Başkan Erdoğan Çırağan Sarayı'nda Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Yıllardır evlerinde uzak yaşamak zorunda kalan insanları siyaset malzemesi yapmak çok yanlıştır. Her yıl milyonlarca insanın evini, yurdunu terketme sebepleriyle yüzleşmeliyiz. Göç, güvenlik boyutu da olan insani ve siyasi bir meseledir. Bu meselenin özünde adalet açığı ve empati eksikliği vardır. Dünyanın en zengin toplumlarıyla, en fakirlerini kimi zaman bir deniz, kimi zaman bir nehir, kimi zaman belli belirsiz bir sınır ayırıyor. Bir tarafta insanlar lüks ve şatafat içinde yaşarken, sınırın hemen öbür yanında açlık ve sefalet kol geziyor. Gelir adaletsizliğin kol gezdiği bu yapıda göçü önlemek mümkün değildir. Mevcut düzen ne çatışmalara ne istikrarsızlığa ne de insanlığa göç ettiren sebeplere çözüm üretemiyor.
''BU İNSANLAR ÜZERİNE VARİL BOMBALARI YAĞDIĞI İÇİN GELİYOR''
Açık ve net söylüyorum. Afrika'nın elması, altını, bakırları, kromları kimler tarafından sömürüldü. Kimler tarafından alınıp ülkelerine taşındı. Yeri geldiği zaman katliamlar kimler tarafından yapıldı. Bunlar hep gizleniyor, konuşulmuyor. Cezayir, Ruanda katliamını bizler unutamayız. Buralarda yüzler,binler değil yüzbinler yeri geldi milyonlar öldürüldü. Burada göçü konuşanlar nereden hareketle konuşacak? Buradan hareketle konuşacak. Şu anda benim ülkeme gelenler acaba zevkle mi geliyor? Varil bombaları üzerine yağdığı için, işte bu katil Esed'in o bombaları yağdırdığı için evlerini, barklarını terketmek zorunda kaldılar. Onun için 3 milyon 600 bin mülteci benim ülkemde.
"MİLLİ GELİRE ORANLA DÜNYANIN BİR NUMARASI TÜRKİYE'DİR"
Hiçbir ülkenin günümüz dünyasından bu sorunlara coğrafi uzaklık, yakınlık merceğinden bakma lüksü yoktur. Az gelişmiş ülkelere yönelik donörler toplantısı yapıyoruz. Dünyanın en zengini diyenler 'dünyada 1 numarayız' diyorlar. Hayır değilsin. Milli gelire oranla az gelişmiş, en az gelişmiş ülkelere destek verme noktasında OECD rakamlarına göre söylüyorum dünyanın bir numarası Türkiye'dir. Milli gelire oranla söylüyorum.
"TERÖR ÖRGÜTLERİ İNSANLARI GÖÇE ZORLANMASINDAN ÇIKAR SAĞLIYOR"
Masafelerin anlamını yitirdiği böylesi bir dönemde Avrupa'nın kaderi Afrika'nın kaderinden Kuzey Amerika'nın kaderi Güney Amerika'nın kaderinden başka değildir. Yoksulluk, kıtlık, iç savaşlar, siyasi ve ekonomik sıkıntılar gibi sorunlar insan tacirlerine sömürebilecekleri uygun bir zemin oluşturuyor. İnsan kaçakçılığının örgütlü suçlarla uyumlu bir hal aldığını görüyoruz. Terör örgütleri insanları göçe zorlayan sebeplerden ve sonuçlardan çıkar sağlıyor. Güvenliğimizi tehdit eden bu suç örgütüyle koordineli bir mücadele ortaya koymamız şarttır.
Başkan Erdoğan: "Bu millet hiçbir zaman soykırımda bulunmamıştır."
"BU MİLLET HİÇBİR ZAMAN SOYKIRIMDA BULUNMAMIŞTIR"
Göç meselesinin sağlıklı bir zemine oturtulması en çok Batı ülkelerine yarayacaktır. Türkiye göç meselesiyle ilk kez yüzleşen bir ülke değildir. Suriye'den ülkemize sığınan hiç kimseyi zorla geri göndermedik. Aramileri, hristiyanları Ermenileri göndermedik. Batı'da sözde Ermeni soykırımı adıyla bazı propagandalar yapılıyor. Bu millet hiçbir zaman soykırımda bulunmamıştır.
"AB'NİN TAAHHÜT ETTİĞİ 6 MİLYAR DOLAR SURİYELİLERE ULAŞMADI"
Dünya hala bu işe sesiz. Batı sessiz, birçok sözler de verdiler, ama tutmadılar. Ayrıca Küresel İnsani Yardım Raporu'na göre 2017 yılında 8.1 milyar üzerindeki yardımla ülkemiz dünyada ilk sıraya yükseldi. AB'nin taahhüt ettiği 6 milyar Avro Suriyelilere ulaşabilmiş değil. BM Göç ve Mülteciler'in gayreti de bir yere kadar geldi ve orada kaldı. Bu süreçte Türkiye'nin tek başına bırakıldığımızı söylemek durumundayım. 8 yıldır 4 milyon insana sahip çıkarken ekonomik durumu bizden iyi olan ülkeler 100-150 göçmeni kabul etmemek için adeta birbirini yiyor. Irkçı partiler mülteci düşmanlığı üzerinden koltuk kapmanın hesabını yapıyor.
"AÇIK SÖYLÜYORUM YENİ BİR DALGAYI GÖĞÜSLEYEMEYİZ!"
Komşumuz Suriye'den ülkemize ve Avrupa'ya olan düzensiz göçün önlenmesi için çaba sarfediyoruz. Türkiye böyle bir yükü ilanihaye taşımak zorunda değildir. Ülkemiz elini taşın altına fazlasıyla koymuştur. Açık ve net söylüyorum yeni bir göç dalgası yaşanması halinde artık biz bunu tek başına göğüsleyemeyeceğiz. İdlib'teki halk ki 300-400 bin civarındadır, Türkiye'ye girmesi bu olay çok farklı gelişebilirdi, bunu özellikle burada söylemek zorundayım. Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekatları geri dönüşleri hızlandırmış 312 bin mültecinin topraklarına geri dönmesini sağlamıştır. Ülkemizin terörden arındırdığı bölgeler Suriye'nin en yaşanabilir, huzurlu alanlarıdır. Güvenli bölge formülü Suriyeli mültecilerin geri dönüşleri için en pratik çözüm yoludur.