Cumhuriyetimizin 95. yıldönümü kutlu olsun!
Senelerdir her 29 Ekim günü gazetelerdeki haberlerde ve köşelerin çoğunda hemen hemen hep aynı ifadeler vardır: Yıldönümü vesilesi ile Cumhuriyet'in faziletleri anlatılır, bu yeni idare sistemi sayesinde elde ettiğimiz başarılar ardarda sıralanır, medenî âlemde sahip olduğumuz seçkin yerden bahsedilir ve ifadeler böyle devam eder gider…
Aynı sözlerin bu sene de tekrar edileceğini bildiğim için, ben de bu konuda daha önce yayınladığım bir belgeyi yeniden gündeme getirmeye karar verdim: Cumhuriyet'in ilân belgesini…
Cumhuriyet'in nasıl ilân edildiğini merak edenler, yani faaliyetin hukukî boyutunu öğrenmek isteyenler için anlatayım:
Cumhuriyet bir anayasa değişikliği ile, o zamanki ismi "Büyük Millet Meclisi Kanun-ı Esâsî Encümeni" olan Anayasa Komisyonu'nun 1921 Anayasa'sındaki altı maddenin değişmesi maksadı ile hazırladığı tasarının Meclis'in 29 Ekim 1923 Pazartesi günü yaptığı 43. oturumunda kabul edilmesi suretiyle ilân edildi. Anayasanın ilk maddesine "Türkiye'nin yönetim şeklinin 'Cumhuriyet', devletin dininin İslâm, resmî dilinin de Türkçe olduğu ilâve ediliyordu. Diğer maddeler de Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Hükümet hakkındaydı. Oylamadan sonra hemen reisicumhur seçimine geçildi ve Mustafa Kemal Paşa, Reisicumhur seçildi.
Meclis'in 29 Ekim 1923 Pazartesi günü yaptığı 43. oturumunda görüşülüp kabul edilen tasarıyı hazırlayan Anayasa Komisyonu'nda İzmir Milletvekili Yunus Nadi (Abalıoğlu) Bey'in başkanlığında Gelibolu Milletvekili Celâl Nuri (İleri), Dersim Milletvekili Feridun Fikri (Düşünsel), Konya Milletvekili Refik (Koraltan), İzmit Milletvekili İbrahim Süreyya Yiğit), Muş Milletvekili İlyas Sami Beyler ile Antalya Milletvekili Rasih Hoca (Kaplan) vardı.
KOMİSYONUN RAPORU
Celâl Nuri Bey'in Meclis Başkanlığı'na hitaben kaleme aldığı komisyon mazbatasında bugünün dili ile şöyle idi:
"Milletimizi refah ve saadete ulaştırıp tam bir bağımsızlığa kavuşturan ve Allah'ın da takdir ettiği savaşta millî hâkimiyet esası kat'î surette kabul edilmiş ve daima buna riayet edilegelmişti. Bu usulün necib Türk milletine ne büyük muvaffakiyet temin ettiği aşikârdır. Hâkimiyetin kayıtsız-şartsız millete ait olması ve idare usûlünün milletin mukedderatını bizzat ve bilfiil idare etmek esasına dayanması zaten "Cumhuriyet" demek olduğundan, saltanatı kesin şekilde kaldıran bu kelimenin kullanılıp Türkiye Devleti'nin şeklinin cumhuriyet hükümeti olması hakkında Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nun özel maddesinin bir fıkra ile açıklığa kavuşturulması hukuk ve uygulama bakımından münasip görülmüştür.
Bir cumhuriyet tesis kılındıktan sonra bu cumhuriyetin temsilcisi olan başkanlık makamının da oluşturulması tabiîdir.
Bundan başka, hükümeti teşkil edecek olan başbakanın cumhurbaşkanı tarafından tayini, sorumluluğun belirlenmesi bakımından zarurî işlerdendir.
Dolayısıyla, hâlen mevcud olan devlet şeklinin tesbiti için Anayasa'nın buna dair bir, üç, sekiz ve dokuzuncu maddeleri aşağıdaki şekilde değiştirilerek açıklığa kavuşturulmuş devletimizin dininin İslâm, dilinin de Türkçe olduğuna dair özel bir madde ilâve edilmiştir.
Zikredilen maddeleri kanun hâline getirmek üzere Hey'et-i Celîle'ye arz ve teklif ve hemen müzakeresini istirham ederiz".
Bu mazbataya dayanılarak hazırlanan tasarının Meclis'te 29 Ekim akşamı saat sekizde kabul edilip kanunlaşması ile Türkiye'de Cumhuriyet ilân edilmiş oldu.
İŞTE, İLÂNIN BELGESİ
Şimdi Büyük Millet Meclisi Arşivi'nde bulunan ve "Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti Başkitabeti (Genel Sekreterliği) Kavanîn (Kanunlar) Müdüriyeti" antetli kâğıda yazılmış olan 364 numaralı "Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nun bazı mevaddının tâdiline" yani "Anayasa'nın bazı maddelerinin değiştirilmesine" dair kanun şöyle idi:
"Birinci Madde: Hâkimiyet, bilâ kayd ü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müsteniddir (dayanır). Türkiye Devleti'nin şekl-i hükümeti Cumhuriyettir.
İkinci Madde: Türkiye Devleti'nin dini, din-i İslâm'dır. Resmî lisanı Türkçedir.
Üçüncü Madde: Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümet'in inkısam ettiği şuubât-ı idareyi (ayrı ayrı bölümlere ayırdığı idarî işleri) İcra Vekilleri vasıtasıyla idare eder.
Dördüncü Madde: Türkiye Reisicumhuru, Türkiye Büyük Millet Meclisi Heyet-i Umumiyesi tarafından ve kendi âzası meyânından bir intihap (seçim) devresi için intihap olunur (seçilir). Vazife-i riyaset (başkanlık görevi), yeni Reisicumhur'un intihabına (seçimine) kadar devam eder. Tekrar intihap olunmak (seçilmek) caizdir.
Beşinci Madde: Türkiye Reisicumhuru, devletin reisidir. Bu sıfatla lüzum gördükçe Meclis'e ve Heyet-i Vekile'ye riyaset (hükümete başkanlık) eder.
Altıncı Madde: Başvekil, Reisicumhur tarafından ve Meclis âzası meyanından intihap olunur (Meclis üyeleri arasından seçilir). Diğer vekiller Başvekil tarafından yine Meclis âzası arasından intihap olunduktan sonra hey'et-i umumiyesi (hepsi) Reisicumhur tarafından Meclis'in tasvibine arzolunur. Meclis hâl-i içtimada (çalışma döneminde) değil ise keyfiyeti tasvip Meclis'in içtimaına tâlik olunur(toplantısına ertelenir).
18 Rebiyülevvel 1342 ve 29 Teşrinievvel (Ekim) 1339 (1923)".
Herhalde dikkat etmişsinizdir: Meclis'in bu kararı ile aslında yeni bir devlet kurulmuyor, mevcut devletin idare biçimi değiştiriliyordu; yani "devletin devamlılığı" kuralının dışına çıkılmıyor, devletin aynı ama sistemin "Cumhuriyet" olduğu vurgulanıyordu.
Cumhuriyet'in ilânı, Ankara'da 101 pâre top atılarak kutlanırken kararı memleketin dört bir tarafına duyurma işi de müftülüklere verildi. Evkaf ve Şer'iye Vekâleti'nin talimatı ile Türkiye'deki bütün müftülüklere telgraflar gönderen Diyanet İşleri Reisliği, müftülerden artık Cumhuriyet ile idare edileceğimizi halka duyurmasını istedi.
Burada, Cumhuriyet'in ilân belgesinin orijinali de görebilirsiniz…
Murat Bardakçı - Habertürk