AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Fransa'daki gösterilerle ilgili, "Her ne olursa olsun vandalizmle demokrasi bir arada yaşamaz. Biz vandalizme de karşıyız, göstericilere karşı aşırı güç kullanılmasına da karşıyız." dedi.
Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, parti genel merkezinde gerçekleştirilen AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin silahlı saldırıda şehit olmasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımız, genel merkezimize geldiğinde konudan haberdardı. MKYK toplantısının başlarında konuyu yakından takip ettiler. Maalesef acı haberi aldık, şehit oldu. Tüm milletimize, emniyet camiamıza, güvenlik güçlerimize, başta eşi olmak üzere ailesine başsağlığı dileklerimizi, taziyelerimizi arz ediyoruz. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun." diye konuştu.
Ömer Çelik MKYK sonrası açıklamalarda bulundu
Çelik, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ayrıntılı şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bilgi verdiğini kaydederek, "Bakan yardımcısı ve Emniyet Genel Müdürü olay yerine gidiyorlardı. Netice itibarıyla söz konusu olayı gerçekleştiren kişi yakalandı, gözaltında. O şahsın sorgusuyla birtakım ayrıntılar ortaya çıkacaktır." ifadesini kullandı.
MKYK toplantısında iç ve dış gelişmelerin ele alındığını anlatan Çelik, toplantının başında Erdoğan'ın ayrıntılı şekilde yerel seçimlere dönük değerlendirme yaptığını, teşkilatların hazırlıklarının gözden geçirilmesiyle ilgili uyarılarda bulunduğunu, ileriki aylarda yapılması gerekenlerle ilgili çeşitli konulara da değindiğini aktardı.
Çelik, Medya Tanıtım Başkanlığının da çeşitli hazırlıklarla ilgili bir sunum gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Ömer Çelik, gazetecilerin sorularını cevapladı
"TABİİ AĞIR BİR SALDIRI BU"
Açıklamaları sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, "Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin cenaze törenine ilişkin netleşen bir bilgi var mı? Sayın Cumhurbaşkanı katılacak mı? İki yaralı emniyet görevlisine ilişkin son durumları ne aşamada?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanımız şehadet haberini alınca ailesiyle görüştü. Orada bir planlama yapılıyor. Bununla bizzat hükümet ilgilenecek. Ayrıntılar konusunda şu anda fazla verebileceğim bir şey yok. Diğer iki yaralı, kahraman emniyet mensubumuzun ameliyatta olduğu, 'durumlarının nispeten iyi olduğu' şeklinde bir haber geldi ama tabii ağır bir saldırı bu. Kendilerinin inşallah hayırlı haberlerini bekliyoruz. Cenazeye katılım ve diğer konularda tabii ki kahraman, şehit emniyet müdürümüzü gerek hükümet gerek parti olarak son yolculuğunda yalnız bırakmayacağız ama katılım ne şekilde olacaktır, onun detaylarını daha sonra netleştiğinde paylaşırız."
"SİYASİLERİN, MEDYA MENSUPLARININ TAHRİK EDEN ROL İÇERİSİNDE OLMASI MANİDAR"
Çelik, "Dün akşam FOX TV Ana Haber bülteninde Fransa'da yapılan sarı yelekliler eylemleri hatırlatıldı ardından haber sunucusu tarafından 'Türkiye'de böyle bir eylem olursa nasıl yankı bulur', bunun yorumu yapıldı. 'Sokağa çıkın' çağrısı olarak değerlendirildi. Sizin yorumunuz ne olur?" şeklindeki soruya "Bu meselelerde her zaman dikkat çektiğimiz şey şu, toplumsal taleple vandallığı birbirinden ayırmak lazım." yanıtını verdi.
"Eski CHP yöneticisinin ve bu bahsettiğiniz sunucunun bu kadar sorumsuz şekilde bir paylaşımda bulunması son derece dikkati çekicidir." diyen Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Nihayetinde bu kadar yer yakılıyor, yıkılıyor, günlerdir süren eylemlerde bu kadar insan zarara uğruyor ve artık bu demokrasi konusunda benzer konularda çok öne çıkan bazı aktörler bile bunun artık bir vandalizme dönüştüğünü, Fransa'da hükümetin, cumhuriyetin tehdit edildiğini değerlendirirken bu şahısların bu şekilde aslında teskin edici rol oynaması gereken siyasilerin ya da medya mensuplarının tam tersi tahrik eden rol içerisinde olması manidar. Acaba bunlar kendi partilerinin, televizyon kanallarının, basın yayın kuruluşlarının benzer bir vandalizmle karşı karşıya kalmasını mı istiyorlar? Başkaları üzerinden bunları çok rahat konuşuyorlar, sokağa çok kolay çağrı yapıyorlar ama unutmamak gerekir ki ortada toplumsal talep değil bir vandalizm söz konusu."
Çelik, her ne olursa olsun vandalizmle demokrasinin bir arada yaşayamacağının altını çizerek, "Biz vandalizme de karşıyız aşırı güç kullanılmasına da karşıyız bu göstericilere karşı ama ortada çok karmaşık bir durum var. Bunu böyle saf, masum bir toplumsal talep gibi görmemek lazım. Şahısların temsilcileri olan şahıs, 'başbakan gitsin, onun yerine emekli bir genelkurmay başkanı gelsin' gibisinden bir çağrıda bulundu. Bu çağrıları, masum çağrılar olarak görmüyoruz, vandalizme ve barbarlığa dönük davetler olarak görüyoruz, güçlü bir şekilde kınıyoruz."
"CUMHURİYET TARİHİNDE EN VASIFSIZ VE İÇERİKSİZ KONUŞMA"
"Meclis Genel Kuruluna gönderilen torba teklifinin 48. maddesinde özellikle cumhurbaşkanı, bütçenin vergi gelirinden dilediği partinin belediyesine dilediği kadar para aktarabilecek. Bu düzenleme tepkilere yol açtı, ne dersiniz?" sorusu üzerine Çelik, şunları kaydetti:
"Bu yeni bir uygulama değil eski uygulamanın devamı niteliğinde fakat Anayasa Mahkemesi bunun bütçe kanununda olmaması gerektiğine, bunun ayrı bir kanunda düzenlenmesi gerektiğine dair görüş bildirmiştir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildikten sonra bu yapılıyor. Daha önce Maliye Bakanına ait olan bu yetki, yeni sistemin doğası icabı Sayın Cumhurbaşkanına veriliyor."
Çelik, bu bütçenin sadece yatırım olarak kullanıldığına dikkati çekerek, dolayısıyla çeşitli illerin ihtiyaçlarına göre çeşitli illerdeki yatırım taleplerinin yerine getirilmesine dönük olarak kullanılan bir bütçe olduğunu bildirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün Meclisteki bütçe konuşmasında, "Bu bütçe darbe bütçesidir." ifadesine ilişkin cevabının sorulmasına Çelik, şunları söyledi:
"Kılıçdaroğlu'nun bütçe konuşması, bir ülkenin meselelerine nasıl vakıf olunmaz, Türkiye'nin ikinci partisine olmasına rağmen ülke meselelerinden nasıl uzak bir yaklaşım, nasıl bir siyasal zihniyet içerisinde olunur, bunun ibretlik bir örneği. Baktığınızda tamamen ne rakamlar açısından ne argümanlar açısından ne de pozisyonlar açısından haklı bir yere oturmayan bir konuşma.
Ben bunu Türkiye'yi yönetmek gibi bir iddiası ve arayışı olmayan bir genel başkanının herhangi bir iddia ya da kendisinin alınmasının mümkün olmadığı bir genel başkanının konuşması olarak değerlendiriyorum. Geçmişten bugüne baktığımızda bütçe konuşmaları, Meclisin en ilgi çeken konuşmalarıdır fakat şimdiye kadar Cumhuriyet tarihinde en vasıfsız ve içeriksiz konuşma maalesef Sayın Kılıçdaroğlu tarafından gerçekleştirilmiştir."
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yarın saat 16.00'da bir araya geleceğini bildirdi.
Partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı devam ederken AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Çelik, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Çelik, "FETÖ'nün yaptığı hain saldırıdan bahsederken darbe girişimi diye bahsediyorlar. Fakat 20 Temmuz'da yüce Meclisin demokratik prensipler, demokratik kurallar içinde aldığı bir karara 'darbe' diyorlar. Ortada seçilmiş hükümet var, darbe girişimini atlatmış. Bombalanmış bir meclis, darbeye karşı kahramanca durmuş. Arkasından olağan uygulamalar içerisinde Meclisin kuralları, mekanizması işletilerek alınmış bir karara sürekli olarak 'darbe' diyorlar. İşte bu, bizim öteden beri, Cumhuriyet tarihi boyunca mücadele ettiğimiz zihniyet. Seçilmişin yaptığını darbe olarak gören ama herhangi bir şekilde ortaya yargısal ya da askeri vesayet çıktığı zaman bunu Cumhuriyeti korumak ve kollamak olarak adlandıran bir zihniyet. Türkiye ne çekmişse bu zihniyetten çekmiştir." dedi.
"DEMOKRATİK BİR DURUŞLA NİTELENDİREMEZ"
20 Temmuz 2016'da Meclisin aldığı kararı "darbe" olarak nitelendiren birisinin demokratik bir zihniyetle tanımlanamayacağını, demokratik bir duruşla nitelendirilemeyeceğinin altını çizen Çelik, bunun FETÖ tarafından başlatıldığını, CHP ile devam ettirildiğini, başka gruplar tarafından da başka argümanlarla ortaya konulduğunu dile getirdi.
15 Temmuz'daki darbe girişimini hafifletmek, onun yerine meşru hükümeti suçlamak şeklinde bir yaklaşımın devam ettiğini kaydeden Çelik, bunun vesayetçi bir zihniyet birliğine işaret ettiğini söyledi.
- "SİVİL SİYASETTEN YANA OLACAKSINIZ"
CHP'nin tezlerini vatandaşa anlatmasını isteyen Çelik, haklıysa CHP'nin tezlerine bir desteğin ortaya çıkacağını dile getirdi.
Ömer Çelik şöyle devam etti:
"Bunun yerine sürekli olarak sizin siyaseten mahkum edildiğiniz, sandığa gömüldüğünüz, Türkiye'nin geçmişte bıraktığını düşündüğü birtakım kabuslardan yana tavır almanız, maalesef demokratik zihniyetle ne kadar derin bir problemleri olduğunu gösteriyor. Her kim ki 15 Temmuz'dakine 'darbe girişimi' dedikten sonra 20 Temmuz'a 'darbe' diyorsa esasında 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ideolojik akrabalıktan kurtulamıyor demektir. Öteden beri askeri, yargı vesayetinden yana olmuş bir zihniyet bir türlü bunu içine sindiremiyor. Bir şeye karar vereceksiniz, demokratik mekanizmalar içerisinde siyaset yapıyorsanız, mutlak suretle sivil siyasetten yana olacaksınız, bunun aması, yanisi, meselası olmaz. Mutlak suretle seçilmiş hükümetten yana olacaksınız."
CHP'nin ilk günden itibaren zoraki olarak Yenikapı ruhuna katıldığını, ondan süratle ayrıldığını, sonra da tamamen Yenikapı ruhunun karşısında siyaset yapan bir mekanizmaya dönüştüğünü belirten Çelik, "Ürkütücü olan şudur: Ne zaman bir vesayet ortaya çıksa, ne zaman bir vesayet mekanizması söz konusu olsa bunun en büyük hamisi olarak CHP enerjisini buraya seferber etmeye, akıtmaya devam ediyor." dedi.
"SÜREKLİ GRİ ALANDA GEZMEYE ÇALIŞAN BİR SİYASET ANLAYIŞI"
CHP'nin, Türkiye'nin önünü açacak demokratik bir yaklaşım getirmek, sivil siyaseti tahkim etmek, desteklemek konusunda sürekli olarak direnç gösterdiğini ifade eden Çelik, bunun çok bir büyük problem olduğunu söyledi.
Türkiye'nin muhalefetine yazık olduğunu dile getiren Çelik, "Sürekli maddi hatalar yapan bir genel başkan, demokrasiyle antidemokratik uygulamalar arasında sürekli gri alanda gezmeye çalışan, sürekli flu koridorlarda gezmeye çalışan bir siyaset anlayışı. Bu maalesef Türkiye için sorun olmaya devam ediyor." yorumunu yaptı.
ERDOĞAN-BAHÇELİ GÖRÜŞMESİ YARIN
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ne zaman görüşeceğine dair bir soru üzerine Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımızla Bahçeli arasında son derece açık diyalog kanalları var. İstedikleri takdirde, her iki taraftan birinin isteğiyle programların uygunluğuna göre bir araya gelebiliyorlar. Yarın da saat 16.00'da bir araya gelecekler." bilgisini verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki ile MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz'ın teknik görüşmeleri sürdürdüğünü bildiren Çelik, şunları söyledi:
"Bu iki değerli arkadaşımız, genel başkanlara vardıkları sonuçları bildiriyorlar. Yapılan müzakereler neticesinde gelinen noktada tekrar bilgi verdiler. Bu bilgiler çerçevesinde, başka konular da vardır kuşkusuz, ülke gündemini, dış politikayı ilgilendiren, bu çerçevede yarın 16.00'da bu görüşme gerçekleşecek. Bir mutabakat arayışı söz konusudur. Bu mutabakat arayışının esası Cumhur İttifakı'nın önümüzdeki yerel seçimlerden en güçlü şekilde çıkmasıdır. Dolayısıyla bununla ilgili olarak her iki değerli arkadaşımız, teknik düzeyde neler yapılabilir, bunları görüşüyorlar. Tabii ki siyasi kararlar, sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Bahçeli arasında verilecektir."
MHP ve AK Parti'nin iş birliği yapacağı illerin sorulması üzerine Çelik, "Somut olarak şu aşamada size bir şey söyleyebilecek durumda değilim." dedi.
Yarın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile bir araya gelerek siyasi değerlendirme yapacaklarını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Bu görüşmenin tabii ki arkası da gelecektir. Başka teknik, siyasi görüşmeler de her zaman için söz konusu olacaktır. Mutabakat tam olarak gerçekleşene kadar illerle ilgili somut bir şey söyleyebilecek durumda değilim. Ama Cumhur İttifakı'nın her yerde güçlü bir şekilde başarılı olması, birtakım ülkemize zarar veren siyasi mekanizmaların, herhangi bir şekilde gücünü artıracak yollara ulaşamamaları ve bu ülkeyi geriye götürmüş, bu ülkenin gelişmesinin önünü tıkamış, demokratik siyasetle uyum içinde olmayan zihniyet ve ittifakların karşısında Cumhur İttifakı'nın güçlü bir şekilde galip gelmesi için mutabakat arayışları sürüyor. Gayet memnuniyet verici bir şekilde ilerliyor. Gayet verimli bir şekilde ilerliyor. Bundan büyük bir memnuniyet duyduğumuzu, son derece verimli bulduğumuzu söylemek isterim. Somutlaştığı zaman sizlerle paylaşacağım."