CHP'li Büyükçekmece Belediyesi'nin 12 yıldır yapmaya çalıştığı Büyükçekmece Yat Limanı projesiyle ilgili usulsüzlüklere bir yenisi daha eklendi. Büyükçekmece tarihinin en büyük ihalesi bir Alman bir şirketine verildi. Alman şirket yöneticileri dolandırıcılık suçlamasıyla Dortmund'da hüküm giydi. Belediye bunun üzerine ikinci bir ihale yaptı. İkinci ihale de aynı firmanın başka bir uzantısı olan firmaya verildi. Firma Türkiye adresi olarak Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün kardeşinin ofisini gösterdi. Akgün bunu tesadüf olarak yorumlasa da bakanlık müfettişleri ihaleyle ilgili rapor düzenleyerek savcılığa sundu. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, Akgün ve encümen üyeleri Reşit Oral, Coşkun Kaynak, Gülten Balkaya, Gülyeşim Altaş, Orhan Akgün ve Serap Erdil hakkında "İhaleye fesat karıştırmak" suçlamasıyla dava açtı. Meclis kararı alınmadan ihaleyi Alman şirkete veren, ihale açmadıkları için kamuyu milyonlarca lira zarara uğratan Akgün ve encümen üyelerinin 3 yıldan 7 yıla kadar hapisleri istendi. Albatros'ta ağaçları kestiği için partilileri tarafından günlerce protesto edilen Akgün'ün başı yat limanıyla ilgili ağrıyacak gibi gözüküyor.
Büyükçekmece Yat Limanı ihalesini alan David Arslan ve Turhan Arslan kardeşlerin 'dolandırıcılık' suçlamasıyla Alman makamlarınca ceza almasının ardından İçişleri Bakanlığı harekete geçmişti. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Fevzi Can'ın hazırladığı rapordan sonra savcılık da iddianame hazırladı. Nisan ayında görülecek davaya konu olan iddialara göre; Gerek ihbarcılar gerekse adreslerin detaylı incelemelerinde IGM GmBH İstanbul şirketiyle marina İstanbul şirketlerinin sahipleri aynı. Şirketin İstanbul'da gösterdiği adres, Akgün'ün kardeşine ait. Yat limanı yapılması gibi büyük bir harcamayı gerektiren ve 49 yıllık imzalanan sözleşmenin feshedilmek zorunda kalınmasına rağmen ikinci ihaleye de aynı firmanın çağrılması kuşkulu. Aynı kişilerin içinde yer aldığı yeni kurulmuş, sermaye yapıları yetersiz, iş deneyimi olmayan şirketlerin bu ihalelere katılmasının, hatta ihaleyi kazanmasının hukuken imkansız olduğu aşikar. Şüphelilerin kamu adına "İhaleye fesat karıştırmak" suçlamasıyla ayrı ayrı cezalandırılmaları gerek.