Cumhurbaşkanı Başdanışmanı akademisyen Prof. Dr. Burhan Kuzu: Ben bilim adamı olarak o bildiriye asla imza atmazdım. Çünkü bilim adamının bir sorumluluğu var. O kadar çukur, hendek kazılmış devlet onu temizlemek için mücadele vermiş, askerlerimiz şehit olmuş ama bildiriyi okuduğunuz zaman terör örgütüne bir laf yok.
Bilim insanı olarak eğer bildiri yayınlanacaksa terörü lanetleyen ve varsa devletin yanlışı buna dikkat çeken bir bildiri olmalıydı. Şehit ailelerini üzen, devleti karalayan bir bildiri olmamalıydı. Bu tür kararlar AYM'yi yıpratır. AYM bireysel başvuru hakkını çok kötü kullanıyor. Bütün mahkemelerin üzerinde süper bir temyiz mahkemesi gibi davranıyor. Öyle bir karar veriyor ki kendisini mahkemenin yerine koyuyor. Böyle bir yetkisi yok. Başvuruları çok dikkatli değerlendirmesi lazım. Aksi takdirde Meclis tarafından bu düzenlemenin yeniden masaya yatırılması gerekebilir.
'TERÖR TETİKÇİLİĞİDİR'
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu: O metinde bilinçli bir şekilde devletin Kürt halkını katlettiği yazılıydı. PKK da olsa ancak böyle bir metin yazardı. Çukurhendek olaylarında yaşananlar hala içimizi acıtıyor. Orada askerlerimiz çocukları kurtarma adına şehit düştü, birileri kalkıp katliam dedi. Söz konusu bildiri açıkça bir terör belgesidir. O metinde neden PKK'ya dair bir eleştiri yoktu, neden adı hiç geçmiyordu? Almanya, İngiltere'de bir terör örgütü ambulansları tarayıp, sokakları ateşe verince izin veriliyor mu? Bu barış adı altında maskeli bir terör bildirisiydi. Tetikçiliktir, terörü öven propagandist bir eylemdi. Benim önüme gelse yırtar atardım. Bunlara barış akademisyeni demek barışı kurşunlamaktır.
Prof. Dr. Talip Küçükcan: 40 bin insanımızı katleden bu örgütü hiç eleştirmeden devletin mücadelesini eleştirmek akademisyenlik olamaz. Bildiri diline baktığımızda bir tane örgütü eleştiren bir şey yok. Dünya üzerinde DEAŞ'la mücadele eden devletleri göz önüne alalım. Hiçbir ülkede akademisyenler çıkıpta devletine neden DEAŞ'la mücadele ediyorsun diye bir bildiri yayınladı mı? Fransa'da teröre yönelik uygulanan mücadele bir akademisyen tarafından eleştirildi mi? Bu mücadele yanlış denildi mi? Akademisyenlerimiz çıkıp devletin mücadelesine kıyım diye bahsetmişler. Burada ne özgürlük ne demokrasi bununla alakası yok, bu tam anlamı ile örgütün yaptığına onay ve üstü kapalı örgüt propagandası. Bir akademisyen böyle bir metnin altına imza atamaz. Bu bir örgüt taktiği. Söylemek istedikleri şeyleri akademisyenler, gazeteciler aracılığıyla söylerler.
PKK'YI YASALLAŞTIRMA GİRİŞİMİ
MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Kamil Aydın: Devletimizin yetkili organlarının mazlum insanların hayatlarını kurtarmak için yaptığı operasyonları savaş olarak nitelendirmeleri de bir suçtur. Savaş devletler arasında olur. Burada yapılan terör örgütlerine karşı bölge halkının kurtarılmasıdır. Bu bildiri PKK'yı yasallaştırma girişimidir. Bildirinin hem içeriği hem başlığı hem de Anayasa Mahkemesi tarafından kabul görmesi hukuki bir sıkıntıdır.
HEDEF TÜRKİYE'Yİ DÜNYAYA ŞİKÂYET ETMEKTİ
Terör uzmanı Abdullah Ağar: Bildirinin hedefi köşeye sıkışan PKK'yı kurtarmak ve Türkiye'yi uluslarası araneda şikayet etmekti. Türkiye'nin başkaldırıya karşı başalttığı operasyondan 'insan hakları, özgürlük' gibi ifadelerle tarafları yanlarına çekerek kurtulmak istediler. Sözde savaş bildirisinde devletin PKK ablukasındaki Sur'a yaptığı operasyonlarda kurtarılan sivillerden, bahsedilmiyor. Devlet sivilleri vurmakla suçlanarak, "uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir" denilerek uluslararası mahkemelere şikayet edilmeye çalışılıyor. Amaç bir dış gücün müdahale etmesi ve ülkezin bölünmesiydi. Buna mı izin verecektik? Tabi ki bu mümkün değil, bu yüzden meskun mahal operasyonları başladı. 793 şehit verdik, 4 bin gazimiz oldu.