Sözcü Gazetesi'nin suça karıştıkları iddia edilen aralarında gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz ve yazarlar Emin Çölaşan ile Necati Doğru'nun da bulunduğu 5 önemli ismi hakkında açılan davanın detayları belli oldu.
İddianamede, yazarlar Emin Çölaşan ve Necati Doğru'nun eylemlerine yer verildi. Her iki ismin de örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmadan kamuoyunu örgüt lehine etkilemeye çalıştıkları iddia edildi.
ÇÖLAŞAN: CEMAATİ SAVUNMA ZAMANI
Emin Çölaşan'ın 24 Haziran 2012 tarihinde kendi gazetesine verdiği bir röportajda "Bizim başaramadığımızı Fetullah ile ekibi başardı" şeklinde bir açıklama yaptığı, bundan yaklaşık iki yıl sonra FETÖ'nün terör örgütü olduğunun anlaşılmasından sonra bile 29 Ekim 2015'te "Şimdi cemaati savunma zamanı" yazısını yazdığı ifade edildi.
Çölaşan yazısında şu ifadeleri kullandığı iddianamede yer aldı: "Fetullah ekibinin başka bir deyişle cemaatin, terörle ilgili olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Şimdi piyasaya adına FETÖ dedikleri en son terör örgütünü sürdüler (Fetullahçı Terör Örgütü). cemaati yok etmek amacıyla, durduk yerde, aslı astarı olmayan yani bir dandik örgüt yarattılar. Hiç kimse bu sözde terör örgütünün silahlı eylemi gerçekleştirdiğini bilmiyor! Devlet belgelerinde, savcılık iddianamelerinde ve mahkeme kararlarında böyle bir bilgi ve belge yer almıyor. Taktik çok ilginç! Hükümete karşı olanları terör örgütü ilan edeceksin…"
FETÖ'YÜ MAĞDUR GİBİ GÖSTERDİ
Emin Çölaşan'ın 16 Mayıs 2017 tarihinde FETÖ üyeliğinden hakkında tutuklu olarak soruşturma yürütülen bir şahıs hakkında mağdur olduğu görüşü ile "Bir annenin dramı" başlıklı bir yazı yazdığı, terör örgütü üyeliğinden 8 yıl 1 ay 15 gün ceza alan bir FETÖ'cüyü mağdur gibi gösterdiği anlatıldı.
İddianamede, "Şüpheli Emin Çölaşan'ın FETÖ/PDY üyeliği suçundan hakkında adli işlem yapılan bir şahsın yazısını (mektubunu) basit dahi olsa hiçbir araştırma yapmadan aynen yayınlayıp üzerine 'Yazıklar olsun böyle insanlığa, böyle adalete' şeklinde yorumda bulunarak haklarında tutuklu olarak soruşturma, kovuşturma yürütülen bazı kişilerin mağdur olduğuna dair düşüncesini belirterek kamuoyunun FETÖ/PDY yapılanması hakkındaki olumsuz algısını azaltmaya, terör örgütü ile yapılan hukuki mücadeleyi sekteye uğratmaya çalıştığı değerlendirilmiştir" denildi.
DANIŞIKLI DÖVÜŞMÜŞ İZLENİMİ
Necati Doğru'nun ise 15 Temmuz darbe girişiminden iki gün sonra yani 17 Temmuz 2016 günü gazetede 'Naylon Darbe' başlıklı bir yazı kaleme aldığı, yazıda darbenin sanki hükümet tarafından kurgulanmış danışıklı dövüşmüş izlenimi vermeye çalıştığı belirtildi.
Doğru'nun bu yazıda "… Naylon darbeciler! İktidarı devirmeye kalktılar. Daha da güçlendirdiler. Yoksa bu 'tezgahlanmış bir darbe' miydi? Danışıklı dövüşten bir kalkışma mıydı? Sen kalk Cumhurbaşkanı'na darbe yaptım diye TRT'de bildiri okut, git Genelkurmay Başkanı'nı tutukla! Tankla TOMA'yı tokuştur. Başarısız darbe yap. Kabak gibi tutuklan. Üstün çıplak! Elin arkadan kelepçeli yere yüzü koyun uzan. Merak ediyorum: Bu darbecilerin tamamı, süzme saf Fethullahçı subaylar mıdır? Yoksa aralarına karışmış başkaları da var mıdır? Kutulardan dolar çıktığı o 17-25 Aralık gününden bu yana sürekli 'Fethullahçı avı' yapıldı, çok sayıda Fethullahçı tutuklandı. Buna rağmen Ordu'da 'Emir-Komuta Zinciri'ni kırıp darbe girişimine başvuracak bu kadar çok Fethullahçı subay nasıl gizli kaldı?" dediği belirtildi.
Doğru'nun yine darbe öncesinde 8 Temmuz 2016 tarihindeki yazısında 'Ankara'dan ine girme manzaraları' ve 28 Temmuz 2016 tarihli '12 Gün' başlıklı yazılarında benzer mesajlar vermeye çalıştığı kaydedildi.
FETÖ'YÜ AKLAMA FAALİYETİ
İddianamede, "Süreç içerisinde FETÖ mensuplarının ya da FETÖ'yü destekleyici harekette bulunan şahısların da aynı ya da benzer söylemlerde bulunarak kamuoyunu etkilemeye çalıştıkları, bu eylemlerin darbe öncesi ve sonrasında 15 Temmuz 2016 tarihli darbeyi ve FETÖ'yü aklama faaliyetine giriştiğinin somut örneği olmuştur" denildi.
İddianamede, "Şüphelilerin silahlı terör örgütü FETÖ'nün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgütün amacına ulaşmak ve bu amaçla kamuoyunda algı-destek sağlamaya yönelik söylemlerini kuvvetlendirerek, kamuoyunu örgüt lehine etkileme sonucuna neden oldukları, bu durumu bilebilecek durumda oldukları, dolayısıyla bilerek-isteyerek yardım ettikleri anlaşılmıştır" denildi.