Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince, 27 Nisan'da verilen kararın gerekçesinde darbe girişiminin bastırılmasına rağmen sanık generallerin,16 Temmuz sabahına kadar cunta faaliyetlerine devam ettikleri vurgulandı.
Metin İyidil
Sanıklara verilen cezaların gerekçeleri hakkında ayrıntılı açıklamaların yer aldığı kararda, aynı zamanda FETÖ'nün yapısı, işleyişi, mali kaynakları, kamu kurumlarına sızma stratejisi ve 15 Temmuz darbe girişiminin nasıl yapıldığı anlatıldı.
Kararda, darbe girişiminin FETÖ üyesi askerlerce yapıldığı, bu kapsamda Türkiye'nin birçok yerinde darbe girişiminde yer aldıkları belirlenen sanıklar hakkında açılan çok sayıda davanın karara bağlandığı hatırlatıldı.
Darbe girişimine ilişkin mahkeme kararlarının, derdest dava dosyalarının, yürütülen soruşturmaların, itirafçı beyanlarının ve resmi kurumların tespitlerinin, darbe girişiminin FETÖ'cü bir kalkışma olduğunu ortaya koyduğu anımsatıldı.
Örgütün öncelikli amacının kamu kurumlarına sızarak devlet otoritesini zayıflatmak ve kendi egemenliklerini kurmak olduğuna işaret edilen kararda, bu amaç doğrultusunda faaliyet gösteren örgüt mensuplarının deşifre olmamak için "tedbir" adı altında kendilerini gizlendikleri belirtildi.
FETÖ'nün "küresel güçlerin" stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olduğuna işaret edilen gerekçeli kararda, şu tespitlere yer verildi:
"FETÖ/PDY, Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet'in niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür.
Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz sürecine kadar örgüt elebaşı Fetullah Gülen tarafından belirlenen ideoloji doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek üzere eylem ve fikir birliği içinde hareket etmiştir."
SANIKLARIN EYLEMLERİ VE GEREKÇE
Gerekçeli kararın ikinci bölümünde sanıkların darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'daki eylemlerine ve ceza gerekçelerine yer verildi.
Buna göre, dönemin EDOK Harekat Eğitim ve Öğretim Başkanı sanık eski tuğgeneral Lütfi İhsan Yanıkoğlu'nun, darbecilerin sözde atama listesinde EDOK Kurmay Başkanı olarak yer aldığına işaret edildi.
Sözde "yurtta sulh konseyi"nce belirlenen isimler için hazırlanan "telsiz çağrı kodları" listesinde Yanıkoğlu'nun da yer aldığı kaydedilen kararda, sanığın TBMM, Başbakanlık ve bakanlıklar ile kuvvet komutanlıklarının bulunduğu Devlet Mahallesi'ndeki tutuklamalardan sorumlu olduğu ifade edildi.
Yanıkoğlu'nun darbe girişiminin ilk saatlerinde sözde atandığı Kurmay Başkanlığına giderek çevre güvenliğinin sağlanması için emir verdiği anlatılan kararda, darbe teşebbüsünün başarısız olmasıyla sanığın karargahtan ayrıldığı ve darbecilerin gözaltına alınmasından sonra ikinci kez karargaha geldiği belirtildi.
Sanığın darbe girişiminden önce ve sonrasında sözde "yurtta sulh konseyi" üyeleri eski generaller Mehmet Dişli ve Salih Ulusoy ile irtibat kurduğu aktarılan kararda, FETÖ mensuplarının üzerinden çıkan bir doların Yanıkoğlu'nda da bulunduğuna işaret edildi.
Yanıkoğlu'nun gözaltına alınacağı sırada cep telefonunu parçaladığı bilgisine yer verilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Sanık Lütfi İhsan Yanıkoğlu'nun hazırlık hareketlerinden öteye geçerek icrai hareketlerde bulunduğunun kabulünü gerektirecek şekilde yoğun kast ve bir bütün olarak cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme suçunu işlediğinin sabit olduğu sonuç ve kanaatine varılarak sanık Lütfi İhsan Yanıkoğlu'nun cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir."
"Cerideyi değiştirmeye çalıştı"
Sanık Hamza Koçyiğit'in de olay tarihinde tümgeneral rütbesiyle EDOK Kurmay Başkanı olarak görev yaptığı ifade edilen kararda, sanığın sözde atama listesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) emrine alındığının görüldüğü belirtildi.
Koçyiğit'in komutanlığını yaptığı birimden Türkiye genelindeki askeri birliklere sözde sıkıyönetim emirlerinin gönderildiğine dikkati çekilen kararda, sanığın darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılmasına rağmen önceki emirlerin hükümsüz olduğuna dair girişimde bulunmadığı gibi, kanunsuz emirlere karşı ne yapılması gerektiğine ilişkin kendisini arayan sanık tuğgeneral Mustafa Kaya'dan emirlere uymasını istediği bildirildi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde yakınlarını arayarak kendisini almalarını isteyen Koçyiğit'in, personeline bilgi vermeden sivil plakalı araçla karargahtan ayrıldığı, kendisinden sonra emir komutayı devralan Abdullah Topçu'nun ast birlikleri arayarak kanunsuz emirlere uymamaları talimatını verdiği aktarıldı.
Darbe girişiminin tamamen bastırılmasından sonra Koçyiğit'in karargaha geri döndüğü ve olay gecesi yaşanılanların kaydedildiği cerideyi kendisini ve davanın diğer sanığı İyidil lehine değiştirmeye çalıştığı ancak nöbetçi binbaşının direnç göstermesi nedeniyle başarılı olmadığı belirtilerek, şu tespitler yapıldı:
"Sanık Koçyiğit, ihtilale teşebbüsün başarısızlığa uğradığının kesin olarak anlaşıldığı 16 Temmuz sabah saatlerinden sonra hatta ihtilale teşebbüste merkez üs olarak kullanıldığı Akıncı Üssü'ndeki isyancıların direnişlerini sonlandırıp teslim oldukları saatlerden sonra helikopter temini arayışına girmiştir. Koçyiğit, FETÖ/PDY yöneticisi Adil Öksüz'ün okul arkadaşı da olan ve darbe girişimine katılan, tabancasıyla görüntülere kaydı düşen öğretmen üsteğmen Mehmet Akçakara'ya talebi doğrultusunda karargahta sivil plakalı, askeri araç olduğu belli olmayacak nitelikte bir araç temin etmeye ve Akçakara'ya bu aracı tahsis etmeye çalışmıştır.
Böylece Koçyiğit'in icrai hareketlerde bulunduğunun kabulünü gerektirecek şekilde yoğun kast ve eylemiyle suç işlediği sonuç ve kanaatine varılarak cezalandırılmasına karar verilmiştir."
"ÖRGÜT ELEBAŞININ TALİMATINA UYDU"
Olay tarihinde korgeneral rütbesiyle EDOK Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı olarak görev yapan sanık Metin İyidil'in ise darbeciler tarafından KKK emrine verildiği, atandığı görev bölümünün boş bırakıldığı belirtilen kararda, sözde atama listesinde imzası bulunan sanık eski tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün kasasında İyidil'in imzasını taşıyan 13 Temmuz 2016 tarihli emeklilik dilekçesinin bulunduğu kaydedildi.
Dilekçenin işleme konulmamasının dikkati çekici olduğu vurgulanan kararda, bunun "ihtilal teşebbüsünün başarılı olması durumunda asker kimliğinden arındırılarak yürütmeye ait makamlara atanacak kişiler arasında Metin İyidil'in de olduğunun kanıtını oluşturduğu" tespitine yer verildi.
Darbe girişiminden birkaç gün önce İyidil'in 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığına gittiği, sözde "yurtta sulh konseyi" tarafından 4. Kolordu Komutanı olarak atanan eski tümgeneral Osman Ünlü ve sanık eski tuğgeneral Murat Aygün ile görüştüğü belirtildi.
İyidil'in, FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in, çok önemli konuların yüz yüze görüşülmesi yönündeki talimatına uyarak darbe öncesi görüşmelerini bu yöntemle yaptığına işaret edilen kararda, şu ifadeler yer aldı:
"Bu görüşmelerin ihtilale hazırlık mahiyetinde görüşmeler olduğunun kabulünün hayatın olağan akışı gereği olduğu, ayrıca sanığın HTS kayıtları ve kendi savunmasından da anlaşılacağı üzere hain ihtilale kalkışma gecesi de ihtilali gerçekleştirme amacıyla Ankara merkezine 60'ın üzerinde tankı çıkaran Mamak'taki 4. Kolordu Komutanlığına gelerek faaliyet yürüten Osman Ünlü ile defalarca telefon görüşmesi yaptığı, bu telefon görüşmelerinde de Osman Ünlü'nün ihtilalci cunta içinde yer aldığını ve o doğrultuda faaliyette bulunduğunu, üstü olan Metin İyidil'e bildirdiği anlaşılmaktadır."
Sanık İyidil'in darbe girişiminden saatler önce Genelkurmay Başkanlığına giderek, Partigöç ile görüştüğü, akşam saatlerinde başlayan hain kalkışma sırasında komutanlığını yaptığı birliğe gitmek yerine Ankara'da sokaklara tankları çıkaran isimlerden Ünlü ve Harbiyelileri darbe teşebbüsüne destek amacıyla Eğridir'den Ankara'ya göndermeye çalışan Metin Akkaya ile telefon görüşmeleri yaptığı kaydedildi.
Söz konusu isimlerin cunta yanlısı olduklarını söylemelerine rağmen İyidil'in görüşmelerine devam ettiğine dikkati çekilen kararda, sanığın darbe girişiminde yargılanan sanık eski KKK Lojistik Komutanı Yıldırım Güvenç ile irtibat sağlayarak sabah saatlerine kadar darbe girişimine yönelik faaliyet gösterdikleri anlatıldı.
İyidil'in darbe girişiminin bastırılmasından sonra 16 Temmuz saat 06.47'de Akkaya'dan Ankara'ya komando birliklerini sevk etmesini istediği aktarılan kararda, vali onayı olmadan birliklerin çıkamayacağının belirtilmesi üzerine İyidil'in bu kez Isparta Valisi Şehmuz Günaydın'ı ikna etmeye çalıştığı kaydedildi.
Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığına da giden İyidil'in burada gözaltına alınan cuntacıların, polis yerine askerlere teslim edilmesini istediğini ancak tümenin disiplin subayının buna engel olduğu belirtilen kararda, İyidil'in darbe teşebbüsüne ilişkin eylemlerini son ana kadar sürdürdüğü vurgulandı.
HÜKÜM
Kararda, soruşturma savcısının sanıklar hakkında "anayasal düzene karşı işlenen suçlara" ilişkin düzenlenen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 309, 311. ve 312. maddeleri gereğince sanıkların 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarını talep ettiği hatırlatıldı.
Sanıkların, eylemleriyle "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" düzenlemesini içeren 309. maddedeki unsurları gerçekleştirdikleri vurgulanan kararda, ayrıca 311. ve 312. maddelerince cezalandırılmalarına yer olmadığı ifade edildi.
Böylece eylemlerinden dolayı, sanıklar eski Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı İyidil, eski EDOK Kurmay Başkanı Koçyiğit ve eski EDOK Harekat Eğitim ve Öğretim Daire Başkanı Lütfi İhsan Yanıkoğlu'nun, "anayasal düzeni ihlale teşebbüsten" birer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları kararlaştırıldı.
Sanıklardan dönemin EDOK Okullar Komutanı korgeneral Abdullah Barutcu, dönemin Muharebe Geliştirme Başkanı tuğgeneral Mehmet Topçu ve gözlem subayı eski binbaşı Ersal Duman'ın ise bütün suçlardan beraatine hükmedildi.
Oy birliğiyle alınan kararda ceza alan sanıklar için takdir indirimi yapılmadı.