Dün görevden alınan eski rektör Şimşek hakkında Cumhuriyet Savcısı Emrah Yıldırım tarafından hazırlanan 80 sayfalık iddianame, Tekirdağ 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
15 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR
İddianamede, tutuksuz sanık durumunda olan Şimşek'in "örgüte yardım etme" suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Örgütün mali kaynakları ve mahrem yapılanmasının ayrıntılarının anlatıldığı iddianamede, FETÖ'nün devlet kademelerindeki yapılanmasına ve sızılan yerin önemine göre örgüt içerisindeki mahremiyetin arttığına işaret edildi.
"YAPILANMA İÇERİSİNDE OLMAYAN KİŞİLERE MOBBİNG UYGULANIYORDU"
NKÜ'nün eski Genel Sekreteri T.Y. iddianamedeki ifadesinde, okul içindeki hiyerarşik yapıda FETÖ'cü kişilerin aktif olduğunu ve örgüt dışındaki akademisyenlere mobbing uygulandığını belirtti.
T.Y, ifadesinde kendisinin de bu yapılanma dışında kaldığını ve baskıya maruz kaldığını öne sürerek, "NKÜ' de genel sekreter olarak görev yapıyordum. NKÜ'deki Fetullahçı yapılanmanın şahsa özel ilan çıkartılıyordu. Yapılanma içerisinde olmayan kişilere mobbing uygulanıyordu, bu suretle NKÜ'den uzaklaştırıldım." ifadelerini kullandı.
FETULLAHÇI AKADEMİSYENLERE KADRO
Şimşek'in örgüt ile iltisaklı olduğu belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Şüpheli Osman Şimşek'in, NKÜ içerisindeki Fetullahçı akademik kadrolaşmayı sağladığı ve bu sistematiğin en başındaki kişi olduğu tespit edilmiştir. Zira YÖK'ten ilgili bölüm için kadro izni alındıktan sonra, ilgili kadronun içeriği alınacak olan FETÖ mensubu akademisyenin çalışmasına/yayınına göre düzenlendiği, bu noktada ilgili fakülte dekanına takdir yetkisi sunulmadığı gibi jürinin, Üniversitelerarası Kurul'un ve ilgili fakültenin yönetim kurulunun da FETÖ mensubu kişilerden şüpheli rektör Osman Şimşek tarafından belirlendiği/atandığı anlaşılmıştır."
Şüpheli Şimşek'in yaşanan bu olaylardan haberinin olmadığı yönünde beyan etmesinin, savcılıkça gerçekçi bulunmadığına vurgu yapılan iddianamede, "Tüm bu belirlemeler yapılırken, şüphelinin bu eylemlerin dışında olduğunu veya haberinin olmadığını iddia etmenin hayatın olağan akışınca, üniversitenin başındaki idareci konumunda olan rektör makamında bulunan kişinin vasfınca örtüşmeyeceği değerlendirilmiştir. Bu nedenle şüphelinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir." denildi.
BYLOCK YAZIŞMALARI
İddianamede, ayrıca kadrolaşmaya onay verildiğini destekleyecek örgütün şifreli haberleşme programı olan ByLock yazışmalarının olduğu da ifade edildi.
Bu kapsamda akademisyen abisi olduğu tespit edilen ve tutuklu olan M.M.K'nin ByLock yazışmalarının yer aldığı bölümde, şunlar kaydedildi:
"M.M.K'nin tespit edilen Bylock yazışmaları incelendiğinde, 'Abi sağlık bilimlerinde doktora yapmış biyoloji mezunu kişi arıyoruz. Tekirdağ'da mevcut araştırma görevlilerinden bir kişi var. İsmi İ.K. Bu kişiyi hoca ile görüştürelim mi? Yoksa hazırda kadrosu hiç bir üniversitede olmayan bir kişi var mi?
Abi Anadolu yakasındaki önerdiğiniz tıbbi genetikçi doktorasını bitirmemiş. Bizim çok acele doktor tıbbi genetikte veya tıbbi biyolojide bitirmiş kişiye ihtiyacımız var."
"ÖRGÜTSEL TAVIR İÇERİSİNDE OLDUĞU KABUL EDİLMİŞTİR"
İddianamede, üniversitedeki söz konusu Fetullahçı kadrolaşmanın bir göstergesinin de, NKÜ'nün internet açılış sayfasının bu yıl eylül ayı içerisinde "Gülen Gelecekler" şeklinde düzenlenmesi olduğuna dikkat çekildi.
Örgütün çalışma yöntemlerinden birisinin de "sübliminal mesaj verme" ve "algı oluşturma" olduğuna vurgu yapılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Bu suretle örgüt lehine olan ve istenilen algıyı oluşturabilmektedir. Üniversitenin internet açılış sayfasının da bu şekilde düzenlenmesinin nedeninin, örgütün kırılan direncini yeniden canlı tutmaya yönelik olduğu değerlendirilmiştir. Söz konusu düzenlemenin, üniversite rektöründen habersiz yapılamayacağı, yapılsa dahi derhal kaldırılması gerekeceği aşikardır. Hal böyleyken söz konusu düzenleme basın yayın organlarında yer alana kadar üniversite sayfasından kaldırılmamıştır.
Bu suretle de örgütsel tavır olarak, üniversite içerisinde kırılan örgütsel moral ve yapılanmayı diri tutma yoluna gidildiği değerlendirilmiştir. Şüphelinin, üniversitenin rektörü olduğu hususu da değerlendirildiğinde, söz konusu sübliminal mesaj verme ve algı oluşturmaya yönelik mesajdan muhakkak suretle haberi olduğu, buna rağmen herhangi bir kaldırma işlemi yapmadığı ve bu şekilde örgütsel tavır içerisinde olduğu kabul edilmiştir."