AYM'nin skandal kararına yürekleri hala kor gibi yanan şehit aileleri tepkili.
PKK'lı teröristlerin hendekler kazarak bombalı barikatlar kurup, harabeye çevirdiği Diyarbakır Sur'da caminin içinden açılan ateşle şehit düşen özel harekatçı Mustafa Katırlı'nın babası : Alınan bu kararla kalbime saplanmış bir hançer gibi o acıyı bir kez daha yaşadım. AYM, vatanı için hainlerin kurşunlarına göğüslerini siper etmiş 793 güvenlik görevlisi, 300'den fazla sivil vatandaşın katledilmesini görmezden gelmiştir. Evladım gibi "Arkamda gözü yaşlı birini bırakmak istemiyorum" diyerek evlenmeyen yüzlerce vatan evladını katleden teröristlerle mücadele ettiği için devleti suçlayan açıklamalar yapmak dünyanın hiçbir ülkesinde ifade özgürlüğü olarak kabul edilemez. Türk milleti adına karar vermekle yetkili kılınan Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının adalete ve kamu vicdanına aykırı olmaması gerektir. Bu yanlış kararda imzası bulunan AYM üyeleri hangi millet adına bu kararı vermişlerdir. Sözde barış bildirisi dedikleri bildiri ifade özgürlüğü değil teröre yardım ve yataklıktır. AYM hendek ve barikat şehitlerinin haklarını hiçe saydı. Ama biz yürekleri yanan şehit aileleri olarak son nefesimize kadar evlatlarımızın aziz hatırası olan bu vatanı sahiplenmeye devam edeceğiz. Teröristlere cesaret verecek bu kararı alanları kınıyoruz.
BURADA YAŞADIKLARINI UNUTMASINLAR
Diyarbakır Sur'da PKK'lı hainlerin roketli saldırısında şehit düşen iki çocuk babası özel harekatçı polis Ömer Faruk Sayıl'ın öğretmen eşi Ülkü Sayıl: Bu karara imza atanların hiç mi vicdanı sızlamadı ? AYM'yi kınıyorum ve hakkımı helal etmiyorum. Eşim ve diğer şehit kardeşlerim bu skandal karara imza koyan AYM hâkimlerinin de içinde olduğu bu milletin bu vatanda huzur içinde yaşaması için şehit düştü. AYM'nin devleti katil ilan eden sözde akademisyenleri haklı bulması bir şehit eşi olarak kanıma dokundu. Eşimin ve yavrularımızın yaşama hakkını ihlal edenlerin kararı nerede? Bu kararı verenlerin hiç mi vicdanı sızlamadı ? Bu karar tüm şehit aileleri ve gazileri üzdü, terör örgütünü öven güvenlik güçlerini karalayanları ise cesaretlendi. Üzerinde yorum dahi yapılmayacak kadar vicdansızlıktır bu karar. Devlete 'katil'; askere-polise 'işgalci' diyenleri cesaretlendirecek bu kararı verenlerin bu ülkede yaşadıklarını unutmaması gerekiyor.
AĞABEYİM BOŞUNA MI ŞEHIT OLDU
Diyarbakır Sur'da şehit düşen jandarma teğmen Abdulselam Özatak'ın kardeşi Mehmet Özatak: Ağabeyim 9 kardeşiyle birlikte Ankara'da kiraladığı bir evde yaşıyordu. Tek hayali onlara iyi bir eğitim aldırmaktı. Onun vasiyetini devlet yerine getirdi. 9 kardeşinin de eğitimleri devletin, milletin büyük desteğiyle devam ediyor. AYM'nin kararı bizi derinden yaraladı. Benim ağabeyim boşuna mı şehit oldu? PKK, hendekler açmış, mühimmat depoları kurmuş devlet ne yapacak? Devlet halkını koruyacak tabii... Yüreğimi acıttılar. Yine olsun, yine şehit veririz.
Şu anda en küçük kardeşim 8 yaşında ilkokula gidiyor. Diğerleri de ilköğretim ve lise öğrenimlerini tamamlıyor. En büyüklerden biri hukuk fakültesini bitirdi. Diğer bir kardeşim de bu yıl tıp fakültesini kazandı. Ablam ise hala başlarında onlara annelik yapıyor. Devlet ve millet ağabeyimin yarım bıraktığı hayali gerçekleştiriyor.
OKUYAMAYAN ÇOCUKLARI OKUTACAKTIK
Ağabeyimle aramızda sadece iki yaş vardı. İlkokulu çok ağır şartlar altında okuduk. Sonra ben İstanbul'da Fatih Anadolu Lisesi'ni kazandım. Ağabeyim de Bursa Anadolu Lisesi'ni. O Kara Harp Okulu'nu kazandı. Ben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni ama gidemedim. Memurluk sınavına girmiştim. Ağabeyimin de okuması gerekiyordu. Asker olacaktı. Para lazımdı. Okulu bıraktım, çalışmaya başladım. Ama şimdi hayalimi gerçekleştireceğim. Çünkü biz birbirimize söz vermiştik. O generalliğe kadar yükselecekti. Ve biz bir dernek kuracaktık. Okuyamayan çocukları okutacak, sahipsiz kalan Kürt çocuklarına destek olacaktık. Çünkü maddi anlamda sıkıntı yaşayan çocuklar PKK tarafından daha çabuk kandırılıp dağa götürülüyordu.
Operasyonlarda yaşananları insan hakları ihlali olarak görüyor. Anayasa Mahkemesi bu kararla örgütü güçlendiriyor. Boşuna yaşanmadı bu acılar.
NE ŞEHİTLERİ NE DEVLETE 'KATİL' DİYENLERİ UNUTURUZ
Bölge Trafik Denetleme İstasyonu'na yapılan bombalı saldırıda şehit düşen trafik polisi Salih Zengin'in Erzincan Şehit Aileleri Derneği Başkanı olan kardeşi Abdulkadir Zengin: Salih arkada gözü yaşlı bir eş ve 3 evlat bıraktı. Benim kardeşim, devletine milletine hizmet eden bir polis memuruydu. Kardeşim gibi bir çok yiğit toprağa düştü. Yerlere bombalar döşediler, arkadan ateş ettiler. İstiyorlar ki biz onları unutalım. Biz ne şehitlerimizi ne de o gün devlete katil diyenleri unuturuz. Bu bildiri bizim içimizi zaten yaralarken Anayasa Mahkemesi'nin kararı bizi daha çok yaraladı. Bu meşru müdafaa ve devlet olmanın gerekliliği hususunda yapılan operasyonlarda birçok vatan evladı teröristlerin kurşunlarıyla şehit oldu. Ülkesini seven her bir ferdi derinden yaralayan bir karardır.
GÖZYAŞLARIMIZA İHANETTİR
Diyarbakır Sur'da teröristlerin yere döşediği bombanın infilak etmesi sonucu şehit düşen 3 çocuk babası Orhan Dilekçi'nin eşi Melike Dilekçi: Benim eşim Erzincan'da görevliydi. Diyarbakır'a çağırıldı. şehit oldu. Biz onun şehitliğiyle gurur duyuyoruz. 3 çocuğum dimdik ayakta. Vatanımıza canımız feda. Ama bu ülkenin bir mahkemesi çıkar benim çocuklarımı yetim bırakanlara destek verenleri 'ifade özgürlüğü' diye aklamaya çalışırsa burada vicdanlar paramparça olur. Bu kararı kınıyorum. İfade özgürlüğü bu olamaz. Benim gibi nice gözü yaşlılar bunu söylerken devletin en üst mahkemesinin bu kararı, bizim gözyaşlarımıza ihanettir. Karardan geri dönülmesinin bekliyorum.