AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında yerel seçime ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler'in de katıldığı toplantıda konuşan Yıldırım özetle şunları söyledi:
HERKES İTİRAZ HAKKINI KULLANIYOR
Yargısal süreç şu an itibarıyla devam ediyor. Toplam 522 itiraz var. Bunun 485'i itiraz görmüş, 13'ü kabul edilmiş, 24'ü de kısmen kabul edilmiş. Burada AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, HDP, Büyük Birlik Partisi, Saadet, DSP, DP, Vatan ve bağımsız var. Dolayısıyla herkes itiraz hakkını kullanmış, kullanmaya devam ediyor.
"Oylar sandıkta iç edilmiştir"
FARK 12 BİN 200'E GERİLEDİ
Bugün bu itiraza tahammülsüzlük esasında anlaşılabilir değildir. 2014 seçimlerinde de CHP Ankara seçimlerini itiraz süreçlerinden sonra hem Anayasa Mahkemesi'ne hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götürmüştür. Antalya'da da aynı süreci işletmiştir. Bunları niye söylüyorum. Biz hukukun peşindeyiz, vatandaşlarımızın verdiği oyun sandıkta iç edilmesinin önüne geçmeye çalışıyoruz. Bunu da kısmen başardık. Başlangıçta 29 bin-27 bin açıklanan rakamlar bugün 12 bin 200 seviyesine gerilemiştir.
OYLAR İÇ EDİLMİŞTİR
Bir şeye İstanbulluların dikkatini çekmek isterim. İki parti veya iki aday birbirine yakın oy aldığı halde neden aradaki fark benim lehime artmaktadır. Bu sorunun cevabını bekliyorum. Normalde yanlışlık varsa bu yanlışlığın her iki aday için de aynı şekilde olması icap eder ve sandıktaki düzeltmelere ihtiyaç kalmaz. Bu şunu gösteriyor. Oylar sandıkta iç edilmiştir. Bu kadar açık. Bizim oylarımız karşı adaya yazılmıştır. Bunlar tespit edebildiklerimiz. Bugüne kadar oyların sadece yüzde 10'u sayılabilmiştir. Biz eminiz ki bu oyların tamamı sayılabilmiş olsaydı eğer rakip aday CHP rıza gösterseydi, mutlaka bu seçimin sonucu böyle olmayacaktı. Bu fark kapanacak ve tersine dönecekti. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
SAKATLANMIŞ BİR SEÇİM
Seçimin bu şekle dönüşmesi tatsız bir şey. İstanbul gibi memleket büyüklüğünde bir şehri yönetecek başkanın şaibeler ve sakatlanmış bir seçim sonucuyla başkan olması doğrusu pek hoş bir şey olmaz. YSK işin sahibidir, patronudur. Seçimle ilgili itirazları tamamıyla YSK yönetmektedir. İtirazların bir kısmını, bizim taleplerimizin bir kısmını reddetmiş, bir kısmını kabul etmiştir. Aynı şekilde CHP'nin bir kısım talepleri kabul, bir kısımları reddedilmiştir. Neticede bir sona yaklaşmış bulunuyoruz. Maltepe'deki sayım tamamlandığında bu süreçler tamamen bitmiş olacak. Böylece YSK bir karara varmış olacaktır.
TAHAMMÜLSÜZLÜK VAR
Bir tahammülsüzlük var ortada. 'Seçimi kazandık, verin mazbatayı.' Kardeşim seçimi kazandığının kararını sen mi vereceksin? Bugüne kadar bu ülkede, onlarca seçim yapıldı. Seçimin kazanıldığı kararını veren yer YSK'dir. Bugün böyle verilmiş bir karar var mı? Belediye başkanıyım diye kart bastırırsan, belediye başkanıyım diye Anıtkabir defterine bu unvanla imza atarsan ve belediye başkanıyım diye sokakta dolaşıp mitingler yaparsan YSK'nin vereceği kararı etkilemekten başka ne iş yaparsın. Hukuk devletinde baskılarla, hakimleri, karar vericileri etkilemek mümkün değildir.
OY HIRSIZLIĞI İLE SINIRLI DEĞİL
(Büyükçekmece'deki usulsüzlük) Seçimde yapılan usulsüzlükler, yanlışlıklar, şaibeler, oy hırsızlıklarıyla sınırlı değil. 'Herkes seçmen nakli yaptı. Muhtarlık için memleketine giden var, bunun ondan ne farkı var?' deniliyor. Bu ondan çok farklı. Bu sahtekarlık. Yani kendi iradenizle seçmen nakli yapmıyorsunuz, bilgisayarın başında, belediyeden aldığınız numaratajı kullanarak, bir de belediyenin iş yaptığı müteahhitlerin işçilerine, hepsine TC kimlik numaralarını alarak oturduğunuz yerden bu seçmen girişlerini yapıyorsunuz.
KEPAZELİĞİN GELDİĞİ BOYUT
Ne kadar hazin bir durum ki Milliyetçi Hareket Partisi ilçe başkanı, bizim müttefikimiz, evinde 6 tane seçmen yapılmış, haberi yok. Kepazelerin geldiği boyutu görüyorsunuz. Bu arkadaş kim? CHP'li Büyükçekmece Belediyesinden nüfusa geçici görevlendirilen biri. Seçmen ağırlığını CHP lehine değiştirmek için önceden planlanmış, hazırlanmış bir iş. İtiraz edilmesine rağmen süreç bittiği için askı süreci devam etmemiş, iptal edilebilecek kadar iptal edilmiş ama diğerlerine bir şey yapmamışlar. Sahtekarlığın son kullanma tarihi olmaz. Sahtekarlık başta yapılmışsa sonuna kadar da devam eder.
Binali Yıldırım'dan İstanbul seçim sonuçları ile ilgili önemli açıklamalar
MURDAR OLMUŞ BİR SEÇİM
(Ekrem İmamoğlu) Tribün, tribün dolaşacağına, meydan meydan dolaşacağına, adının altına belediye başkanı yazacağına, sakin, oturup benim gibi sonuçları bekleseydi. Yani 'fazla gürültü yapan sonuç alır' hukuk devletinde böyle bir şey olmaz. İstediğiniz kadar bağırın çağırın. Hakimler kanunlara görev karar verirler. Hiçbir şekilde tehditlerle parmak sallamayla hiçbir hukuk adamına karar verdiremezsiniz. Zaten hukuk devletinin gereği de budur. Sayımlarda o kadar yanlışların, hilelerin, eksikliklerin, özensizliklerin olduğunu gördük ki insan hakikaten hayrete düşüyor. Bu seçim başlı başına murdar olmuş bir seçimdir. Murdar etin de kavurması olmaz.
'TAM KANUNSUZLUK' BAŞVURUSU
Tam kanunsuzluk olduğu gerekçesiyle müracaat yapılacak. Şu aşamada söyleyeceğimiz bundan ibaret. Ben kendimi YSK'nın yerine koyup bir şey söyleyemem ama ciddi usulsüzlükler, yolsuzluklar ve seçimi sakatlayan ciddi bulgular ve deliller mevcut.
DAHA FAZLA OY ALDIM
2014 seçimlerinde AK Parti adayının oyundan daha fazla oy aldım. Bunun bilinmesini isterim. Biz düşük oy filan almış değiliz. Bu seçimde karşı adayın daha fazla oy almasının sebebi ittifakların oluşmasından kaynaklanıyor.
AMİGOLUKLA BAŞKANLIK OLMAZ
(Ekrem İmamoğlu'nun maçlara gitmesi) Bunu doğru bulmuyorum. Amigolukla başkanlık olmaz. Başkanlığı verecek olan YSK'dir. Seçimden sonraki sürecin sonuçlanmasını sükunetle beklemelidir. Benim tavsiyem odur. Bunun dışında yapılacak her türlü taşkınlık, her türlü toplumsal gerginlik sürece zarar verir. CHP de Ekrem beyin korosuna katılmış vaziyettedir. İsterlerse caddelere dağa taşa da yazsınlar önemi yok. Kararı YSK verdiği andan itibaren o unvanın bir anlamı vardır. YSK karar vermeden bunu yazmak görmemişliktir. Bu da İstanbul'u yönetmeye talip olan birine yakışmaz.
ORGANİZE KÖTÜLÜK
Geçersiz oyları sayıyoruz. 5 bin 500 bana çıkıyor, 500 ona çıkıyor. Normal mi arkadaşlar? Aşağı yukarı eşit oy almışız. Bir ondan bir benden gitmesi lazım. Bir bana bir ona gelmesi lazım. Bu bile başlı başına burada ciddi şüpheler, organize bir kötülüğün olduğunu ortaya koyuyor. Bu seçimde organize bir kötülük yaşanmıştır. Bunun mutlaka açığa çıkarılması lazım. İşin özeti bu. Seçimden sonra bizi yüzlerce insan aradı. Bunu da ilk defa paylaşıyorum. Sandıklarda 3 pusula yerine 2 pusula verildiğini söylüyor insanlar. Bu da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bu işin organize edildiğini, planlandığını ortaya koyan somut bir şüphedir. Mutlaka dikkate alınmalıdır.