Yerel seçimlerin en problemli ve çok tartışılan konusu haklı olarak CHP'nin HDP ile yaptığı gizli ittifaktır. Bu ittifakı CHP üstlenemiyor, çünkü HDP'nin sadece CHP'nin değil dünyanın terör örgütü olarak nitelediği PKK'yla ilişkisi çok açık. CHP bu gerçeği bile bile HDP'ye güç veriyor, önünü açıyor.
Bu da doğal olarak PKK'nın güçlendiği, motive edildiği anlamına geliyor.
Bundan daha büyük siyasi hata olamaz. Bu yüzden saklıyor ve üstlenemiyor.
Oysa sadece CHP geleneğinin yakın tarihine bakılsa, HDP-PKK hattıyla kurulan ilişkilerin, hem CHP'ye hem de topluma ağır bedeller ödettiği görülür.
SHP'nin 1991'de HEP ile kurduğu seçim ittifakı o tarihte ilk kez Kürt siyasi aktörleri Meclis'e taşıdı ama SHP açısından hüsranla bitti. O tarihten sonra SHP kan kaybetmeye başladığı gibi 90'da yazdığı Kürt Raporu'na bile sahip çıkamadı. Ama daha vahimi HEP'in bu şansı, PKK şiddetini motive eden bir fırsata dönüştürmesiydi. Bu da ülkeye büyük zarar verdi.
Aynı sonucu 7 Haziran seçimleri sonrasında da gördük. CHP desteğiyle yüzde 13 oy alarak Meclis'e giren HDP güç kazandı, ama şiddete karşı tavır koymadığı gibi siyasi başarısını da götürüp Kandil'e teslim etti. Ardından da Kandil'in "devrimci halk savaşı" çağrısına açık destek verip, çukur eylemleriyle bölgenin kan gölüne dönmesinin önünü açtı. CHP'nin bu desteğiyle, Suriye'deki iç savaşın oluşturduğu boşluk PKK'yı adeta devlete meydan okuyan, özerklik ilan eden bir noktaya taşıdı.
Peki, CHP bile bile ve hiçbir siyasi ilke üzerinde anlaşmadan bunu neden yaptı?