SETA'nın yayınladığı, Nurullah Gür ile Şerif Dilek tarafından kaleme alınan çalışmada, 2008'de Amerikalı yatırım bankası Lehman Brothers'ın iflas edip dünyanın "Küresel Finans Krizi" gerçeğiyle yüzleşmeye başlamasının ardından 10 yıl geçtiği hatırlatıldı.
Krizin ardından politika yapımı açısından ön plana çıkan aktörlerin başında G20'nin geldiği belirtilerek, G20'nin "Küresel Finans Krizi"nin etkilerini azaltması ve yeni krizleri önleyecek reformlara öncülük etmesinin beklenen bir platform olduğu ifade edildi.
Analizde, şunlar kaydedildi:
"Ancak son birkaç yıldır liderler zirvelerinde küresel siyasete dair konuların giderek daha fazla ağırlık kazanması, ülkeler arasındaki fikir ve çıkar farklılıklarını daha da derinleştirerek G20'nin etkinliğinin azalmasına neden olmaktadır. Son yıllardaki küresel yönetişim meselesinde uzlaşının sağlanamadığı zirveler, daha sönük geçmekte ve sonuç bildirgeleri iyimserlikten uzak kalmaktadır. Yerleşik ve yükselen güçler arasındaki küresel reform önceliklerinde görülen ayrışmalar daha belirgin hale gelmiştir. Küresel finansal mimarinin yeniden şekillenmesine pozitif katkılar sağlasa da, kurumsal bir sekreterya ve yaptırım gücüne sahip olmayan G20, vadettiği birçok politikayı hayata geçirememiştir. Bu da küresel ekonominin gidişatında iyimser beklentilerin yerini, hayal kırıklıklarına bırakmasına sebep olmaktadır."
Bu yıl G20 dönem başkanlığını devralan Arjantin'in, Liderler Zirvesi'nin ilk kez Güney Amerika'da düzenlenmesine öncülük ettiği anımsatılan analizde, şu ifadelere yer verildi:
"Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te yapılan zirvenin ana teması 'adil ve sürdürülebilir bir kalkınma için fikir birliği sağlama' olarak belirlenmiştir. G20 dönem başkanı Arjantin bu tema kapsamında 'çalışma hayatının geleceği', 'kalkınma için altyapı' ve 'sürdürülebilir gıda geleceği' şeklinde özetlenebilecek üç öncelik saptamıştır. Her ne kadar Arjantin hem kıtanın sesi olma hem de gelişmekte olan ülkelerin kalkınma meselesini gündeme getirme fırsatı taşısa da bu zirvenin odağında ABD'nin geleneksel müttefiklerini karşısına alma pahasına izlediği korumacı politikalar, ABD-Çin arasında karşılıklı misillemelerle sürdürülen ticaret savaşı ve İran yaptırımları bulunmaktadır."
Analizde, G20'nin 2018 ajandasını, "Küresel Finans Krizi"nin üzerinden geçen 10 yıl sonrasında zirvenin küresel ölçekli yapısal sorunları çözmede ve küresel ekonomiye destek olmada ne derece başarılı olduğu ve G20 ile ilgili yaşanan hayal kırıklıkları ele alındı.