15 Temmuz FETÖ ihanetinin üzerinden tam 3 yıl geçti. Türkiye'ye yönelik bu işgal girişimi, Başkan Erdoğan'ın liderliği ve halkın destansı mücadelesi ile püskürtülürken yaraları da büyük ölçüde sarıldı. Peki bu 3 yılda neler yaşandı? Açılan soruşturmalardan kaç kişi ceza aldı? FETÖ tehlikesi tamamen ortadan kalktı mı? Bu ihanet şebekesinin yurtdışında operasyon gücü hala var mı? Tüm bu soruları Cumhurbaşkanlığı adına 15 Temmuz davalarına katılan Avukat Mustafa Doğan İnal'a sorduk.
3 YILDA 2227 MÜEBBET
-3 yıllık süre içerisinde kaç kişi hakkında dava açıldı? Bu davalardan kaç kişi mahkum oldu?
Örgüt davaları ile darbe girişimine katılan askerleri ayrı değerlendirmek gerekiyor. Türkiye genelinde 289 fiili darbe davası bulunmakta olup, bu davalardan 263'üne karar verilmiş olup 26'sı halen derdest durumdadır. 289 darbe davasının Ankara ilinde 57, İstanbul ilinde 56 dava bulunmakta olup kalan 176 dava ise diğer illerde görülmektedir. Darbe Girişimine İlişkin Davalarda 3.611 Kişi Hakkında Mahkumiyet Kararı Verildi. Karar çıkan darbe davalarında 1.198 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, yine 1.029 sanığa müebbet, 1.384 sanığa 1 yıl ile 20 yıl arasında değişen sürelerde süreli hapis cezası, 2.608 sanığa ise beraat kararı verilmiştir. 71 general, 805 subay, 172 astsubay, 49 uzman çavuş, 4 polis memuru, 12 er, 61 askeri öğrenci, 24 sivil kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almıştır.
511 BİN KİŞİ GÖZALTINA ALINDA
-Bu 3 yıl içerisinde toplamda kaç kişi gözaltına alındı?
Son verilere göre FETÖ Terör Örgütü Yapılanmasına yönelik operasyonlar çerçevesinde 15 Temmuz'dan bu yana 511 bin kişinin gözaltına alındığını bilmekteyiz. Örgüt kapsamında tutuklu kişi sayısı ise 30 bin 821 kişidir. Darbe yargılamalarında toplamda açılan 289 davadan 263 davanın neticelendiğini görmekteyiz.
SAHTE BİR DÜNYAYA İNANIYORLAR
-Tahliye edilenler kaldığı yerden örgütsel faaliyetlere devam ediyorlar. Bu konuda neler yapılabilir?
Tespit edilen Bylock yazışmalarında dikkat çekici mesajlar mevcut. Bunlardan kayda değer bir örnek vermek istiyorum 2016 yılında yapılmış bir konuşma. Paralel Devlet Yapılanmasıyla başlayan aleni mücadele sürecinde bir örgüt üyesi yazmış. "Yolumuzdan asla dönmeyeceğiz, sonunda ne olursa olsun asla vazgeçmeyeceğiz, ölürüm ben onun için." diyor. Bu korkunç, şizofrenik bir durum. Aslında bir yanılsama. Örgütün her bir üyesinin yapıyı zihinlerinde büyüttüklerini görüyoruz. Bu yüzden pek çoğu itirafçı olmaktan çekiniyor. Bugün konuşursam yarın bana ne olur diye düşünüyorlar. Öylesine yalan, sahte, boyalı bir dünyaya inanıyorlar ki tam anlamıyla paranoyak bir hal.
DÜNYAYA HAKİM OLACAKLARINI DÜŞÜNÜYORLAR
-Ortada hastalıklı bir özgüven var…
Evet, sayılarının çok olduğunu, Türkiye'ye hâkim olduklarını ve hatta dünyaya hâkim olacak kadar büyük olduklarını zannediyorlar. Bu yüzden cezaevinde olan örgüt üyeleri yarınlara hazırlık yapmaya devam ederken, örgüt motivasyonunu diri tutmaya devam ediyorlar. Militanlarının umutlarını kaybetmemesi İçin örgüt propaganda faaliyeti yürütüyor.
ŞİZOFREN BİR RUH HALİ HAKİM
-Cezaevlerinde de ülkeyi ele geçireceğiz düşüncesi var mı?
İstanbul'da darbenin en önemli ayağını oluşturan Yurtta Sulh Konseyi Çatı Davası karar duruşmasında darbeci hainlerin başında yer alan Muzaffer Düzenli son sözlerini söylerken "ben inşallah bu sene hacca gideceğim" diyor. Bu sanık 3 senedir cezaevinde geçen sene hacca gidecekti, gidemedi, gidemeyecek ama kendisiyle birlikte örgütün motivasyonunu bu yolla diri tutuyor, bugünlerin geçeceğini, Tayyip Erdoğan'ın bir gün yargılanacağını, hain elebaşının bir gün Türkiye'de hakimiyet kuracağını ve cezaevi duvarlarının örgüt üyelerince yıkılacağını inanıyor. Buna gerçekten inanıyor ve altındaki diğer örgüt elemanlarını inandırıyor. Tıpkı terör örgütü elebaşı benzeri bir ruh haliyle şizofrenik, paranoyak ve mankurt bir mantıkla inanıyor.
YİNE AYNI İHANETİ YAPARLAR
- Mutlaka mahkemelerde FETÖ'cüleri gözlemleme imkanınız olmuştur. Davranışlarında ne hissettiniz? Bir pişmanlık belirtisi var mıydı?
15 Temmuz darbe yargılamalarının başladığı günden bugüne kadar İstanbul ve Ankara başta olmak üzere neredeyse tüm davaları bilfiil takip ettik. İlk günden başlayarak edindiğimiz izlenim darbeci sanıkların hiçbirisinin pişman olmadığı yönündedir. FETÖ'nün savunma stratejisi doğrultusunda Örgüt militanları tek bir ağızdan konuşuyor. Bu örgütün türlü kumpaslarla söndürdüğü hayatlardan, ülkeyi düşürdükleri bu uçurumdan, tankların karşısında ölümüne direniş gösteren ve canlarıyla bu ülkeye sahip çıkan vatandaşlardan, bu mağduriyetlerden, söndürdükleri ocaklardan ve örneklerini çoğaltabileceğimiz pek çok olaydan ötürü zerre kadar pişman olduklarını düşünmüyorum. Aynı fırsatı verseniz yine aynı ihaneti yaparlar.
TALİMATLA İTİRAFLARINI GERİ ÇEKTİLER
-Darbe gecesi Akıncılar Üssü'nde yakalanan FETÖ imamları, binlerce itirafçı, on binlerce delile rağmen örgüt inkar stratejisini sürdürebiliyor?
Darbe girişiminde diğer örgüt elemanlarının rolünü, görevlerini, katkılarını açıkça itiraf etmiş, kendilerinin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu olduğunu kabul etmiş, maksatlarının darbe yapmak olduğunu belirtmiş, bu minvalde ilk ifadeleri olan emniyet, savcılık, sulh ceza hakimliği ifadelerinde açıkça darbe suçuna iştirak ettiklerini kabul etmişlerdi. Örgüt İhanet Girişimini Perdelemek İçin Sistematik Biçimde "Tiyatro" Argümanına Başvuruyor Az evvel belirttiğim terör örgütü liderinin talimatlarını alan örgüt elemanları mahkemelerde fütursuz tutumlarını sürdürerek bir anda hiçbir şeyden haberdar olmadıklarını beyan ederek kontrollü darbe, tiyatro benzeri beyanlarla tüm iddiaları reddettiler.
CEZAEVLERİNDEN ÇIKMALARINA BU MİLLET İZİN VERMEZ
-Teröristbaşı'nın emri ile müebbet hapis cezası aldılar. FETÖ'cü örgüt üyelerinin cezaevlerindeki psikolojisi nasıl?
Çok ciddi bir potansiyele sahip olduklarını, sayılarının milyonları aştığını düşündükleri örgütün verdiği özgüvenle yeltendikleri darbe girişimi kibir kulelerinden baktıkları masum, sivil, eli silahsız halk tarafından büyük bir direnişle püskürtüldü. Kızgınlıkları da bundan geliyor. Eminim darbeci hainler neden daha çok insanı öldürmedik, neden başarılı olmak için her şeyi yapmayı göze almadık derdiyle cezaevleri duvarlarına kafalarını vuruyorlardır. Fütursuzca insanlara bomba yağdıran, kadın, çocuk ayırt etmeksizin insanlara ateş açanlardan başka ne beklenebilir! Şimdi cezaevindeler, bu millet bu hainlerin cezaevlerinden çıkmalarına katiyen müsaade etmeyecektir.
CEZAEVLERİNDE ÖRGÜTSEL FAALİYET
-Örgüt talimatlarının yayılması noktasında cezaevlerinde bir haberleşme sistemi var mı?
Cezaevlerindeki örgüt içi propaganda ağının çökertilmesi gerekiyor. Örgüt üyelerinin cezaevlerinde irtibatının kopmasının yolları bulunmalıdır. Bunu tesis etmek üzere titizlikle çalışmak gerekiyor. Birbirleriyle kopacak irtibatları sonucunda motivasyonları kırıldıkça bu topraklardaki emellerine hiçbir zaman ulaşamayacaklardır. Tüm bunlarla birlikte ne kadar cezaevlerinde moral ve motivasyonlarını diri tutmaya çalışsalar, kin ve intikam duygusuyla örgütü yeniden toparlamaya, yeniden inşa etmeye çalışsalar da Sayın Cumhurbaşkanımız ve çekirdek kadrosuna toplu "beddua seansları" düzenleseler düştükleri bu şizofrenik vaka niteliğindeki zihin dünyalarının kendilerini bir uçurumun kenarından düşmekten başka fayda getiremeyeceğini çok iyi biliyoruz! Örgüt liderinin psikiyatrik vaka niteliğindeki durumu ile paralellik arz eden mankurtlaştırarak militanlaştırdığı zihin dünyası ölene kadar kalacakları cezaevlerinde kendilerine dört duvardan başka hiçbir şey sunmayacaktır.
ABD BU HAİNİ VERMEK ZORUNDA
-Teröristbaşı Gülen ve örgütün elebaşlarının Türkiye'ye iade edilmesi konusunda ümitli misiniz?
Kuşkusuz. Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri yetkilileri hiçbir yere kaçamaz. Klasörlerce gönderilen belge, delil, kamera görüntüleri, HTS kayıtları hukuk nezdinde haklılığımızı ortaya koymaktadır. Tüm bunlara rağmen darbe ile örgüt lideri arasındaki açık bağ/iltisak ortadayken hangi gerekçeyle bize bu şahsı vermeyecekler! Fakat bu örgütün geçmişe dayanan kongrede uzantıları mevcut. Sponsor oldukları kongre üyeleri üzerinden Gülen'in iadesinin gündeme alınmaması için yoğun çaba sarf ediyorlar fakat Türkiye olarak bizim gönderdiğimiz belgeleri görüp ABD'nin kulağının üstüne yatması mümkün olmayacaktır.