Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulu'nda görevli subayların da aralarında bulunduğu 32'si tutuklu 43 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınması tamamlandı.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu'nda yapılan duruşmada, savunma yapan tutuksuz sanık Mustafa Böcek, olay tarihinde Hava Harp Okulu'nda uzman çavuş olarak görev yaptığını, gördüğü her şeyi komutanlarına rapor ettiğini, darbe girişimini geç de olsa anladığını ama kimlerin darbeci, kimlerin darbe karşıtı olduğunu bilemediğini söyledi.
Sanık Böcek, sabaha karşı vatandaşları sokakta görünce hain darbenin başarısız olduğunu anladığını ifade ederek, "Uzman Çavuş Serdar Şahin nöbetçi amirimdi, bir araca eskortluk yapmamız gerektiğini söyledi. Yakıt taşıma olduğu aklıma gelmedi, normal eskortluk görevi zannettim. Darbeye yardım olduğu aklıma gelmedi. Destek Nizamiye'ye geldiğimizde yakıt tankeri olduğunu gördüm. Daha sonrasında gözaltına alındım. Kendi envanterimiz olan araçla tankere eskortluk yaptık. Bir emir verildi, emir komuta zincirinin en altında yer alıyorum. Emri veren ve emir amacını bilmem mümkün değildir. Yakıt ikmali yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Serdar Şahin, komutanların kurtarılması için yapmamız gerektiğini söyledi.'' diye konuştu.
Bir diğer tutuksuz sanık Murat Günder de savunmasında, Hizmet Bölük Komutanlığı'nda bölük komutanı olarak 11 Temmuz 2016'da göreve başladığını, 1. derece sicil amirinin Albay Yusuf Özdemir olduğunu, Özdemir'in kendisine turuncu alarm verildiğini ve 2 bin merminin şarjörlere basılmasını emrettiğini dile getirdi.
Sanık Günder, Özdemir'in bu talebini resmi yollarla usulüne uygun bir şekilde talep ettiklerini, iznin verildiğini, mermilerin olduğu yeri kilitlediğini ve sonrasında Halkalı'da bulunan ailesinin yanına gittiğini anlattı. Daha sonra terör tehdidiyle birliğe çağrıldığını, yolda telefonuna haberlerin düştüğünü aktaran Günder, emekli astsubay olan babasıyla, amcasıyla konuştuğunu, kendisini darbe konusunda uyardıklarını beyan etti.
Kendisini birliğe çağıranların darbeci mi, darbe karşıtı mı olduğunu bilmediğini savunan Günder, "Birliğe neden gittiğime dair o gece video çektim. Çünkü bu hainlerin daha önce kurdukları tuzakları biliyordum. Bu video darbe amacıyla gitmediğime dairdir. Birliğe 00:22 civarı girdim."' diyerek olay günü kendini çektiği videoyu mahkeme heyetine izletti.
Birliğe giriş yaptıktan sonra odasına gittiğini aktaran sanık Günder, odasının camlarının kırık olduğunu, Orhan Çiçek'in odasının camlarını kırdığını, mermilerin bulunduğu yerin anahtarını aradığını öğrendiğini söyledi. Günder, askerler toplanınca emrindeki 40-45 kadar askere "Beni dinleyeceksiniz" telkininde bulunduğunu ancak Albay Yusuf Özdemir askerlere araçlara bin emri verince askerlerin araçlara bindiğini belirtti.
Sanık Günder, "Albay Yusuf Özdemir, bana da araca binmemi söyledi, ben binmedim, 2. defa emretti, ben bahanelerle binmedim, onlar gittiler. Daha sonrasında aracıma geçtim, radyoyu dinledim. Emrimdeki başçavuş geldi ona sordum 'Cemaatçi misin?' diye, bana 'Allah onların belasını versin, değilim' dedi. Olaylara karışmamasını ve evine gitmesini istedim. Binanın ışıklarını kapattım. Yusuf Özdemir askerlerimi almıştı, askerlerimi çok merak ediyordum. 04.15 gibi bir araç geldi, mermi almaya geldiklerini söylediler, mermi vermedim. 04.30 gibi birlikten çıktım. Halen ihraç olmamış bir üsteğmenim. Darbecilerin karşısında durdum. Beraatımı istiyorum." şeklinde konuştu.
"Ömer Halisdemir gibi kahramanlar var, gidiyor, darbeci komutanın kafasına sıkıyor"
Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, Günder'e "Bu ülkede Ömer Halisdemir gibi kahramanlar var, gidiyor, darbeci komutanın kafasına sıkıyor. Bu durumu sen de engelleyebilirdin. Niye karşı çıkmadın?'' diye sordu. Bunun üzerine sanık Günder, "Beni oraya gönderen kimse yoktu. Tek başımaydım, nasıl karşı çıkayım?" dedi.
Başkan Gürlek'in ''Neden tepki göstermedin?'' sorusuna sanık Günder, "Askerlere 'albayı dinlemeyeceksiniz' dedim. Askerlere otobüse binerken 'nereye gittiğinizi bile bilmiyorsunuz' dedim. Askerleri, Yusuf Özdemir'i tanımıyorum, ben oraya gideli 4 gün olmuştu. Korktuğum açık ve nettir." diye cevap verdi.
Sanıkların savunmalarının alınmasının tamamlanmasından sonra mahkeme, tanık dinlemesine geçti.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski pilot üsteğmen Kerime Yıldırım, cezaevinden SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanarak, tanık olarak ifade verdi.
Tanık Kerime Yıldırım, Vodafone Arena Stadyumu'na personel götürme emrini Albay Hüseyin Ergezen'in verdiğini ifade ederek, "Albay Ergezen, terör saldırıları olabileceğini, bu kapsamda uçmam gerektiğini söyledi. Kaç kişiyi götürdüğümü hatırlamıyorum. Helikopter 8-10 kişi alıyor. Personelin nereden geldiğini bilmiyorum. Öğrenciler de vardı. İlk önce TRT'ye Hüseyin Ergezen, 2 rütbeli ile askeri öğrencileri götürdüm. İlk uçuşum buydu. Atatürk Havalimanı'ndaki kuleden uçuş izni istedim. Kule bana nereye gideceğimi sordu, ben de albaya sordum. Albay bana 'Kadıköy' dedi. Uçuş yaparken albay 'rotayı değiştir' dedi. Onun yönlendirmesiyle hareket ettim. Bütün helikopterdekiler indi, Atatürk Havalimanı askeri aprona geri döndüm.'' şeklinde konuştu.
Beşiktaş'taki stada kendisinin de, Tuncay Yıldırım'ın da uçtuğunu söyleyen Yıldırım, Yüzbaşı Fatih Aksoy'un Albay Ergezen'in emriyle stada uçmasını söylediğini, Ergezen'in sicil amiri olduğunu belirtti.
Talepleri sorulan Cumhuriyet savcısı, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını, duruşmaya gelmeyen 2 sanık hakkında yakalama kararı çıkartılmasını ve eksik hususların giderilmesini talep etti.
Duruşma, sanık avukatlarının taleplerinin alınması için yarına ertelendi.