Cemal Kaşıkçı cinayetinde işin zor kısmını SABAH Özel İstihbarat Bölümü'nden değerli meslektaşlarım Ferhat Ünlü, Abdurrahman Şimşek ve Nazif Karaman başarmıştı.
Cinayetin bütün bilinmeyenlerini Türkiye ve uluslararası kamuoyuna ilk duyuran isimler olarak göz doldurdular.
Ünlü, Şimşek ve Karaman daha sonra akademik bir titizlikle hazırladıkları 'DiplomatikVahşet' kitabında hem olayın kriminal yönü üzerindeki sis perdesini araladılar hem de Riyad ile ona arka çıkan güçlerin bu cinayet bahanesiyle ülkemize yönelik devreye soktuğu kirli stratejileri deşifre ettiler.
Zira Kaşıkçı cinayetinde SABAH gazetesi liderliğindeki Türk medyası gösterdiği olağanüstü profesyonel performans ve sergilediği insani tutumla adalet arayan dünyanın sesi ve vicdanına dönüştü.
Zengin içeriğiyle tarihe kayıt düşen 'Diplomatik Vahşet' kitabı da bu anlamda ufuk açıcı bir işlev gördü.
İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'nda 2 Ekim 2018'de işlenen Kaşıkçı cinayetinde şimdi Birleşmiş Milletler'in (BM) daha fazla müdahil olmaya başlayacağı ikinci aşamaya geçiyoruz.
Bu yeni dönemde 'Diplomatik Vahşet' kitabının önemi daha da artacak. Dolayısıyla bu değerli çalışmanın kısa süre içinde İngilizce olarak da dünya kamuoyuna sunulması gerekiyor.
Şunu unutmayalım ki Cemal Kaşıkçı'nın ülkemizde katledilmesi bir tesadüf değildi. Çünkü biliyoruz ki emperyalist stratejide tesadüf görülen her şey aslında birer 'tasarlanmış rastlantıdan' ibarettir.
Bu çerçeveden bakınca Kaşıkçı cinayetinin amacı Türkiye'yi Ortadoğu'da dışlama, bölgesinde kuşatma ve küresel alanda da baskı altına almaktı.
Fakat bütün bu kirli senaryo Türk devletinin elde ettiği ses kayıtları, bilgi ve bulgularla akamete uğratıldı.
Özellikle Sayın Erdoğan'ın izlediği küresel iletişim stratejisi ve ödün vermeyen siyasi tutumu ülkemize yönelik Kaşıkçı kumpasını tersine çevirdi. Bize oyun kuranlar kendi tezgâhlarınınaltında kaldı.