İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde kapalı yapılan 9. duruşmaya, tutuksuz sanık Erdem Gül katıldı. Diğer sanıklar Berberoğlu ve Dündar'ı ise avukatları temsil etti.
Duruşmada, sanık Berberoğlu'nun avukatı Yiğit Acar'ın, milletvekili olması nedeniyle yasama dokunulmazlığı bulunan müvekkiliyle ilgili "davanın durdurulması" talepli 30 Ocak tarihinde verdiği dilekçesine, Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu'nun yasama dokunulmazlığıyla ilgili mütalaasını eklediği tutanağa geçirildi.
Taleple ilgili görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, talebin reddine karar verilmesini istedi.
Söz alan Berberoğlu'nun avukatı Acar ise yasama dokunulmazlığı varlığının dosyada bir zaruret arz ettiğini savunarak, "Yargılamanın durması yönünde karar verilmesini daha önce çok kez istemiştik. Bu taleple ilgili bilimsel ve hukuki mütalaa haricinde Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin onama kararında da lehte bir husus vardır." dedi.
"TÜRKİYE TARİHİNİN EN KAPSAMLI TERÖRLE MÜCADELESİ'"
Yargılamanın durdurulmasıyla ilgili talebi değerlendiren mahkeme heyeti, Anayasa'nın "yasama dokunulmazlığı" başlıklı 83. maddesinin incelendiğini belirterek, 20 Mayıs 2016 tarihli 6718 sayılı yasanın 1. maddesiyle Anayasa'ya eklenen geçici 20. maddenin "dokunulmazlıklarının kaldırılması talep edilen milletvekilleriyle ilgili Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanamayacağı" yönünde düzenleme içerdiğini kaydetti.
Türkiye tarihinin en büyük ve en kapsamlı terörle mücadelesinin yürütülmesi sırasında bazı milletvekillerinin, teröre destek mahiyetindeki açıklama, fiili destek, yardım veya şiddet çağrılarının kamuoyunda infial yarattığını ifade eden mahkeme, milletvekili dokunulmazlığının bu yönde istismar edilmesinin önüne geçilmesi amacıyla Anayasa'ya geçici 20. madde eklendiğini bildirdi.
Mahkeme, dokunulmazlık statüleri geçici 20. madde kapsamında kalan milletvekillerinin, aynı ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlarda olduğu gibi, bu dosyalar sonuçlanıncaya kadar dokunulmazlıklarının mevcut olmadığının kabulü gerektiğini belirtti.
"DOKUNULMAZLIĞI, MÜNFERİT BİR MECLİS KARARIYLA KALDIRILMADI"
Yeniden seçilme ve geçici 20. maddenin kaldırdığı yasama dokunulmazlığına yeniden kavuşma halinde, söz konusu maddeyle amaçlanan sonucun elde edilmesinin mümkün olmadığına işaret eden heyet, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Maddenin yasama dokunulmazlığıyla ilgili mevcut anayasal düzenlemelere veya hukukun evrensel ilke ve esaslarına uygun düşmediği tartışmaya değer bir konu olsa da TBMM tarafından 20 Mayıs 2016 tarihli 6718 sayılı yasanın 1. maddesiyle kabul edilmiş istisnai bir düzenlemenin mevcudiyeti karşısında, bu madde lafzı ve içeriğinin gerekçesiyle birlikte değerlendirilmesi neticesinde, geçici madde, maddeye konu dosyaların sonuçlanmasına kadar yasama dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla konulmuştur. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de 29 Temmuz 2018'de bu doğrultuda karar vermiştir.
Kovuşturma hususunda genel hükümlere tabi kılınan milletvekilinin yeniden seçilmesi halinde, önceki dokunulmazlığı, hukuki niteliği itibarıyla 'münferit bir parlemento kararı' ile kaldırılmadığından, Anayasa'nın 83/4. maddesi gereğince yeni bir dokunulmazlık korumasına kavuşmayacağı kanaatine varıldığından, davanın durmasına ilişkin talebin reddine hükmedilmiştir."
DÜNDAR'IN DOSYASINA AYIRMA
Beyanı alınan sanık Berberoğlu'nun avukatı Yiğit Acar, daha önce belirttikleri tanıkların incelenmesini ve dinlenilmesini isterken talebin reddi durumunda savunma için süre istedi. Can Dündar ve Erdem Gül'ün avukatları da savunma hazırlamak için süre talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, yakalamalı sanık Can Dündar'ın, "silahlı terör örgütüne yardım" suçu yönünden yargılandığı dosyasının bu davadan ayrılarak yeni bir esasa kaydedilmesine karar verdi.
Sanık Berberoğlu'nun avukatının tanık dinletme talebini, hukuki bir menfaat elde edilemeyeceği gerekçesiyle reddeden ve sanık avukatlarına savunmalarını hazırlamaları için süre veren heyet, duruşmayı 15 Mayıs'a erteledi.
CAN DÜNDAR'IN "GİZLİ BİLGİLERİ AÇIKLAMA" DAVASI
Öte yandan firari sanık Can Dündar'ın, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" suçundan yargılandığı davayla ilgili ikinci duruşma da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.
Mahkeme heyeti duruşma sonunda, Dündar'ın dosyasının, aynı mahkemedeki yine Dündar'ın yargılandığı başka bir davayla, hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmesine hükmetti.
ÖRGÜTE YARDIM DAVASININ GEÇMİŞİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve eski Ankara Temsilcisi Erdem Gül, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak" ile ''silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından tutuklanmıştı.
Başsavcılıkça hazırlanan iddianameyi kabul eden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılama sonunda Dündar ve Gül hakkındaki kararını, 6 Mayıs 2016'da açıklamış, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" suçundan Dündar'ı 5 yıl 10 ay, Gül'ü ise 5 yıl hapisle cezalandırmıştı.
Dündar ve Gül hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan beraat hükmü kuran heyet, "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan dosyayı ayırmıştı.
BERBEROĞLU'NA DA YARGILAMA
Yargılanma sürecinde Can Dündar'ın "Bana görüntüleri solcu bir milletvekili verdi" şeklindeki açıklaması ve cezaevinde tutukluyken yazdığı "Tutuklandık" adlı kitaptaki bilgileri değerlendiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında soruşturma açmıştı.
Soruşturma sonucunda Berberoğlu hakkında, Adana ve Hatay'da yasa dışı yollarla durdurulan MİT tırlarının görüntülerini Can Dündar'a verdiği gerekçesiyle, "devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etmek" ve "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından, 30 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanmıştı.
Sanık Berberoğlu'na açılan davanın 21 Eylül 2016 tarihli ilk duruşmasında, dosyanın aralarında hukuki ve fiili irtibat olduğu gerekçesiyle Dündar ve Gül'ün yargılandığı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmişti.
Mahkeme heyeti, 14 Haziran 2017'deki duruşmada sanık Berberoğlu'nun, "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırılması, öngörülen hapis cezası gereği tutuklanmasını kararlaştırmıştı.
Berberoğlu'na, "örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan açılan dava dosyası ise aynı suçtan yargılanan Dündar ve Gül'ün dava dosyasıyla birleştirilmişti.
Davanın 20 Aralık 2017'deki duruşmasında sunulan savcılık mütalaasında, sanıklar Dündar, Gül ve Berberoğlu'nun, "amaç ve eylem birliği ve bütünlüğü içinde, terör örgütünün hiyerarşisine dahil olmaksızın terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçunu işledikleri belirtilerek, her birinin 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.
YARGITAY'DAN TAHLİYE KARARI
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'na, "devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan verilen 5 yıl 10 ay hapis cezasını onamıştı. Daire ayrıca, Anayasa'nın 83/3. maddesi uyarınca milletvekilliği sona erinceye kadar Berberoğlu'nun cezasının infazının durdurulmasına ve salıverilmesine karar vermişti.