SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman "(Kaşıkçı cinayeti) Bu olayla Batı tarafından reformist olarak tanımlanan Bin Selman efsanesi yerle bir oldu. Artık o, bir kahraman olarak değil, kişisel gayeleri uğruna her türlü şeyi yapacak bir Orta Doğu lideri olarak anılacak" dedi.
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal'ın moderatörlüğünde Ankara'da organize edilen "Kaşıkçı Cinayeti ve Orta Doğu'nun Krizleri" paneline, SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, İstanbul Üniversitesinden Doktor Öğretim Üyesi Muharrem Hilmi Özev ile gazeteci-yazar Mehmet Acet konuşmacı olarak katıldı.
Ataman, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin Orta Doğu'da bir kilometre taşı olduğunu belirterek, bu olayı Kral Faysal'ın 1975'te bir suikast sonucu öldürülmesine benzetti.
Kaşıkçı cinayetiyle ilgili birçok ihtimalin konuşulduğuna dikkati çeken Ataman, olayın hem bölgesel hem de Suudi iç siyaseti etkileyeceğini söyledi.
Ataman, cinayetin en çok Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın planlarını bozduğunu vurgulayarak, "Bu olayla Batı tarafından reformist olarak tanımlanan Bin Selman efsanesi yerle bir oldu. Artık o, bir kahraman olarak değil, kişisel gayeleri uğruna her türlü şeyi yapacak bir Orta Doğu lideri olarak anılacak." ifadesini kullandı.
Suudi yönetimine olan güvenin sarsıldığını belirten Ataman, başta ABD, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere Arabistan ile işbirliği yapan bütün ülkelerde endişenin hakim olduğunu vurguladı.
"SUUDİ ARABİSTAN DEVLET GELENEĞİ BİN SELMAN TARAFINDAN YIKILDI"
Ataman, bundan sonra Suudi Arabistan'ın dışa bağımlılığının daha da artacağının altını çizerek, "Suud yönetimi bu cinayetin üstünü örtmek için daha otoriter bir yönetimi tercih edecek. Bin Selman, iktidara gelmek için de çok riskli adımlar attı. Geçtiğimiz yıl birçok kraliyet ailesi mensubu gözaltına alınırken, iş adamları ve medya temsilcilerine mali baskılar uygulanmaya devam ediyor. Özetle, Suudi Arabistan devlet geleneği, Bin Selman tarafından yıkıldı." diye konuştu.
Suudi Arabistan'ın dış politikasında gelenekten kopuşun başladığını dile getiren Ataman, Suudi yönetimin, son dönemde BAE'nin çizgisinde yayılmacı bir politika izlediğine dikkati çekti.
Ataman, Türkiye ve Katar'ın, ABD ve İsrail destekli Suudi siyasetine karşı çıktığını, Müslüman ülkelerin bu kirli ittifakın karşısında durması gerektiğini savundu.
"KAŞIKÇI KOLAYCA DENKLEM DIŞINA ÇIKARILABİLECEK BİRİSİ DEĞİL"
Gazeteci-yazar Acet ise Türkiye'ye karşı uzun zamandır BAE kaynaklı bir fonlamanın bulunduğunu, bunun sebebini Türkiye'nin Arap dünyasına ilham kaynağı olması olarak gösterdi.
Kaşıkçı'nın Arap coğrafyasının idealinin ne olduğunu anlayan ve bunu özgür olarak dillendirebilen biri olduğunu vurgulayan Acet, cinayet vakasında bunun da önemli bir faktör olduğuna değindi.
Acet, Suudi Arabistan açısından bundan sonraki sürecin kolay olmayacağının altını çizerek, "Kaşıkçı, kolayca denklem dışına çıkarılabilecek birisi değil." diye konuştu.
Özev de konuşmasında, 2015'ten bu yana Yemen'de yaşanan krize değindi.
Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan ve BAE'nin Yemen siyasetini eleştirdiğini kaydeden Özev, Suudi Arabistan ve BAE'nın Yemen'e blokaj uyguladığını ve bunun ülkedeki durumu daha vahim hale getirdiğini söyledi.
Özev, Kaşıkçı cinayetinden sonra Yemen'deki durumun daha fazla gündeme gelmeye başladığını belirtti.
Kaşıkçı cinayetinden sonra Avrupa Parlamentosu'ndan "Suudilere silah satışının yasaklanması" çağrısının geldiğini anımsatan Özev, buna rağmen silah satışlarına devam eden İngiltere ve ABD'nin ileride onları zor durumda bırakabileceğine dikkati çekti.