Başkan Recep Tayyip Erdoğan dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "150. Yılında Şura-yı Devlet'ten Danıştay'a" başlıklı uluslararası sempozyuma katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu:
ACABA DÜZELTİLDİ Mİ?: Yeni sistemin en önemli özelliği yürütmede çift başlılığı sona erdirerek sandıkta tecelli eden iradenin devlet yönetimine tam anlamıyla yansıtılabilmesini garanti etmesidir. Kuvvetler ayrılığını gerçek anlamda işletemeyen, bunun yerine millet iradesinin anti demokratik kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla frenlenmesini hedefleyen çarpık anlayış nihayet düzeltilecek diye düşünüyorum ama kendi kendime soruyorum acaba düzeltildi mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan "1 milyar doların hesabını kim verecek?"
ÇOK BAŞLILIK: Bazı uygulamalar görüyorum ki çift başlılık değil, çok başlılığa doğru giden bir süreç. Bazı kavramların tanımında da zorlanıyorum. Şura-yı Devlet, devletin danışması veya danıştığı organ. Peki karar, icra bu kimin? İşte bu da yerindelik anlamıyla idarenindir.
HESABINI KİM VERECEK?: Ben damdan düştüm de onun için konuşuyorum. İzmir Limanı'nın biz ihalesini yapıyoruz ve Danıştay'da İzmir Limanı'nın ihalesi 2 yıl bekliyor. Sonunda burayı alacak olan kişi vazgeçiyor ve biz 1 milyar dolar kaybediyoruz. Şimdi bunu bana, Allah aşkına, Danıştay neyle izah edecek? 1 milyar doların hesabını kim verecek? Kalkarsın seri olarak ne düşünüyorsan bize bildirirsin, ondan sonra biz de kararımızı veririz. Ama 1 milyar doların bedelini bu millete ödetmeye kimsenin hakkı yok. İdarede böyle bir şey olduğu zaman bütün yargı organları idarenin üzerine çullanıyor ama Danıştay böyle bir kararı geciktirmede maalesef ağırdan aldığı zaman kim bunun hesabını soracak? Bu hesabı soracak olan merci yok.
JÜRİSTOKRASİ TEHDİDİ: Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı nasıl demokrasinin olmazsa olmaz şartıysa, jüristokrasi de büyük bir tehdittir. Yargının öncelikle kendi itibarını tehlikeye atan jüristokrasi tuzağına düşmesini engelleyecek en önemli unsur, kararlarını verirken yetkilerini aşmamaya göstereceği özendir. Yasayı uygulamak yerine yasa koyucu gibi hareket etmek, hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını yerindelik denetimini de içine alacak şekilde genişletmek asla doğru değildir. Merak ediyorum, yerindelik görevi veya hakkı idareye mi yoksa yargıya mı ait? Bunun kavgasını 16 yıldır hep verdik, hala veriyoruz. O zaman yargı gelsin, idare görevini de üstlensin. Bir taraftan kalkıp bunların ayrılığından bahsediyoruz. Diğer taraftan bakıyorsunuz, yerindelik yetkisini de yargı kendinde kullanıyor.
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör ile Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, Başkan Erdoğan'a Sultan Abdülaziz'in 1868'de Şura-yı Devlet'in açılış törenindeki konuşma metnini hediye olarak takdim etti.
ANT ŞİMDİ Mİ AKLINIZA GELDİ?
"Danıştay, 5 yılda ant ile ilgili karar veriyor. 2013'ten 2018'e kadar neredeydiniz? 2018'e kadar niçin acaba bu konuda bir karar verilmedi de şimdi veriliyor? Şimdi mi aklınıza geldi? Kusura bakmayın da bunu sormak da bizim hakkımız olsun. Biz alkışlanması gerektiği zaman yargımızı alkışlarız ama yanlış olduğu zaman da bunu söylemek zorundayız. Çünkü millet, tokadı atması gerektiği zaman bana atıyor, size atmıyor. Meydanlara çıktığımız zaman, yuhlaması gerektiği zaman bizi yuhluyor, sizleri yuhlamıyor. Hesabı veren biziz. Onun için biz de sizlerden gecikmeyen adil kararlar bekliyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Öğrenci andı' açıklaması "2013'ten 2018'e kadar neredeydiniz"
İZİN ALACAKSAK BU MAKAMDA DURMAYAYIM
"Şura-yı Devlet diyorsak, Danıştay bir istişari organ olarak bunu değerlendiriyorsak, o zaman bir istişari organ görevini ifa etmesi gerekir. 'Yok ben karar merciiyim' diyorsa, o zaman biz burada niye duruyoruz. Şu anda Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini hazırlamadan önce biz kalkıp, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilgili Danıştay'dan bunu soracak, oradan izin alacak, müsaade alacaksak o zaman ben bu makamda durmayayım, çekeyim gideyim. Böyle şey olur mu? Kusura bakmayın da benim yanımda da bunca hukukçu var. Anayasacı, cezacısı, medeni hukukçusu hepsi var. Bunlara bu devlet niye bu maaşları ödüyor. Orada yan gelip yatın diye ödemiyor ki..."
KAŞIKÇI OLAYINI CİDDİYET VE HASSASİYETLE ELE ALDIK
"Türkiye, vicdan, hukuk ve insan eksenli dış politikasını, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde bir kez daha gösterdi. Nevi şahsına münhasır bu hadisenin, ciddiyet ve hassasiyetle ele alınmasını sağladık. Hassasiyetimizi dünya taktirle karşıladı. Belli merkezlerde üretilen kara propagandalara göz yummadık. Cinayetin üstünün örtülmesine, sorumluların adaletten kaçırılmasına müsaade etmemekte kararlıyız. Tüm çabamız adaletin tecelli etmesi için. Cinayetin karanlık taraflarını aydınlatacak delillere ulaştıkça, bunu şeffaf şekilde muhataplarımızla paylaşacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay Sempozyumu'nda önemli açıklamalarda bulundu
GÜNGÖR: ORTAK ÇALIŞMALAR YAPABİLİRİZ
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Danıştay'ın istişari ve danışma görevi de bulunduğunu hatırlatarak, ihtiyaç duyulması halinde destek olmak amacıyla ortak çalışmalar yapılabileceğini ifade etti. Güngör konunun kapsamını şöyle açıkladı: "Hazırlanma sürecinde kanunlar ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri hakkında istişari görüş verilmesi, ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemler hakkında görüş bildirilmesi, ekonomi, sanayi, eğitim, sağlık, turizm, enerji, maden, orman, doğal kaynaklar, ulaşım, altyapı, özelleştirme, çevre, imar gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda görüş bildirilmesi şeklinde sıralanabilir. Kanun çalışması yapılırken bu yola başvurulması halinde çıkarılacak kanunun Anayasa ile uyumlu olup olmadığı, uygulanma şartları ve hukuk sistemi üzerindeki etkileri yürürlükten önce değerlendirilecek, olası sorunlar bu aşamada giderilecektir."