CHP'de kılıçlar çekildi ve herkes 1 Nisan'ı bekliyor. Her seçim öncesi gel gitler yaşanırdı ama ilk kez bu kadar derin bir kırılma yaşanıyor. Rahatsızlığın yaşanmadığı tek il ve ilçe yok. İstifalar, küskünlükler had safhada. Hayal kırıklığı beklentisi 24 Haziran gecesiyle kıyaslanmayacak ölçüde artmış durumda. İl, ilçe aday adaylarının istifası bir yana MYK içinde ağıza alınmayacak küfürler ediliyor, partinin genel sekreteri Akif Hamzaçebi bile çareyi istifa etmekte buluyor.
Süreci cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ellerini ovuşturarak izlerken, devreye İstanbul adaylığına iddialı biçimde hazırlandığı halde saf dışı bırakılan Gürsel Tekin de girdi. Zehir zemberek açıklamalar yapan Tekin, partide "derin yanlışlar" yapıldığını söylüyor.
2009 yerel seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu'na yol arkadaşlığı yapan, daha sonra parti üst yönetiminde görev alan Tekin'in bu noktaya gelmesi bir tek şeye işaret ediyor; Gerçek anlamda "tek adam" olan Kılıçdaroğlu giderek yalnızlaşıyor.
Tekin şöyle diyor:
"Üzülerek söylüyorum, adayların objektif kriterlere göre belirlendiğini söylemekmümkün değil. Her seçim çevresinde adeta farklı bir kriter, farklı bir standart ortayakoyuldu. Birçok büyükşehirde, kamuoyu anketlerinde en çok destek bulan arkadaşlaraday gösterilmedi. Hayatını İstanbul'a vermiş, ben dahil birçok arkadaşımızın ne yazık ki fikirlerine bile danışılmadı."
Sonra eleştirinin dozunu daha da arttırıyor ve bunun bir "maliyeti" olacağından söz ediyor:
"Hiçbir koltuk başarısızlık üzerine kurulamaz. Bugün CHP'nin oy kazanmasından ve başarısından başka ölçütler de devreye girmiş durumda. Kişisel, şahsi ölçütler ve keyfilik ne yazık ki maliyetsiz değildir."