Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 20-28 Mayıs'ta Cenevre'de düzenlenen 72. Dünya Sağlık Asamblesi kapsamındaki yüksek düzeyli toplantıda "İnsani ve hassas durumlarda kadınların, çocukların ve ergenlerin sağlık ve esenliklerinin evrensel sağlık kapsayıcılığı ile uyumlu hale getirilmesi" konulu bir konuşma yaptı.
Emine Erdoğan, "Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum. Sağlık gibi dünyanın bugününü ve yarınını ilgilendiren çok önemli bir konuyu konuşmak üzere, sizlerle buluşmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Davetlerinden dolayı Dünya Sağlık Örgütüne ve organizasyonda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Sağlık, yaşamın en önemli gereklerinden biridir. Öyle ki, eğer toplumsal sağlık göstergeleri iyi değilse bireysel sağlığımızın iyi olması, aslında çok anlam ifade etmiyor. Sağlıklı olma hali, herkesçe paylaşılan bir hal olduğunda, yaşam kalitesi kitlesel olarak yükseliyor. Bu nedenle, evrensel sağlık kapsayıcılığı ilkeleri tüm dünyayı kapsamalıdır" dedi.
"132 MİLYONDAN FAZLA İNSANİ YARDIMA MUHTAÇ KİŞİNİN YAŞADIĞI BİR DÜNYADA, BİZLERE PEK ÇOK SORUMLULUK DÜŞÜYOR"
Emine Erdoğan, "Nasıl ki dünyanın geçmişi ortak mirasımızsa, geleceği de ortak çabamızın ürünü olacaktır. Özellikle insani ve hassas durumlarda kadınların, çocukların ve gençlerin yaşam şartları hepimizi ilgilendiriyor. 132 milyondan fazla insani yardıma muhtaç kişinin yaşadığı bir dünyada, bizlere pek çok sorumluluk düşüyor. Türkiye olarak, dünyanın dertlerine kayıtsız kalmayan tarihsel bir geleneğe sahibiz. Bu yaklaşımımız, Dünya Sağlık Örgütüyle on yıllardır devam eden iş birliğimiz sayesinde, birçok insanın derdine derman olmayı sağladı. Dünya Sağlık Örgütünün Evrensel Sağlık Kapsayıcılığı ilkelerini çok önemli buluyorum. Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki Türkiye, Evrensel Sağlık Kapsayıcılığı konusunda önemli başarı hikayelerine sahiptir. Biz bu başarıyı sağlık hizmetlerimizdeki "önce insan" yaklaşımına borçluyuz. "Önce insan" diyerek tüm sağlık politikalarımızın merkezine insanın mutluluğunu koyduk. Organizasyon yapısını, finans, kaynak yönetimi ve hizmet sunumunu sağlık hakkı doğrultusunda yapılandırdık. Hasta memnuniyetini sağlayabilmek için verimlilik, erişilebilirlik, sürdürülebilirlik ve kaliteye yöneldik" diye konuştu.
"ÜLKEMİZDE SAĞLIK SİGORTASI KAPSAMINA DAHİL OLAN NÜFUS, YÜZDE 99.5 ORANINA ULAŞTI"
Türkiye'deki temel sağlık hizmetlerine değinen Erdoğan, "Türkiye'de, geliştirdiğimiz aile hekimliği sistemi ile tüm ülke genelinde temel sağlık hizmetlerine erişimi mümkün kıldık. Bu sayede, başta dezavantajlı gruplar olmak üzere anne, yeni doğan ve 5 yaş altı ölüm oranlarında önemli düşüşler kaydettik. Bildiğiniz gibi Evrensel Sağlık Kapsayıcılığında en önemli husus sağlık hizmetlerinin herkes tarafından erişilebilir olmasıdır. Biz bu noktada farklı sigorta havuzlarına ait hastaneleri Sağlık Bakanlığımızın çatısı altında topladık. Böylelikle tüm vatandaşlarımız diledikleri hastaneden faydalanabilir hale geldi. 10 yıllık süre içinde sağlık hizmetlerindeki insan gücümüzü 3 kat artırarak radikal bir gelişme sağladık. Bununla beraber Sosyal Güvenlik Reformlarımızla, tüm sigorta havuzlarını da tek bir çatı altında birleştirdik. Genel Sağlık Sigortasını yürürlüğe soktuk. Bu uygulamadan sonra ülkemizde sağlık sigortası kapsamına dahil olan nüfus, yüzde 99.5 oranına ulaştı. Genel Sağlık Sigortası, çalışan ve çalışmayan tüm nüfusu kapsamaktadır. İlaçta vatandaşların kendi ceplerinden yaptıkları harcamaları asgari düzeye indirdik. Kanser gibi pahalı tedaviler ise devletimiz tarafından tamamen ücretsiz karşılanmaktadır" ifadelerini kullandı.
"8 milyar doların üzerinde gerçekleştirdiğimiz insani yardımlarla, gayri safi milli gelirine oranla, dünyanın "en cömert" ülkesi olma sıfatını taşıyoruz"
Erdoğan, "Bildiğiniz gibi Türkiye çok hassas bir coğrafyada bulunuyor. Biz bu coğrafyada yaşanan sorunların çözümünde aktif rol alan bir ülke olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. 8 milyar doların üzerinde gerçekleştirdiğimiz insani yardımlarla, gayrisafi milli gelirine oranla, dünyanın 'en cömert' ülkesi olma sıfatını taşıyoruz. Topraklarımız tarih boyunca savaşlardan, zulümden ve ayrımcılıktan kaçan milyonlara yurt olmuştur. Türk insanının yabancıya karşı gösterdiği misafirperverlik refleksi uzun bir tarihsel deneyimin bakiyesidir. Bugün sınırlarımız içinde 4 milyonun üzerinde mülteciyi misafir ediyoruz. Kırılgan coğrafyalarda yaşanan sorunlara çözüm üretme noktasında hatırı sayılır bir bilgi ve tecrübe biriktirmiş durumdayız. Bu tecrübelere dayanarak, çatışmaların hiç dinmediği coğrafyalarda artık yeni çözümlere ihtiyacımız olduğunu söylemek istiyorum. Dünya Sağlık Örgütünün de üzerinde durduğu gibi uluslararası toplum olarak insani krizlerde, daha çok, hayatta kalma ve acil durumlara odaklanıyoruz. Fakat ilk şok atlatıldıktan sonra, insanlar içinde bulundukları zor koşullarla baş başa kalıyor. Dolayısı ile afetlerin ya da çatışmaların yaşandığı bölgelerdeki durum iyileşme göstermiyor. Evrensel sağlık kapsayıcılığı ilkesi bu nedenle çok önemli" şeklinde konuştu.
Emine Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Biz Türkiye olarak, sınırlarımız dahilinde yaşayan mültecilerin sağlık gereksinimlerini bir endişe konusu olmaktan çıkardık. Tüm mülteciler sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanıyorlar ki, bunun dünyada bir benzeri sanırım yoktur. Suriyeli misafirlerimiz için özel bir uygulama olarak, Suriyeli sayısının 20 bin ve üzeri olduğu yerlerde Güçlendirilmiş Göçmen Sağlığı Merkezi konseptini geliştirdik. Bu merkezlerde göçmenlere temel sağlık hizmetlerinin yanında dahiliye, çocuk ve kadın doğum branşlarında uzmanlık hizmetleri ile görüntüleme imkanları sunuyoruz. Halihazırda Suriyelilerin yoğun olarak bulunduğu illerde 180 adet göçmen sağlığı merkezi faaliyet göstermektedir. Ülkemizde 8 yıl boyunca 410 bin çocuk dünyaya gelmiştir. 1,5 milyon Suriyeli kardeşimiz yatarak tedavi görmüş, 1 milyon kişi ise ameliyat edilmiştir. Türkiye, uluslararası platformda da, farklı alanlarda birçok sağlık hizmeti götürmektedir. Mesela Sağlık Bakanlığımız Sudan'da, Somali'de, Bangladeş'te hastaneler kurmuştur. Önümüzdeki dönemde ise Gazze'de, Bişkek'te, Libya'da hastaneler açılacaktır. Ayrıca, himayemde yapımı tamamlanan Türkiye Anne ve Çocuk Hastanesi, Nijer'de yakın bir gelecekte faaliyete başlayacaktır. Bununla beraber 3 kıtada, 20 ülkede, 45 Sağlık Haftası düzenledik. Burada amacımız bilgi ve deneyimlerimizi ihtiyacı olanlara götürmektir. Farklı sebeplerle tedavi imkânı bulamayan insanların ameliyatlarını yerinde ve ücretsiz olarak gerçekleştirmektir. Bu çalışmalarımız kapsamında diğer ülke sağlık personeline mesleki kapasitelerini geliştirmeleri için eğitim veriyoruz. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz 45 Sağlık Haftasında 4 bin ameliyat, bin sünnet, 25 bin muayene gerçekleştirdik ve 5 bin yabancı sağlık personeline eğitim verdik. Diğer ülkelerle yaptığımız ikili işbirliği anlaşmaları ile bugüne kadar, 46 farklı ülkeden 10 bin yabancı hasta ülkemizde ücretsiz olarak tedavi edildi. Bu hastaların üçte biri kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ayrıca Afrika başta olmak üzere, dünyanın zor coğrafyalarında salgın hastalıklar, doğal afetler, savaşlar ve beslenme yetersizlikleri ile ilgili sıkıntıların giderilmesinde hibeler veriyoruz. 2012 yılından beri Yemen, Sudan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Somali, Bulgaristan, Gürcistan, Sırbistan, Karadağ, Ukrayna, Pakistan, Suriye ve Cibuti'ye ilaç, sarf malzemesi, aşı, serum, sahra hastanesi, gıda, ambulans ve sağlık tarama araçları hibe edilmiştir. Bütün bu süreçlerde, devletimiz yanında sivil toplum kuruluşlarımız çok aktif çalışmalar yapıyor. Sadece sağlık hizmeti götürmek üzere kurulmuş çok önemli derneklerimiz var. Sürdürülebilirlik her konuda olduğu gibi sağlık hizmetlerinde de en çok aradığımız unsur. Sağlık hizmetlerinde sürdürülebilirliği sağlamak için balık vermekle beraber balık tutmayı öğretmenin önemine inanıyoruz. Dolayısıyla hekimlerimizin bilgi ve tecrübe aktarımı bizim için çok önemli. Bu kapsamda başta Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve Afrika ülkeleri olmak üzere birçok ülkedeki yüzlerce sağlık personeline eğitim faaliyetleri düzenliyoruz. Umarım uluslararası toplum olarak, tüm dünya halklarını, hayatı eşit şekilde yaşayacak fırsatlara kavuşturabiliriz. Türkiye, dünyanın yaralarını sarmak için her türlü iş birliğine açıktır. Bilgi ve tecrübemizi, Dünya Sağlık Örgütünün bu dönüştürücü sinerjisini katmaya seve seve talibiz. Bu duygularla, toplantımızın tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Toplantıya emeği geçen herkese bir kez daha şükranlarımı sunuyorum."