31 Mart seçimlerinin üzerinden bir haftayı aşkın bir süre geçmesine rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde 33 ilçede geçersiz oylar, 6 ilçede ise tüm oyların yeniden sayım işlemi sürüyor. Seçimlerin hemen ardından yapılan incelemelerde sandık tutanaklarında, birleştirme tutanaklarında, seçim kurulları girişlerinde ve geçersiz oyların tespitinde çok ciddi usulsüzlükler dikkat çekiyor. Bu süreci ilk günden bu yana takip eden Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkanı Avukat Mehmet Sarı'ya göre organize bir güç İstanbul mahalli idareler seçimlerini bilinçli bir şekilde manipüle etmeye çalıştı. Dahası, seçim kurulları sürecinde de bu organize güç seçimlere dışarıdan müdahale etmeye devam ettti. Bundan sonraki süreci tüm yönleriyle birlikte Sarı'ya sorduk.
ASLA İYİ NİYET YOK
Yeniden sayımı yapılan 319 bin geçersiz oyla ilgili kafa karışıklığı var...
Geçmiş yıllara nazaran sonucun bu kadar birbirine yakın olması geçersiz oyların önemini daha da arttırdı. Geçersiz oyların içeriğine baktığımızda çok ciddi şekilde hatalar yapıldığını görüyoruz. Bu hatalarda ise basit insan kusurlarının ötesinde bariz kusurların olduğu yönünde bir intiba elde ettik. Burada seçimi manipüle etme ve yönlendirmeye yönelik bilinçli bir tercih olduğunu söyleyebilirim.
Sandık tutanaklarının, birleştirme tutanaklarına aktarımının yapılması ve YSK kayıtlarına girişlerinin yapılmasında da ciddi usulsüz- lükler var...
Her seçimde benzer şeyler yaşanırdı. İstanbul seçimlerinde ise geçmiş dönemlerde olmayan usulsüzlükler yaşandı. İlk incelemelerimizde 320 sandığın yanlış girildiğini gördük. Burada iyi niyet aramak imkânsız. Bunu yapan kim? Bu sorunun cevabının araştırmasının yapılması lazım. Seçimi manipüle etmek amacıyla bazı örgütlerin harekete geçtiğine yönelik bazı ciddi emareler var. Bu bir komplo teorisi değil sahanın açık bir yansıması. Sandık sonuç tutanaklarının tutulmasında da, YSK girişlerinde de organize hareket görülüyor. Türkiye'nin seçim tarihinde görülmemiş usulsüzlükler yapıldı.
Sadece ihmalle açıklanabilir mi?
Bu seçimlerin her aşamasında organize bir müdahale var. Sandık tutanakları seçim kurullarına ulaştıktan sonra iki memur tarafından giriş işlemleri yapılır. Bir memur sandık sonuç tutanağını okur, diğer memur giriş yapar. Bunların denetimini ilçe seçim kurulu tarafından yapılır. İstanbul'da veri girişi yapan personeller açısından ciddi problem var. Hatanın da ötesinde kasıtlı bir hareketliliğin olduğu çok açık ortada. Örneğin Sultanbeyli ve Bağcılar'daki ilçe seçim kurullarındaki veri girişlerine bakın. Türkiye Komünist Partisi'ne o bölgenin sosyolojisine uygun düşmeyen oy oranlarına rastlayacaksınız. Personelin ihmalinin olmadığını düşünmek çok fazla iyimserlik olur.
Usulsüzlüklerin organize olduğunu düşünüyor musunuz?
Ben kesinlikle organize olduğunu düşünüyorum. Yasadışı örgütlerin AK Parti'ye kaybettirme adına bir araya gelerek bu seçim sürecinde illegal organize bir yapı kurduklarını düşünüyorum.
Süreç nasıl işleyecek...
İlçe seçim kurullarında geçersiz oyların sayımı büyük ölçüde tamamlandı. Ancak İstanbul'da 6 ilçede oyların tamamı yeniden sayılıyor. YSK Başkanı Sadi Güven 12-13 Nisan tarihine işaret etmişti. YSK 15 Nisan gibi İstanbul için kesin sonuçları açıklayacaktır.
FETÖ'DE BÜYÜK HAREKETLİLİK VAR
FETÖ ihtimali üzerinde duruyor musunuz?
Her şeyi FETÖ'ye bağlama gibi bir durum olmasın diye isim zikretmedim. FETÖ'cülerin bu meselede nerde durduklarını da irdelemek lazım. FETÖ'cülerin son dönemde sahada kıpırdanmaya başladıklarını görüyoruz. Bu örgütte 31 Mart seçimlerindeki kıpırdanma mutlaka istihbaratın ve emniyet yetkililerinin de dikkatini çekmiştir diye düşünüyorum. Gerçekten sahada FETÖ açısından bir toparlanma ve hareketlilik var. Devlet yetkililerimiz mutlaka bu konuda dikkatlidir. Ben yine de bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
HERKES YSK'NIN KARARINI BEKLEMELİ
CHP, 31 Mart seçimlerini oldu-bittiye getirmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yöneticileri ise "Seçimin patronu YSK'dır" diyor. Siz meselenin taraflarına bir hukukçu olarak ne tavsiye edersiniz?
Bu seçimlerde İstanbul sonuçları aleyhine sonuçlansa bile "Seçimin patronu YSK'dır. Sonuçlara herkes kabul etmelidir. Süreci bekleyelim" diyen bir siyasi olgunluk var. Herkes hakkına ve hukukuna riayet edecek. Kara propagandayla seçim güvenliğine leke düşürmeye çalışmak siyasi partilere yakışmayan bir davranıştır. Geçmiş seçimlerde kaybedişini kara propagandayla perdelemeye çalışanlar, bugün seçim sürecini etkilemeye çalışıyorlar.
CHP adayı Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ünvanını kullanmaya başlaması hukuki mi?
Bu ünvanı kullanması için mazbatanın tanzim edilmesi gerekir. Hukuki itiraz süreci bitmeden bir kimsenin kendisini belediye başkanı ilan etmesi hukuksuz bir durumdur. Siyasi, hukuki ve ahlaki olarak uygun değil. Bu, sorumlu değil, problemli bir davranış.
GEZİ TEHDİDİ ÇOK TEHLİKELİ
Bazı CHP yetkililerin ve CHP medyasının sorumsuzca davranıp halkı sokağa davet ettiğini görüyoruz. Bu açıklamaları nasıl değerlendirmek gerekir.
Halkı sokağa davet etmek, Gezi eylemleri gibi provokasyonlarla siyasete gözdağı vermek, YSK'yı siyasi baskı altına almak gibi davranışları seçmenin çok iyi değerlendirdiğini düşünüyorum. Toplum bu işin farkında. Türkiye'de çıkacak olan her sonucu hepimiz beklemek zorundayız. YSK'dan çıkacak sonuç İstanbul seçmeninin kararıdır. Biz de bu kararı suhuletle beklemek zorundayız.