafından İstanbul Valiliği binasını işgal ve İstanbul Valisi'ni derdest etmekle görevlendirildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Eski Hava Harp Okulu Kurmay Başkanı Barbaros Akça ile aynı araçta Hava Harp Okulu'ndan ayrıldıklarını ve Zeytinburnu'nda durdurulduklarını anlatan sanık Demirci, "Tamam aynı araçtayız ama baktığımız zaman 'suç, cebir ve şiddet' diyebileceğimiz bir şey yok. Yolda silahın emniyeti en başından beri kapalıydı. Havaya dahi ateş etmemiz yok." dedi. Herhangi bir insana şiddet uygulamadığını ve suçsuz olduğunu savunan sanık Demirci, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Tutuklu sanıklardan eski Kurmay Binbaşı Osman Seven de mütalaada yer alan iddiaların mesnetsiz olduğunu öne sürerek, "Ne benim ne de herhangi bir aile bireyimin gerek FETÖ gerekse başka bir terör örgütüyle irtibatı olmamıştır. Yargılama sonucunda masumiyetimin ortaya çıkacağına inanıyor, tahliyemi ve beraatimi istiyorum." dedi.
"İNTERNETTEN ÖĞRENENE KADAR DARBEDEN HABERDAR DEĞİLDİM"
Olay tarihinde Kurmay Albay olan tutuklu sanık Zafer Mercan ise hakkındaki iddiaların temelinde "terör saldırısı bahanesiyle çağırma planını devreye sokmak" olduğunu iddia ederek, "çağırma planı"nın tatbikat, denetleme, saldırı gibi durumlarda devreye girdiğini ve en üst rütbeden en alta kadar tüm personelin birliğe çağrıldığını kaydetti.
Darbe girişimini bastırmaya çalışanları engellemeye yönelik tedbirler aldığı iddialarını reddeden sanık Mercan, "O gece internet kaynaklarından öğrenene kadar, darbeden haberdar değildim. Sözde sıkıyönetim Hava Harp Okulu'na hiç gelmemiştir ve bana hiç tebliğ edilmemiştir. Darbeden haberdar olur olmaz karşı duruşa geçtim. O menfur gece benim bulunduğum bölgede kimseye bir zarar gelmemiştir. O gece darbeye karşı durmak için nizamiyeye giriş çıkışları kapattırdım. Hakkımdaki tanık beyanları çelişkilidir. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminden önce Hava Harp Okulu'nda dekan Ahmet Gümüş'ün icra astsubayı olarak görev yapan tutuklu sanık Serdar Bay da 15 Temmuz'da eşi ve kızıyla dışarıda gezerken, Ahmet Gümüş'ün saat 22.50'deki personel çağırma planı üzerine Hava Harp Okulu'na gittiğini, darbe girişiminden haberdar olmadığını ileri sürdü. Kendisine sarı zarf içerisinde görevlendirme yazısı verildiğinin ve okul personeline görevlendirme yaptığının iddia edildiğini anlatan sanık Bay, "Ben sarı zarf içinde görevlendirme kağıdı almadım. Olay gecesi dekanlık personeli dışında hiçbir okul personeliyle irtibatım olmamıştır. Ne görev yaptığım süreç içinde ne de 15 Temmuz'da Ahmet Gümüş'ün odasını kullanmadım. Bulunduğum görev itibarıyla emrim altında bir personel yoktur. Dolayısıyla personel görevlendirmem mümkün değildir. Örgüt üyeliği kriterlerini taşımıyorum. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." diye konuştu.
"SIKIYÖNETİM EMRİ BELGESİ BİZE HİÇ GELMEDİ"
Olay tarihinde Hava Harp Okulu Komutanlığı'na bağlı Yalova Hava Meydan Komutanlığı'nda öğrenci alay komutanı olan eski Kurmay Albay Hüseyin Ergezen ise kendisinin ve kendisine bağlı personelinin darbeci olmadığını iddia ederek, darbe planlama toplantılarına katılmadığını söyledi.
Harp Akademileri'nde 2,5 yıl kurmaylık eğitimi aldığını dile getiren Ergezen, "Böyle bir darbe planlamasını görüp de gülmeyecek bir kurmay yoktur. Böyle bir plan kesinlikle yapılmaz." dedi.
Hakkındaki iddiaları reddeden Ergezen, şöyle devam etti:
"Sözde atama listesinde TRT İstanbul müdürü olarak atanmışım. İlk olarak sıkıyönetim emri belgesi bize hiç gelmedi. Sözde atama listesini tutuklandıktan haftalar sonra duydum. Hiç görmediğim bir belgede ismimin olmasından sorumlu tutuluyorum. Bir de ben TRT İstanbul Müdürlüğü'ne düşünülmüşüm, TRT Genel Müdürlüğü'ne değil. Alınıyorum açıkçası."
Ergezen, 15 Temmuz öncesi yapılan toplantıların darbeyle ilgili olmadığını öne sürdü.
Ankesörlü telefon soruşturmaları kapsamında ardışık aramalarının tespit edildiğine değinen Ergezen, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Kendilerinin terör suçundan yargılanmasının insafsızlık olduğunu ileri süren Ergezen, "Darbe planlamasında olsam, bin 300'ün üzerinde personelim var, 6 farklı yerde dahil olurdum. Her türlü ateşli silahı usta seviyede kullanan personelim dahil olsaydı sonuçlar çok farklı olurdu." şeklinde konuştu.
Duruşmaya yarın sanıkların ve taraf avukatlarının mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla devam edilecek.