59 yıl önce bugün, Türk Ordusu içerisinde yapılanmış bir cunta, seçilmiş siyasi iktidarı yönetimden düşürerek kanlı bir darbeye imza attı. Medyanın kışkırttığı, üniversitelerin destek verdiği, CHP'nin alkış tuttuğu bu cunta, darbeden bir yıl sonra Başvekil Adnan Menderes, Bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yu darağacına gönderdi. Türkiye'deki askeri müdahalelerin yolunu açan bu kanlı darbenin günümüzdeki tanıklarından biri olan Rasim Cinisli ile İstanbul'da biraraya geldik. Hukuk öğrencisi olduğu yıllarda Yassıada duruşmalarını takip eden eski milletvekili ve MTTB eski başkanı Rasim Cinisli ile 27 Mayıs darbesinin yarattığı travmayı tüm yönleriyle konuştuk.
DARBEYI MEDYA KIŞKIRTTI
-27 Mayıs darbesi gerçekleştiği dönemde üniversitede öğrenciydiniz. Biraz o günlerdeki siyasi ortamdan bahseder misiniz?
Roman yazarım bu konuda. 27 Mayıs'ı yapanlar üniversite gençliğini tahrik ettiler. Başta İstanbul Üniversitesi rektörü Sıddık Sami Onar'ın başkanlığında bazı öğretim üyelerinin teşvikiyle bir ateş topu gibi, yakıp yıktılar, sokak sokak miting yaptılar. Sloganları ise "Ordu-Millet elele" idi. Polisi aşağılıyorlar, taşlar ve sopalarla saldırıyorlardı. İstanbul Üniversitesi'nde ders yapılamaz duruma gelmişti. Militan öğrenciler tekme ile sınıfa girer öğrencileri mitinge götürürdü.
MEDYA SÜREKLİ YALAN HABER YAPIYORDU
-Medyanın bu darbe sürecindeki rolü ne oldu?
Medyada o kadar korkunç iddialar vardı ki inanılması hala çok zor. Mesela yüzlerce üniversite öğrencisi öldürüldü şeklinde haber yaptılar. Cesetleri toprağa gömüp üzerine asfal döküldü yalanını söylediler. Bir tanesi de öğrenciler kıyma makinasından geçirilip hayvan yemi yapıldı yalanına başvurdu. Kars ve Ardahan Rusya'ya satıldı dediler. Medya üniversite gençliğini kışkırtacak her yola başvurdu.
27 MAYIS'TA ORDU-CHP İÇ İÇEYDİ
-CHP'nin darbe sürecindeki tavrı nasıldı?
CHP'nin ve İsmet Paşa'nın ordu üzerinde güçlü bir ağırlığı vardı. İsmet Paşa orduyu tahrik ediyordu. Demokrat Parti ise İsmet Paşa'nın bu tahrikleri karşısında çaresiz kalıyordu. Darbeden sonra Cemal Gürsel'in getirmişlerdi. Cemal Gürsel, İsmet Paşa'ya "emriniz bizim için peygamber buyruğudur" demişti. 27 Mayıs darbesinde Ordu ve CHP iç içeydi. İsmet Paşa'nın rolü ise çok büyüktü. İsmet Paşa'nın dizinin dibince yetişmiş Nihat Erim günlüğünde bunu yazar. Darbede dış etkiler ve iç etkiler vardı. CHP ve İnönü etkisi 27 Mayıs'ta tartışılmazdır. Askerler öğrenci yurlarının kapılarına kadar araç gönderiyorlar, miting alanlarına götürüyorlardı. Bu mitinglerin organizesi CHP binalarında yapılıyordu.
-Darbe olacağını hissetiniz mi?
Darbe ne olduğunu bilmiyorduk ki. Daha önce bir darbe deneyimimiz yoktu ülke olarak. Kim yapar niye yapar bilmiyorduk.
ÜLKE İŞGAL OLMUŞ GİBİ HİSSETTİK
-Darbe olduğunu duyunca ne düşündünüz?
Bir düşman işgaline uğramışız gibi hissettik. Sokağa çıkma yasağı konuldu. Kapıları kapatıp eve çekildik. Tanklar ve askerler sokaklardaydı. Silah sesleri geliyordu. Ekmek almaya bile çıkamıyorduk. Kapıdan bakıyorduk bir bilgi alabilir miyiz diye. Sadece radyodan darbe bildirileri ve hamasi türküler vardı. Zaten üniversite eylemlerine katılmadığımız için adımız gericiye çıkmıştı. Bizi fişlemişlerdi. Linç edilmekten zor kurtulmuştuk.
ZEYTİNBURNU'NDAN YASSIADA'YA TÜNEL YALANI
-Darbeciler halktan bir direniş bekliyor muydu?
Darbecilerde bu korku vardı. O yüzden Adnan Menderes'i Yassıada'ya götürdüler. Hatta Zeytinburnu'ndan Yassıada'ya denizin altından tünel kazacak diye Hakkı Morgül isimli bir Karadenizli bir vatandaşa iftira attılar ve yıllarca hapiste tuttular.
İTİBARSIZLAŞTIRMAK İÇİN PROPAGANDA FİLMİ ÇEKTİLER!
-Menderes ve arkadaşları hakkında başlatılan itibarsızlaştırma kampanyaları halk üzerinde etkili oldu mu?
Menderes ve DP'liler için "Düşükler Yassıada'da" bir propaganda filmi çekildi ve sinemada oynatıldı. Çok iğrençti ve halk bunu nefretle karşıladı. CHP taraftarlarının önemli bir kısmı davul zurna çalarak darbeyi kutlamıştı. Bu tür olayları görünce onlar da gerçeği görmeye başladı.
MAHKEMEDE MENDERES'İ YUHALATTILAR
-Yassıada duruşmalarını takip ettiniz. Biraz o süreçten bahseder misiniz?
Mahkeme heyetine baskı yapmak için üniversiteden militan tipleri alır Yassıada duruşmalarında dinleyici sıralarına oturturlardı. Bu militan öğrenciler DP'liler salona girerken yuhalarlar, mahkeme heyetini ise alkışlarlardı. Dolmabahçe Camii'ndeki irtibat bürosuna gidilir Yassıada'ya gitmek için kayıt yaptırılırdı. Ben Hukuk Fakültesi öğrenci kimliğimi göstererek Yassıada duruşmalarımı izleme imkanı buldum.
YOL BOYUNCA KONUŞMAK YASAKTI
-Yassıada'ya gidiş ve duruşma ortamı nasıldı?
Oturduğunuz tekneden Yassıada duruşmalarını izleyeceğiniz sandalyeye kadar belli bir nizam içerisinde bulunmanız gerekiyordu. Oraya kadar kimse ile konuşamazdınız. Sanıklarla selamlaşmak yasaktı. Mahkemenin içerisinde silahlı askerler dolaşırdı. Hakim Salim Başol ser üslubuyla sanıkları sorguluyordu.
MENDERES DEVLET SIRLARINI VERMEDİ
-Katıldığınız duruşmalardaki konuşmaları hatırlıyor musunuz?
Bugün gibi hatırlıyorum. Adnan Menderes'i çağırdılar. Başı önde, yıkılmış ve dalgın vaziyetteydi. "Siz İskenderun'dan silahlar yüklediniz, o silahları kime gönderdiniz" diye soruldu. Adnan bey şöyle cevap verdi: "Reis bey, söyleyemem devlet sırrıdır" dedi. Mahkeme heyeti o silahlarla CHP'lilerin öldürüldüğünü düşünüyordu. Israrlara rağmen Menderes "devlet sırrıdır" demekten başka bir cevap vermedi. Sonradan anlaşıldı ki o silahlar Fransızlara karşı mücadele eden Cezayir mücahitlerine ve Kıbrıs mücahitlerine gönderildi.
MERHAMETİNİZE SIĞINMIYORUM DEDİ!
-Asılan iki bakanımız var. Onları gözlemleme imkanınız oldu mu?
Fatin Rüştü Zorlu'nun o konuşmasını unutamıyorum. Dik duruşu ile mikrofonun önüne çıktı. Mahkeme Reisi Başol'a parmağını göstererek "Merhametinize sığınmıyorum, Hakkın tecellisine inanıyorum" şeklinde başlayan sert bir konuşma yaptı. Zorlu'nun idam kararından önceki son sözleriydi.
İSMET PAŞA İDAMLARI ENGELLEYEBİLİRDİ
-CHP idamları engelleyebilir miydi?
İsmet Paşa tek başına idamları durdurabilirdi. Bunu birçok yazar hatıratında yazıyor. Bunu Nihat Erim, Bedii Faik söylüyor sadece ben değil. Adnan Bey'in eşi Berrin Hanım 14 yaşındaki oğlu Aydın'ı alıp İsmet Paşa'nın evine gitti. Mevhibe hanım ağladı üzüldü. İsmet Paşa ise idamların durdurulması ile ilgili "benim yapacak bir şeyim yok" dedi. Oysa gerçek değildi.
Menderes'in "muhafız subayı" Yassıada'yı anlattı
TÜM TÜRKİYE AĞLADI
-İdamlar gerçekleştiğinde halkta nasıl bir tepki oluştu?
Herkes evinde hüngür hüngür ağladı. Elinden bir şey gelemezdi.
-Daha sonra Menderes ailesi ile görüştünüz mü?
Evet çok görüştüm. Menderes ailesinin üç oğlu ile siyaset arkadaşlığım var. Aydın Menderes ile özel bir dostluğum var. Berrin Hanımın evine çok sık giderdim.
Yaasıada'da darbenin izleri siliniyor
BERRİN MENDERES YÜZÜĞÜNÜ SATTI
-Menderes ailesi nasıl etkilendi bu olaydan?
Bu travmanın ömür boyu etkisinin altında kaldılar. Bütün mal varlıklarını kullanamadılar. Berrin hanım takılarını satmak zorunda kaldı. Nikah yüzüğünü bile sattı. Yıllar sonra o yüzük Adapazarı'nda bir kuyumcunun eline geçti. Berrin hanım parasını vermeden o yüzüğü kabul etmedi. Çok iradeli bir kadındı. İyi tanınması gereken bir Türk hanımefendisiydi. Kimseye dertlerini açmadılar.
REİS VE SAVCI İNSAN İÇİNE ÇIKAMADI
-Yassıada denilince akıllara Mahkeme Reisi Salim Başol ve Savcı Egesel gelir. Bu zulmün iki sembol ismi hayatlarına nasıl devam etti?
Mahkeme heyeti bir daha insan içine çıkamadı. Her gittiği yerde hakaret ve kötü muamele gördü. Salim Başol seyyar satıcıdan meyve almak istedi. Seyyar satıcı, Menderes'e idam cezası veren mahkeme reisini tanıdı ve "benim sana verecek meyvem yok" diyerek kovdu. Bir daha kimsenin yüzüne bakamadılar.