Mansur Yavaş'ın yanlış bir tercih olduğunu belirten Yıldırım'ın açıklamaları şöyle;
Hayatımın hiçbir döneminde "söylediğim bir sözü söylemedim" diyecek karakterde bir insan olmadım. Yüzüne söyleyemeyeceğim bir sözü kimsenin arkasından da demedim. Burada da sahte senet meselesiyle geçen bir seçim kampanyasındaki yanlışlıkları söyledim.
AK Parti tarafı seçiminin kampanyasını sahte senede boğdu. Eğer böyle bir konu yoksa Mansur Bey bunu açık ve net bir şekilde anlatmalıydı. Maalesef bunu anlatmak yerine muhatabının şizofren ve sahtekar olduğu iddiasına sarılıp kendisine iftira atıldığını söyleme yolunu tercih etti. Mağduriyet yaratmaya çalıştı. Savunmasını, bu senedi verenin şizofren, sahtekar olduğu üzerine kurdu. Peki bu senedi tahsil etseydi adam itibarlı bir iş adamı mı olacaktı. Bunları konuştuk. Adayın inandırıcılığını kaybettiğini belirttim. Bu tür olaylarda karşıdaki kişinin günahkar olmasının kendi günahlarını affettirmeyeceğini söyledim.
ÜÇ BEŞ KURUŞ İÇİN...
Kendini iyi anlatamadığı için de partililerin tam manasıyla yanında olamadığı görüşünü paylaşıp parti yöneticilerinin Mansur Bey'in yanında olmaları gerektiğini söyledim. Bunların yanında beni en çok üzen şeyin Mansur Bey'in bu kişiye attığı mesajlardaki tarzı olduğunu söyledim. Ankara'yı yönetmeye talip biri üç beş kuruş para için o ifadeleri yazacak kadar kontrolden çıkmamalıydı.
ANKET DEĞİL SANDIK ÖNEMLİ
Her gün anket sonuçları söylendi. Biz CHP'liler olarak her seçim öncesi "anketlerde kazanıyor "denilip, sandıkta kaybetmenin moral bozukluğunu yaşıyoruz. Asıl önemli olanın anket sonucu değil sandıktan çıkacak sonuçlar olduğunu söyledim. Nitekim Kılıçdaroğlu da "Bırakın anketleri sahada çalışın" diyerek aslında benim sözlerimi doğruladı. Kimin yaptığı belli olmayan anketler ile seçmenleri büyük bir hayale sokup sonrasında kimsenin bu hayalleri yıkmaya hakkı olmadığını sohbette anlatmaya çalıştım.
YANLIŞ YAPTIK
Basında en çok yer alan "Mansur Bey'i aday yaptığımız gün kaybettik" sözümüze gelince… Aday tercihinde yanlış yaptığımız düşüncemi koruyorum. Kaybetmesi halinde de kendisinin ve kontenjanından listelere giren meclis üyelerinin istifa edeceğini söylemiştim. Zaten kendisi de kaybederse siyaseti bırakacağını söyleyerek bu konudaki düşüncelerimi doğruluyor. Bu ifadelerimden başka anlamlar çıkarmaya çalışmak lüzumsuz çabalardır.
Kimin haklı olduğunu öğrenmemizden çok seçimlerin kazanılması önemli. Ben de aslında bu sohbetimde bu seçimlerden başarıyla çıkmak için kendi düşüncelerimi paylaşmıştım. Bu tartışmalarla uğraşmak yerine seçimlere iki gün kala tüm enerjimizi kazanmaya vermeliyiz.