Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Tacikistan dönüşü uçakta gazetecilerle sohbet etti. Erdoğan zirvedeki temasları ve gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu: Zirvede yaptığım konuşmada tüm dünya için istikrar, barış ve işbirliğinin üzerinde ısrarla durdum. Suriye'de devam eden savaşı görmezlikten gelemeyiz. 4 milyona yakın mülteciyi hatırlatmadan geçmemiz mümkün değil. Bu savaşın küresel ve bölgesel etkilerine dikkat çektik. Buradaki siyasi çözüm çabalarımızı özellikle gündeme getirdik. Bir terör örgütünün bir başka terör örgütü ile yok edilmesinin doğru olamayacağına işaret ettik. Filistin konusundaki duruşumuzu, Kudüs'ün kırmızı çizgimiz olduğunu özellikle tekrar vurguladık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Tacikistan dönüşü uçakta önemli açıklamalarda bulundu
RUSYA VE ÇİN'LE İLİŞKİLERİMİZ ÇOK İYİ
SORU: 5. Asya Zirvesi'nde nasıl bir yol haritası belirlendi? Zirve sonrasında başta Putin ve Ruhani olmak üzere, Çin ve Özbekistan devlet başkanları ile yaptığınız görüşmelerde neler konuştunuz?
Rusya ile aramızdaki ikili ilişkiler çok çok iyi bir noktada. Türkiye'nin ticaret hacminin en yüksek olduğu ülke Rusya. Şu anda 25 milyar doların üzerindeyiz. Belirlediğimiz hedef 100 milyar dolar. Rusya ile ilişkilerimiz derinlikli bir şekilde ilerliyor. Bu yıl sonu itibarıyla Türk Akımı'nın açılışını yapacağız. Rusya ile yürüttüğümüz bir diğer konu da nükleer enerji santrali çalışmalarımız. Burası hızla devam ediyor. Rusya ile S-400 konusunu da görüştük. Zaten S-400 konusu bitmiş vaziyette. Herhangi bir olumsuzluk sözkonusu değil. Öyle zannediyorum ki temmuz ayının ilk yarısında artık onlar da gelmeye başlayacaktır. Bu konuyla ilgili takvimi arkadaşlarımız takip ediyor. Çin'le ilişkilerimizde de hedef büyütüyoruz. 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmayı Sayın Şi Cinping'e teklif ettim. Kendileri de buna çok sıcak baktı. İthalat ve ihracattaki birçok kalem üzerinde ne gibi adımlar atılabileceği üzerinde durduk. Kars- Edirne demiryolu konusu büyük önem arzediyor. İnanıyorum ki birçok raylı sistemi onlarla yapma fırsatını yakalayacağız.
SORU: İdlib'de çatışmasızlığın sürdürülüp sürdürülemeyeceği tartışılıyor. Ruhani ve Putin görüşmesinde bu konu gündeme geldi mi?
Ruhani ve Putin ile İdlib konusuna pek girmedik. Çünkü İdlib konusu zaten görevli olan arkadaşlarımız ile Rusya tarafında görevli olanlar arasında sürekli takip ediliyor. Ateşkes sağlandı ama zaman zaman çatlak sesler gelebiliyor. Sayın Putin olsun diğerleri olsun aslında bu tür şeylere pek sıcak bakmıyorlar. Rejimin yaklaşımını da doğru bulmuyorlar. Ama Putin'in bir özelliği var; bir yerde bir sıkıntı olduğu anda ben görevli arkadaşıma 'muhatabını ara' dediğim zaman 24 saati bulmaz, hemen dönüş olur. Ondan sonra biz gerekli görüşmeleri yaparız ve çözüme de kavuştururuz.
ABD'YE CEVAP BU HAFTA GÖNDERİLECEK
SORU: ABD'den S-400 konusunda gelen mektuba Türkiye ne zaman yanıt verecek? Nasıl bir mesaj verilecek? Yaptırım meselesi nasıl aşılacak?
Trump ile görüşmeniz mi belirleyici olacak? F-35'ten Türkiye'nin vazgeçmesi mümkün mü?
Milli Savunma Bakanlığımız o mektuba karşı bir mektup konusunda çalışmasını sürdürüyor. Çok kısa zamanda, belki de bu hafta içerisinde cevabi mektup gönderilecektir. Çerçevesi içeriği belirlenmiş vaziyette. S-400'den taviz vermeyeceğiz. Her zaman söylüyorum; burası kasaba devleti değil, burası Türkiye Cumhuriyeti. İmzayı atmışız, her şeyi bitirmişiz. Karşı taraftan Rusya, bize vereceği kredide her türlü kolaylığı göstermiş ve gerçekten uluslararası piyasada olmayan faiz yüzdeleriyle bize bir kredi vermiş. Şimdi burada tükürdüğümüzü yalarsak devlet terbiyemize uymaz, benim de devlet adamlığıma uymaz. Böyle bir şeyi yapamayız. F-35 konusunda da söyleyeceğim şeyler aynı. Üzerimize düşeni hep yaptık. Ödemelerse, taksitlerimizi tıkır tıkır ödüyoruz. Şu ana kadar 1 milyar 250 milyon dolar ödeme yaptık. Biz görevimizi yerine getirirken, karşımızdaki de görevini yerine getirecek. F-35'lerden 4 tanesini teslim aldık. Bunlar şu anda Arizona'da. Generalimizi gönderdik, pilotlar orada, eğitimleri aldılar. Ama uçakları göndermeye gelince bu noktada maaleselef bize yanlış yapıyorlar. Bu uçakların bir kısım parçaları da Türkiye'de üretiliyor. İşin bir de bu boyutu var. Sen ödemeyi yapacaksın, parçaların bir kısmı burada üretilecek ama kalkıp 'uçakları vermeyeceğiz' diyeceksin. Bu tabi ki yakışık almıyor.
Bu konuları ben Sayın Trump ile görüştüğüm zaman bakıyorum ki o farklı konuşuyor. Bunlara gelince bunlar da farklı davranıyor. Belli bir yere kadar sabredeceğiz. G20 zirvesinde Sayın Trump ile etraflıca görüşmemiz olacak. Ama aşağıdaki birileri farklı şeyler konuşursa, o zaman hemen zaten Sayın Trump ile irtibatımızı kurarız, orada da konuları telefon diplomasisi ile çözmeye çalışırız.
SORU: Çözüleceğine inanıyor musunuz?
En azından inanmak istiyorum. Çünkü Türkiye de ABD de NATO ülkesi. Bir stratejik ortak, bir ortağa yanlış yapar mı? Yapmaması lazım.
AKDENİZ'DEKİ HAKKIMIZI YEDİRMEYİZ
SORU: Macron 'Türkiye Doğu Akdeniz'deki çalışmaları durdurmalı' dedi. GKRY de Fatih Gemisi mürettebatı için bir tutuklama emri çıkarttı. Türkiye karşıtı bir bloklaşma mı var Doğu Akdeniz'de?
Doğu Akdeniz'de söz söyleme hakkı olanlar konuşabilir. Fransa'nın Doğu Akdeniz'de söz söyleme hakkı nereden çıktı? Doğu Akdeniz'e kıyıdaş mı? O kendine göre gelin güvey oluyor. Böyle bir şey yok. Kıbrıs'ta biz garantör ülkeyiz. Yunanistan, İngiltere garantör ülke. Bu ülkeler bir şey söylerse anlarım. Fransa'nın ne işi var burada? Eğer diyeceksen 'benim de TOTAL şirketim anlaşmalar yapmış; bırak da TOTAL konuşsun o zaman. O da nereye kadar bu konuda konuşmasını sürdürebilir o da ayrı mesele. Senin Fransa olarak böyle bir şey söyleme hakkın, yetkin yok. Uluslararası hukuka göre Kıbrıs'ın bütününde yaşayan halk, oradaki sulardan çıkan bütün imkan neyse onu ortaklaşa paylaşır. Olay bu. Orada benim soydaşımın hakkı var. Biz bu hakkın takipçisiyiz. Bu hakkı yedirmeyiz. Sayın Macron bu işlerde çok acemi. Hala alışamadı bu işe. Herhalde alışana kadar da çok vakit geçecek. Tatilden önce TBMM'ye gelmesi düşünülen bazı yasalar var, ceza indirimi ve süresiz nafaka gibi... Bu yasalarla ilgili değerlendirmeniz nedir? Süresiz nafaka ile ilgili çalışmaları Adalet Bakanlığı'ndaki arkadaşlarımız, çeşitli akademisyenler, STK'larla beraber yürütüyorlar. Adil bir karar verme açısından bir tarafı koruyacağız diye bir tarafa zulmetmek olmaz. Burada adil bir neticeye ulaşmamız gerekecek bu işin masada kalması da doğru değil.
HALKIMIZ YALANCILARA 23 HAZİRAN'DA HADDİNİ BİLDİRECEK
SORU: Yarın (bugün) İstanbul adayları televizyon programında bir araya gelecek. Hem seçimler öncesi bir değerlendirme almak hem de 'Doğru işler yapmazlarsa çalıştırmayız' açıklamanıza karşılık CHP Sözcüsü Faik Öztrak'tan 'Milli iradeyi yok saymak demektir' cevabına yorumunuz nedir?:
Doğru iş yapılırsa AK Parti grubu destekler. Doğru iş yapılmazsa o zaman ilk karşılarına çıkan ben olurum. Eğer belediye başkanı doğru bir proje ile geliyorsa bizim grubumuz onu destekleyecektir. Adayların yapacağı ortak yayının sonuca ciddi etkileri olabilir. Zira vatandaş kimin kim olduğunu tam manasıyla bilmiyor. Kampanyasını yalan üzerine bina edenler var, bir de gerçekler üzerine bina edenler var. Şimdi vatandaşın da bunu görmesi lazım. Halkımız yalan üzerine kampanya inşa edenlere haddini 23 Haziran'da bildirecek. Bunun için de aydınlatılması gerekir.