Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, katıldığı özel bir televizyonun canlı yayın programında gündeme ilişkin çok önemli mesajlar verdi.
İşte Fuat Oktay'ın açıklamalarından satırbaşları:
Yeni sistemde ne oldu? Ofisleriyle, politika kurullarıyla, bakanlık sayılarının azaltılmasıyla çok daha etkin bir yapı olsun ama aynı zamanda da esnek bir yapı olsun. Hızlı karar alabilelim, uygulayabilelim. Ama karar mekanizmasında değişiklik gerekirse de o değişiklikler çok hızlı alınabilsin. Bu yasama alanında da böyle. Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri öyle bir esneklik kazandırıyor ki, kanun hükmünde; Meclis'in yetkisi ayrı bir yerde. Sistem, yasama, yargıyı çok ciddi şekilde ayırıyor.
"EKONOMİK SALDIRIYI YENİ SİSTEM İLE ÖNLEDİK"
Böyle bir ekonomik saldırının nasıl çok hızlı şekilde önüne geçildiği; önceki sistemlerde belki aylar alacak... 2000 krizini düşünün, ki bizim bununla alakası yoktu manipülasyondu. Ağustos saldırısının nasıl yönetildiğine bakın, ekonomi yönetiminin kimde olduğu belli, Cumhurbaşkanı'nın zatında birleşen ve belirlenen politikalar çerçevesinde de hızla uygulamaya geçilen bir yapı, bunu gördük.
Zaten Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak benim; yasama ile ilişkilerde, yasamanın şu şu alanlarda yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var, bunu çalışıyorum ama bakanlıklardan yürütmeden ortak bir görüşe ihtiyaç var dediğimde onun çalışmasını yapıyoruz.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN FAZIL SAY KONSERİNE GİTMESİ
Burada mesaj son derece net. Olması gereken bir mesaj. Bütün dünyaya birleştirici gözle bakan cumhurbaşkanının, böyle bir konserde bulunması kadar tabii bir olay yok. Zaten orada da ne kadar tabii olduğu anlaşıldı. Normalde sosyal fay hatlarından bahsedilir, kutuplaşmadan... Orada olsaydınız, o kutuplaşma dediğiniz derinliğin olmadığını, gönülden gönüle de bir yol olduğunu görüyoruz. Biz orada bunu yaşadık. Bizim için Türk Halk Müziği'ne ne kadar yakınsak bu da başka bir alan ve bir o kadar güzel.
Bizim farklılıklarımız zenginliğimiz dediğimiz olayı biz orada yaşadık fiilen. Gerçekten karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan ve seyircisiyle bütünleşen... Güzel de bir örnek oldu. Ümit ediyorum ki bu tür şeyler artarak devam eder. Bizim için de güzel bir konserdi.
DIŞ POLİTİKA GÜNDEMİ
Orada tabi sayın Cumhurbaşkanımızın programı esas alınıyor. Onun yanı sıra özellikle yeni seçilen devlet başkanlarının; bir kaç ülkeye o çerçevede gitmek durumunda kaldık. Ama benim yapımla da alakalı. Gittiğimizde törene katılıp dönmek benim yapıma da uygun değil. Benimle yakından çalışan arkadaşlar bilirler. Olabildiğince kaldığımız her saniyeye bir görüşmeyi sığdırırız. Ama tesadüfen görüşmeler değildir. Bir projenin parçasıdır.
LATİN AMERİKA ZİYARETİ
Latin Amerika'ya gittiğimizde şunu gördük. Sayın Cumhurbaşkanımızın müthiş bir karşılığı var Latin Amerika'da. Cumhurbaşkanımızdan Türkiye'yi kast ediyorum. Latin Amerika bizim hep gündemimizin belki dışında oldu, coğrafi olarak uzak olması belki... Amerika dediğimizde hep ABD, Kuzey Amerika ile ilgilendik ama güneyde çok farklı bir dünya var. Venezuela boyutunda gittik ama proje dediğimizde ne var? Siyasi işbirliklerinin sürdürülebiliyor olması ekonomik işbirliklerinin sürdürülebilir kılınmasına bağlı diyorum.
Biz geldik, geldikten üç gün sonra da Venezuela Cumhurbaşkanı buradaydı. Venezuela çok geniş maden yatakları olan bir ülke. Venezuela şu anda OPEC dönem başkanı. Venezuela çok yakın bir geçmişte dünyanın en zengin ülkelerinden birisiydi. Tarım ve hayvancılık ve turizm alanında baktığınızda muhteşem bir fırsat olan bir ülke. Türkiye'ye karşı da muhabbet besleyen bir ülke. Bir taraftan da Amerika'nın yaptırımları var. Biz ne diyoruz? Herhangi bir ülkenin sadece kendi çıkarlarını düşünerek diğer ülkeler arasındaki ticareti engelleyici yaptırımlara karşıyız.
Her bir ülke kendisine göre yaptırımlar uygulamaya başlasa, yarın Rusya, Hindistan, Türkiye, Fransa... Bu yaşanabilir bir dünya olur mu? Tamamen bir kaos oluşturursunuz. Biz belirli bir alan belirlemeye çalışıyoruz.
KÜBA VE TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ
Küba Devlet Başkanı ile de görüştük. Aynı sıcak bir ilişki... Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri vardı oraya. Biz projeler boyutunda neleri geliştirebiliriz anlamında; bizim ziyaretlerimiz, Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri sürdürülebilirliği sağlanması çerçevesindeydi. Biyoteknoloji konusunda ortak çalışmalar yapmamız gerektiği Küba Başbakanının teklifiydi. Aşı ve şeker hastalıklarıyla alakalı uzuvların kesilmesini önleyebilecek ciddi çalışmaları var. Yeni çalışmalar mevcut. Bunu birlikte götürebileceğimiz; biz de bu alanda çok ciddi çalışmalarımız var.
Savunma Sanayii alanında elde ettiğimiz başarıdaki ivmeyi diğer sektörlere taşımada çok yoğun çalışma içerisindeyiz. Sağlık bu sektörlerden birisi. Küba bu alanda çok net bir işbirliği talep ediyor. Ama şimdi ilgili bakanlıklarımız detay çalışmaya başlayacaklar.
Biz olmasını arzu ediyoruz, Küba da arzu ediyor. Şimdi teknik çalışma bunu gösterecek. Zaten teşviklerle de biz bunu geliştirmeye çalışıyoruz. Böyle bir potansiyel gözüküyor.
Aynı şekilde tarım ve turizm alanında çok ciddi bir potansiyel var. Yine Bolivya... Hiç Bolivya'nın ismini duydunuz mu? Bir Devlet Başkanı'nın bu kadar yakın hissedebilmesi mümkün değil... Bir çok alanda görüşüyoruz. Mesela Savunma Sanayii'ndeki gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Bu alanda da işbirlİğimiz söz konusu. Bolivya da buna ilgi göstermiş. Hurda mesela... Hurda dediğimiz olay Türkiye için çok ciddi bir ihtiyaç, demir çelik üretimiyle alakalı. Orada şimdi çok ciddi potansiyel var, onu dahi kullanmaya başladık. Türkiye'den Latin Amerika'ya çok ciddi bir ticaret başlamış durumda. Orası da bizi keşfetmeye başladı.
İŞ ADAMLARINA ÇAĞRI
Ben sizin vasıtanızla yine Türk iş adamlarına ısrarla sesleniyorum. Türkiye'nin büyüme modeli, kamunun devletin gidip ilişki kurduğu ülkelerde yatırım yapması değil. Özel sektör aracılığıyla büyüyen bir ekonomi modelimiz var. İş adamlarımızın daha da cesur olması gerekiyor. Riskler var tabi ki, ama getiri potansiyeli de yükseliyor. Bizim görevimiz riskleri minimize etmektir.
AFRİKA'DA YATIRIMA DESTEK
Bugün bizim iş adamlarımız bize desinler ki "biz hazırız" Sudan'da Nijer'de biz yatırım yapmaya hazırız... Çıksınlar, biz onun altını devlet olarak doldurabilecek konumdayız.
Sadece yardım yapmakla kalmayalım, yeni bir modeli deneyelim. Öyle bir modeli deneyelim ki her iki tarafın kazanacağı... Mesela Sudan'da Nijer'de bunu yapalım istiyoruz. Tarım bu alanlardan birisi. Çok büyük alanlarda arazinin tahsisini konuşuyoruz. Türkiye'de arazi çok parçalanmış şekilde. Marka şirketlerin, ürünlerin oluşturulabilmesi arazinin ölçeğiyle de alakalı. Biz Türkiye'deki açığı kapatabiliriz. Türkiye kazanır buradan ama Türkiye'den daha çok bu çalışmanın yapıldığı ülke kazanır. Oradaki modelimiz de yerelde üretimin sağlanması... Oradaki ürünleri ister alır Türkiye'ye getirebilirsiniz, isterseniz alırsınız oradan üçüncü ülkelere ihraç edersiniz.
SURİYELİ MÜLTECİLERİN DURUMU
Türkiye'de en çok konuşulan konulardan birisi... "Siz Suriyelileri getirdiniz, siz hepsine birden oy kullandıracaksınız" Böyle bir şey söz konusu değil. Türkiye sınırlarını açtığında, karşıda hemen yanı başında gerçekten zulüm altında olan; bizdeki 15 Temmuz olayını düşünün. Kendi askerinin, devletinin ezip geçtiği savunmasız bir halktan bahsediyorsunuz.
Şimdi bu halk kendisine güvenli bir liman aradığında yanı başında Türkiye vardı. Türkiye çıkar gözetmeden kapılarını açtı. Bunu hepimiz biliyoruz. Biz nasıl 500 yıl önce yapılanlardan gurur duyuyorsak; dün Irak'tan kaçan Kürtlere bütün her şeyiyle kapımızı açtığımızdan gurur duyarak bahsediyoruz. Bugün de Suriye için böyle. 500 yıl sonra bizim torunlarımız gurur duyacaklar inşallah. Şu anda 3.6 milyon kayılı olanlar... Toplamda 4.7 milyonluk mülteci nüfusu var.
Amerika, Kanada ne yaptılar? Geldiler, biz her şeyiyle gönlümüzü ve soframızı açtığımız ortamda onlar nitelikli insan avına çıktılar. Yani doktorasını yapan, mühendis, öğretmen... Kendi ülkesinde faydalı olacağını düşündükleri Suriyelilerin içerisinden götürmek istediler ve götürdüler de. Bunu Türkiye'de de yaptılar. Biz belli noktada dur dedik, yapamazsınız. Dün de İçişleri Bakanımızın açıklaması vardı 53 bin civarında Türk vatandaşlığına geçen... Yoksa her gelenin Türk vatandaşı olacağı şeklinde bir politikamız yok. Geri dönüşlere baktığımızda Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı bölgesinde 300 bine yakın geri dönüş oldu.
SURİYE'DE PKK İLE MÜCADELE
Biz herhangi bir ülkenin, hele hele bu ülke stratejik ortak olarak tanımladığınız ülkeyse, gelip de yönlendirmesi ve 20 binin üzerinde TIR, silah her türlü şeyi sağlıyor olmasını kabullenemeyeceğimizi ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' Hiç kimsenin de iznine başvurmayız. Terörden ayıkladığınızda burayı, 32 kilometrelik bir derinlikten bahsediyorsunuz. Biz burada müsaade etmeyeceğiz dedik. Güvenli bölge dediğimiz, Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli bölgeden bahsediyoruz. 32 km'nin güneyine gittiğimizde yeni bir koridorun oluşturulmasını da kabul etmeyiz. Bir PKK varlığını, terör örgütünün devlete dönüşmesi asla kabul edeceğimiz bir şey değildir, müsaade de etmeyeceğiz zaten.
Bununla ilgili Türkiye gerekli hazırlıklarını yapmıştır. Bu işin askeri ve siyasi boyutu. Bu koridorda Türkiye'de bulunan Suriyelinin, ne yaparsanız yapın aslında insanlara baktığınızda kendi vatanlarına dönmek istiyorlar. Oraya uygun şartlar oluştuğunda geri dönüşün olacağına inanıyoruz. "Bütün Suriyeliler geri dönecek" böyle bir beklenti yok.
FETÖ İLE MÜCADELEDE SON DURUM
"Ben şu kadar kişiyi görevden aldım, şu kadar tutukladım, şu kadar hükümlü var dolayısıyla bu bitmiştir" diyebileceğimiz bir şey değil. Örgütün yapısı itibariyle birbiriyle kopuk mekanizmalarla devam ettiği için bu devam etmesi gereken bir mücadele. Türkiye'de bu örgütün beli kırılmıştır. Ama bitmiş midir? Bunu bu kadar iddialı konuştuğumuzda rehavete sürükleyebilir.
"RAHAT EDEMEYECEKLER"
Henüz yurt dışında aynı şekilde temizlenebildiğini ifade etmek mümkün değil. Terör örgütünün başı Amerika'da, çalışmalarına devam ediyor. Her gittiğimiz ülkede bu örgütün tehlikesini, sadece Türkiye açısından değil bulunduğu ülke açısından da tehlikesini anlatıyoruz. Rahat edemeyecekler, bunu söylüyoruz.
KAMU PERSONELİ ALIMI
Kurumların ihtiyaçları çerçevesinde buna cevap verilir. Her bakanlığın ihtiyacı belli. Devleti daha büyütmenin daha doğru olmadığını düşünenlerdenim. Ben olabildiğince kadro... Bu değil. İhtiyaç varsa bu zaten gideriliyor.
2023'e kadar yol haritası belirlenmiştir şu anda. Türkiye'nin yol haritasını belirledik. 5 yıl sonra Türkiye'yi nereye getirmek istiyoruz? 2019'da 2020'de nerede olmak istiyoruz tek tek... 100'er günü adım adım takip ediyoruz. 5 yıl, 1 yıl ve 100'er günlük.
Yine bir başka projemiz 81 il karnesi diye bir şey başlattık. Merkezde çözüyoruz ama yerelde ne oluyor? Merkezde çözüldüğünü zannettiğinizin yerelde çözülmediğini anlıyorsunuz. Çok yakından takip ediyor olacağız. Orada bakanlığımızın, kamu yöneticilerimizin de performansını da görmüş olacağız. 81 ile baktığımızda kaçıncı sıradasın sen il olarak? 2019 Ocak ayında ilimiz neredeydi, Aralık ayında nereye geldi? Valimizle, ilimizin tüm sorumlularıyla... Böyle bir çalışma var. Birinci yüz günde uygulamayı tamamladık,
YÖNETİMDE DİJİTALLEŞME
e-Devlet çalışmamız yüzde 90 üzerinde. Kamunun verdiği hizmetlerin tamamını internet üzerinden veriyor olacağız. Şimdi buradan yıl sonu itibariyle 2019 sonu itibariyle birinci aşamayı e-Devlet çalışmasını tamamlamak istiyoruz. Vatandaş gece üçte, kahvesini yudumlarken her işini yapabilecek. Devlette var olan hiçbir belgeyi vatandaştan istemeyeceğiz. Şu anda bütün gücümüzle buna odaklanıyoruz. Bürokrasinin tamamına bırakmayacağız, 'isteyemezsin' diyeceğiz. Bizim bütün arzumuz 2019 sonunda tamamlamak.
SİBER GÜVENLİK
e-Devlet çalışmalarıyla birlikte siber güvenlik ortaya çıkmış durumda. İyi durumdayız deyip rehavete kapıldığınız anda gidersiniz. Çalışmalarımız devam ediyor.