Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada sanık Erkan Demir, 2014'te Karadeniz Teknik Üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra emniyete danışmanlık yapan bilişim firmasında göreve başladığını söyledi.
İstihbarat Dairesi Başkanlığı'nda şirket üzerinden sözleşmeli bilişim mühendisi olarak çalışmaya başladığını anlatan Demir, "Ben emniyet personeli değilim, kadrolu devlet personeli de değilim. Ben yazılım büroda işe başlamama rağmen daha sonra bana basit donanım ve tamir onarım işleri yaptırdılar." diye konuştu.
Darbe girişiminden 3 ay sonra kendi isteğiyle daha iyi bir iş bulduğu için istifa ettiğini öne süren Demir, Özel Beykent Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışırken, gözaltına alınıp tutuklandığını kaydetti.
Bir kişinin, kendisinin örgütün sohbetlerine katıldığı ve örgütün yönlendirmeleriyle evlenmeye çalıştığı iddiasında bulunduğunu belirten Demir, "Bu itirafçı beyanları, gerçek dışıdır, kabul etmiyorum." ifadelerini kullandı.
Demir, FETÖ'nün hiçbir kurumunda çalışmadığını, örgütün evlerinde, yurtlarında kalmadığını savunarak, tahliye talebinde bulundu.
Sanıklardan darbe girişiminin yaşandığı gece Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı yakınında yakalanan eski Emniyet Müdürü Zeki Taşkın da uzun yıllar emniyet teşkilatının birçok kademesinde görev yaptığını, 2015'de ise zorunlu olarak emekli edildiğini söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı gece uzun süredir görüşmediği devresi Gürsel Aktepe'nin kendisini aradığını belirten Taşkın, "Bana, 'Senin evine yakın bir yerdeyim, beni eve bırakır mısın?' dedi. Ben Bağlıca da oturuyordum, Gürsel'in verdiği adrese gittiğimde Lokman da oradaydı." diye konuştu.
Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Aktepe ve eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Lokman Kırcılı'yla beraber yola çıktıkları anda radyodan darbe girişimini öğrendiklerini ileri süren Taşkın, savunmasına şöyle devam etti:
"İncek üzerinden TRT Oran Yerleşkesinden Turan Güneş Bulvarına vardık. Konrad Caddesi'nde bir markete girdik. Lokman, 'Sabaha kadar belki televizyon seyrederiz, yiyecek bir şeyler alalım' dedi. Çerez falan alıp arabaya döndük. Daha sonra araçtayken sivil ekip geldi. Ben emekli polis kimliğimi gösterdim. Gürsel ve Lokman da kimlikleri gösterdi. 3 polis memuru bizi kendi arabasına bildirdi. Gürsel bir telefon görüşmesi yaptı, ikisini tanıyan bir polis arkadaşımız geldi, 'yakalayın bunları' dedikten sonra gözaltına alındık, o arada TRT'den getirilen bir asker de vardı. Ben hayatımda istihbarat daireye ilk defa gittim çalışmadığım bir yerdi. Bizi bodrum katına indirdiler. Üst araması yapıldı."
Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak'ın "Daha önceden görüşüyor muydunuz? Kaçak, uzun süre görüşmediğiniz kişi, neden sizi çağırdı?" sorusuna sanık Taşkın, "Ben arkadaşların saklandıklarını bilmiyordum. Eskiden tanığım birisi, bulunduğu yere yakın olduğumdan dolayı çağırdığını düşündüm." yanıtını verdi.
Başkan Çolak, sanık Taşkın'ın telefonunda ele geçirilen kendisi gibi FETÖ mensubu polislere çağrıda bulunarak, "askerin yönetime el koyduğu", "darbe girişimine karşı direnç gösterilmemesi gerektiği", "aksi tutum sergileyenlerin gerekirse öldürülebileceği" yönündeki mesajları okudu.
Taşkın, WhatsApp'ına gönderildiği tespit edilen, "Ankara'da muvazzaf ve emekli kim varsa silahını alıp GENKUR, EGM, Ankara Emniyet, KOM, TEM ve Yıldız'ın önüne giderek direnen herkesi indirsin. Bu konuda askere yardımcı olsun. Kimse evinde durmasın. Duran vebaldedir. Herkese duyurun" şeklindeki mesajı ise hatırlamadığını savundu.
Mesajların kendisine ait olmadığını savunan Taşkın, tahliye talebinde bulundu.
Taşkın'ın beyanının ardından söz alan avukatı, müvekkilinin ifadesi alınmadan önce ilaçlı su içirildiğini ve halüsinasyon gördüğünü iddia ederek, bu nedenle emniyet ve savcılıkta alınan ifadelerini kabul etmediklerini belirtti.
Duruşmaya öğle arası verildi.