7. Ağır Ceza Mahkemesince, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan sanık Halil Sarı'ya 6 yıl 3 ay, eşi eski hakim Hilal Sarı'ya ise 10 yıl hapis cezası verilen kararın gerekçesi açıklandı.
Kararda, tutuklu sanık Hilal Sarı'nın, hukuk fakültesinde okuduğu dönemde örgüt evlerinde kaldığı, üniversiteden mezun olduktan sonra memleketine dönmeyerek, Ankara'da örgütün "çalışma evlerine" yerleştiği ve sınavı kazanarak hakim adayı olduğu aktarıldı.
Sanığın, hakim adayı olduğu dönemde örgütün çalışma evlerinde "murakıplık" ve "sermurakıplık" gibi görevler üstlendiği ifade edilen kararda, sanığın bu evlere öğrencileri kabul ederken, Kur'an-ı Kerim'e el bastırmak suretiyle, gerçekleşen faaliyetlerden kimseye bahsedilmemesi, komşularla muhatap olunmaması, olunduğu takdirde gerçek kimlik ve amaçlarının açıklanmayarak kendilerini avukat stajyeri olarak tanıtmaları, ailelerinin yanlarına gittiklerinde namaz kılmamaları, evlerde kaldıkları süreçte kesinlikle cep telefonu ve bilgisayar kullanmamaları gibi birçok konuda telkinlerde bulunduğu bilgisi yer aldı.
"BU SAVAŞTA SEN BİR TANKSIN"
Kararda, sanığın "İrem" kod adını kullandığı, hakim savcılık sınavından bir gece önce, evde kalanlara abdest aldırıp, aile ve doğmamış çocukları üzerine ağır mahiyette yeminler ettirerek, yanında getirdiği bilgisayardan sınav sorularını gösterdiği aktarılarak, "Bu haliyle sanığın sınava giren ve hakkıyla çalışan birçok adayın hakkını gasbederek, örgüt mensubu şahıslara imtiyaz sağlayarak, bunların yargı erki içerisine yerleşmesi ve FETÖ güdümünde hareket eden yargı mensubu kişiler olmaları için faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır." ifadeleri yer aldı.
Sanığın, Türkiye Cumhuriyeti'ni düşman gördüğü aktarılan kararda, şu bilgiler paylaşıldı:
"Sanık Hilal Sarı'nın hakim ve savcılık sınavlarına çalışma evlerinde kalan ve tesettürlü olanlara tesettürlerini açmaları gerektiğini söylediği, bundan rahatsızlık duyan tanıklardan Ş.A'ya ise, 'kendini bir savaşta düşün ve bu savaşta sen bir tanksın. Tank savaş sırasında bataklığa batsa bile tankın içerisi temiz kalır' şeklinde söylediği anlaşılmıştır. Sanık Hilal Sarı'nın bu söylemlerinden anlaşılacağı üzere, murakıplık ve sermurakıplık görevlerini üstlendiği, örgüte ait hakim ve savcı hazırlık hücre evlerinde, yargı erkinin FETÖ tarafından ele geçirilmesinde büyük rol oynadığı, bu evlerde gizliliğe çok büyük önem verildiği ve yargı erki içerisine FETÖ güdümünde hareket eden hakim ve savcıları yerleştirmek amacı uğruna kişilerin yerine getirmekte oldukları namaz kılmak ve tesettüre bürünmek gibi dini vecibelerinden vazgeçmelerini sağladığı ortaya çıkmıştır. Sanığın bu hücre evlerinde yapılan çalışmalar ile ifşa olmamak amacıyla tesettürü çıkartmak, namaz kılmamak ve herkesin emek verip çalışıp girdiği sınavların sorularını önceden gösterip ezberletmek gibi eylemleri 'dinsizlikle savaş' kendilerini ise 'dinsizlikle mücadele eden görevliler' olarak adlandırdığı, açıkça anlaşılacağı üzere 'bu savaşı' Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve devletimizin kurumlarına karşı yürüttüğü inancında olduğu anlaşılmıştır."