2 yıl önce annesinden koparak tek başına Türk sınır kapısına gelen Zühre'nin ruhundaki yaralar Türkiye'de iyileştirildi. Tıp fakültesi okuma hayali kuran Zühre, "Türkiye için yaşayacağım" diyor
Yaptığı çalışmalarla dünyada insani yardımı en fazla yapan ülke ödülünü alan Türkiye, bu kez yıllardır Suriye'de savaşın orta yerinde, bacaklarına yerleştirdikleri teneke kutularla yerlerde yürümek için sürünen baba-kıza umut oldu. Batılı ajansların çektiği fotoğraf kareleri ve videolarla genetik bir problem nedeniyle doğuştan bacakları gelişmeyen ve dizden alttaki kısımları ters olan baba ve kızının dramına şahit olan 8 yaşındaki Maya Meri ve babası Muhammet Meri (34), için özel uçak gönderidi. 4 ay boyunca sürdürülen yoğun tedavilerin ardından Maya ve 34 yıldır tek bir adım atmamış olan babası artık yürüyor. İdlib'de iki yıl boyunca çatışmaların ortasında bir çadırda kalan baba ve kızı kendileri için özel olarak üretilen protez bacakayaklarla ayağa kalktı, yürüdü hatta koşmaya başladı. 4 aylık tedavi planlamasında; Maya'ya yapılacak protez için ölçü alındı, tasarım ve üretim yapıldı. Protezin ilk bölümü olan soketlere Maya'nın bundan sonra kullanacağı ayak yerleştirilerek, küçük kızın ilk kez sahibi olduğu pembe ayakkabılarla tamamlandı. Böylece onlar yıllar sonra Türkiye'nin yardımlarıyla ilk kez yürüdüler.
'TÜRKİYE TARIHLERE SIĞMAZ'
SABAH'a konuşan Baba Meri, "Yıllarca Suriye'de birçok ülkeden sayısız insan fotoğraflarımızı çekti, belgesellere konu etti. Yazık, vah dediler ama yardım etmediler. Türkiye bizi İdlib'de üç çocuğumla sığındığım eski çadırda buldu. Hayalini kurmayı bıraktığımız ayakları yapıp, bizi yürüttü. Dünya fotoğraflarımızı çekti ama Türkiye bizi ayağa kaldırdı. Türkiye tarihlere sığmayacak bir ülke" dedi.
'BOYNUMDAKİ AY YILDIZLA UMUDU TAŞIYORUM'
14 yaşındaki Zühre Korker iki yıl önce annesinden koparak, tek başına Türk sınır kapısına sığındı. Upuzun sarı saçları, masmavi gözleri ve yaşam enerjisiyle Türkiye'nin 8 yıldır tüm imkan ve yardımlarıyla tarihi bir insanlık destanı yazdığı Suriye'den kurtarılan hayatlardan yalnızca biri. Halep'te Türkiye umudu için yollara düşen Zühre'yle tanıştığımızda karşımızda küçük bir kız bulacağımızı düşünürken o bizi, 'hoş geldiniz güzel Türkiye'nin iyi insanları, umut ülkenin insanları' diyerek karşıladı. Kelimeleri yaşından çok büyük Zühre, yaşadığı travmatik olayların ardından rehabilitasyona alındı. Önce bedenindeki sonra ruhundaki yaralar sarıldı. Meslek edindi, tıp fakültesi hayali için gece gündüz ders çalışıyor. İşte Zühre'nin bize anlattıkları;
TÜRKİYE İÇİN YAŞAYACAĞIM: Türkiye ikinci kez doğmamı sağladı. Kendimi Türk hissediyorum. Bu ülkeye ölene dek borçluyum. Var gücümle çalışıyorum, doktor olup yaralarımızı saran Türkiye için canlar kurtaracağım. Türkiye için yaşayacağım. Ben Türk'üm, Türk vatandaşı da olacağım inşallah.
ARTIK HAYAL KURUYORUM: 2016'da ailemden koparak, dağlar, yollar aşıp, uzun yolculuğun ardından Türkiye'ye geldim. Türkiye'ye sığınmak için yola çıkan bir grup insanın arasına beni katan annem, 'git, Türkiye güvenli, orada oku, büyü. Elbet bir gün kavuşacağız kızım' dedi. Günlerce umuda yürüdüm. Aile Bakanı beni bir kurumuna yerleştirdi, meslek edindirdi, evladı gibi bakıyorlar. Yıkık, dökük ve çaresizdim ama şimdi güçlü ve güvendeyim. Yaşıtlarım gibi hayaller kuruyorum artık.
DOKTOR OLUP YARALAR SARACAĞIM: Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ev, aş, aile, güven gibi onlarca şey verdi bana. Birçok kurs aldım. Arkadaşlar edinip, geniş bir aileye sahip oldum. İki ayda Türkçe'yi öğrendim. Şimdi liseye başlayacağım.
BOYNUMDA TAŞIDIĞIM UMUT: Bu kolyeyi takıyorum çünkü Türkiye'nin hayatıma kazandırdıklarını, benim ve Suriyeliler için yaptıklarını hep aklımda tutmak, her an hatırlamak istiyorum. Bir kolyeden çok daha fazlası benim için. Boynumda taşıdığım, sabah uyanıp, gece uyumadan baktığım bu sadece bir kolye değil benim, bizim, Suriye'nin Irak'ın, çocukların umudu, her şeyim. Ölünce boynumdan alsınlar. Annem vefalı ol derdi, Türkiye'ye vefam ömür boyu sürecek.
ÇOCUKLUĞUMU VERDİ: Bu ülkede ilk kez çocuk oldum. Çocuk olmak orada çaresizlik ve korkuydu. Türkiye yaralarımı onardı. Korunmadan barınmaya, bir kap çorbaya kadar bu ülke bana çok şey verdi.. Güzel olan her şeyi burada yaşadım. Suriye'de adını bile söylemeyi unuttuğum oyunlar oynayıp, hayaller kurmaya başladım. İyilik ve insanlık buldum.
DÜNYANIN UMUDU TÜRKİYE
TÜRK insanına ve bu koca ülkeye teşekkürler. Çünkü onların misafirperverliği ve yardımları ile ben, ülkemin insanları, tüm çocuk ve insanlar yeniden hayata döndü. Ekmeklerini, imkanlarını, evlerini, çok fazla şeylerini paylaştılar. Dünyaya umut olan Türkiye'ye minnettarım...