Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
Geçtiğimiz hafta bir Moldova ziyaretimiz oldu. Çok verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bu ülkenin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümü Gökoğuz'da çeşitli programlara katıldık. 15 bin kişinin katıldığı meydan mitingini yerine getirdik. Kısa süre önce gittiğimiz Macaristan'dan da güzel anılarla döndük. Bizim fiziki sınırlarımız başkadır gönül sınırlarımız başkadır. Biz bir adım attığımızda muhattaplarımızın buna üç beş adımla karşılık vermesi oralarda aynı sevginin yaşadığının göstergesidir. İnşallah dostlarımızla güvenli bir gelenek inşasını sürdüreceğiz.
YATIRIM 10 MİLYAR DOLAR CİVARINDADIR
Cuma günü İzmir'de, Cumartesi Diyarbakır'da, Pazar günü İstanbul'da çeşitli programlarda vatandaşlarımızla biraraya geldik. Azerbaycan'ın Socar projesindeki yatırımı 10 milyar dolar civarındadır. Burada yılda 10 milyon ton ham petrol işleme kapasitesi olacak. Bu yatırımın hayata geçirilmesi konusunda dirayeti sebebi ile dostum Aliyev'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Tabii bu tesis özelleştirme ile Azerbaycan'a geçtikten sonra burada bir liman projesi hayata geçirildi.
SUUDİ GAZETECİ CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki başkonsolosluğunda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı için kapsamlı bir değerlendirme yapmak istiyorum. Merhum Kaşıkçı'ya rahmet, ailesine, dostlarına başsağlığı diliyorum.
Cemal Kaşıkçı 28 Eylül Cuma günü saat 11.50'de evlilik işlemleri için Suudi Arabistan Konsolosluğuna gidiyor. Bu ziyaretin cinayeti işleyen ekibe haber verdiği anlaşılıyor. Konsolosluk görevlilerinden bazılarının ülkelerine gitmeleri, hazırlıkların orada yapıldığına işaret ediyor. 1 Ekim'de saat 16.30'da Pazartesi günü 3 kişilik ekip tarifeli seferle İstanbul'a iniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti açıklaması
BELGRAD ORMANI VE YALOVA'DA KEŞİF YAPILMIŞTIR
Bu arada Başkonsolosluktan başka ekip de Belgrad Ormanı ve Yalova'da keşif çalışmaları yapıyor. 2 Ekim'de başka ekip gelip, otele yerleşiyor. 9 kişilik üçüncü ekip de bir başka otele hareket ediyor. Toplam15 kişilik bu ekip sabah 09.50 ile 11.00 arasında ayrı ayrı gelip buluşuyor.
KONSOLOSLUĞUN KAMERA SİSTEMİNDEKİ HARD-DİSK SÖKÜLÜYOR
Önce konsolosluğun kamera sistemindeki hard-disk sökülüyor. Cemal Kaşıkçı 11.50'de aranıp randevusu teyit ediliyor. Kaşıkçı 13.08'de konsolosluğa yaya olarak giriyor. Bu saatten sonra da bir daha haber alınamıyor.
Akşam saat 17.50'de resmi makamlara nişanlısı tarafından konsoloslukta zorla alıkonulduğuna dair başvuru yapılıyor. İlgili birimler tahkikat başlatıyor. Bölgedeki kameraların incelenmesi sonucu Kaşıkçı'nın çıkmadığı kesinlik kazanıyor. Diplomatik dokunulmazlıkları olduğu için fiili bir işlem yapılamıyor. Emniyet ve istihbarat birimlerimiz hadiseyi araştırmayı başlarken, savcılığımız da soruşturma açıyor. Araştırma ve soruşturma derinleştikçe çok ilginç bilgiler çıkıyor.
CİNAYETİN OLDUĞU GÜNÜN ARİFESİNDE 15 SUUDİ GÜVENLİKÇİ, ADLİ TIPÇININ ÜLKEMİZE GELDİĞİ GÖRÜLÜYOR
Cinayetin olduğu günün arifesinde 15 Suudi güvenlikçi, adli tıpçının ülkemize geldiği görülüyor. Şahıslar akşam Türkiye'yi terk ediyor. Kıyafeti, gözlüğü ve sakalıyla Kaşıkçı'ya benzetilmeye çalışılan kişinin gece yarısı Riyad'a hareket ettiği belirleniyor. Suudi yönetimi 4 Ekim'de iddiaları reddediyor, hatta başkonsolos 6 Ekim'de Reuters muhabirini davet ederek lakayt bir havada kendini savunmaya çalışıyor. Emniyet ve istihbarat birimlerimiz çalışmalarını yürüterek yeni belgeler çıkarmaya gayret ediyor. Dışişlerimiz de muhataplarıyla görüştü.
BAZI ŞEYLERİ SORMAK, CEVAPLARINI ARAMAK ZORUNDAYIZ
Bazı şeyleri sormak, cevaplarını aramak zorundayız. Bu olay İstanbul'da oluyor. Sorumluluk makamındayız. Öyleyse bunu sorgulamak hakkımız. Sis bulutu ortadan kalktıkça diğer ülkeler de harekete geçti. Biz de sessiz kalmayacağımızı ,her türlü adımı atacağımızı ifade ettik. Hiç kimseyi zan altında bırakmamak için soruşturmanın sonucunu bekledik.
Suudi Arabistan Kralıyla yaptığım görüşmede meseleyi anlattım. Olayı araştırmak üzere kendisinin gönderdiği heyetle yaptığım görüşmeyi ve ortak çalışma grubu oluşturmada mutabık kaldık. Kralın talimatıyla, ekiplerimiz konsoloslukta çeşitli incelemeler yaptı. Konsolosun kifayetsizliğiyle bir takım şeyler söyledim. Başkonsolos 1 gün sonra görevinden alındı ve ülkesine döndü.
AYNI GÜN KRAL İLE BİR TELEFON GÖRÜŞMESİ DAHA YAPTIK...
18 Ekim'de başkonsolosluk binasında inceleme yapıldı. 19 Ekim'de Suudi Arabistan yönetimi Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında öldürüldüğünü kabul etti. Yönetim adına yapılan açıklamada arbede sırasında öldüğü söylendi. Aynı gün Kral ile bir telefon görüşmesi daha yaptık. Olaya karıştığı belirtilen 18 kişinin tutuklandığını bana ifade etti. Verilen listedeki kişilerin olaya karıştıkları tespit edildi. Bu gelişmeler cinayetin kabul edilmesi bakımından önemlidir. 21 Ekim'de Trump ile kapsamlı bir görüşme yaparak, olayın aydınlatılması konusunda mutabık kaldık.
ÜLKEMİZİ KARALAMAK İÇİN ÇEŞİTLİ MEDYADA YOĞUN BİR KAMPANYA YÜRÜTÜLDÜ
Türkiye olarak bu süreci devlet ciddiyeti, uluslararası hukuka göre yönettik. Ülkemizi karalamak için çeşitli medyada yoğun bir kampanya yürütüldü. Bu suikast girişimleri bizi gerçekleri arama çalışmalarından geri koyamaz. Burası Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içerisindedir. Viyana Sözleşmesi de böyle bir vahşi cinayetin soruşturulmasını diplomatik dokunulmazlık zırhının altına gizlenmesine izin veremez. Biz gereğini yerine getireceğiz.
TÜRKİYE BU MESELENİN TAKİPÇİDİR
Cemal Kaşıkçı'nın dünya çapında tanınan bir gazeteci olması bize uluslararası bir sorumluluk da yüklüyor. İnsanlığın ortak vicdanının temsilcisi olarak Türkiye bu meselenin takipçidir. Ortaya çıkan bilgi ve deliller, Cemal Kaşıkçı'nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Bu cinayet insanlığın vicdanını yaralayacaktır.
CESEDİN YERLİ İŞBİRLİKÇİYE VERİLDİĞİ İFADESİ DOĞRUYSA, BU YERLİ İŞBİRLİKÇİ KİMDİR?
Suudi Arabistan yönetiminden bundan sonra meselenin tüm sorumlularını ortaya çıkarmalarını ve hukuk üzerinde gereken cezalara çarptırılmalarını bekliyoruz. Planlı olduğuna dair güçlü emareler bulunuyor. Bu 15 kişi cinayet günü niçin İstanbul'da toplanmıştır? Bu kişiler kimden emir almışlardır? Başkonsolosluk binası günler sonra incelemeye açıldı? Cinayet ortadayken ondan tutarsız açıklamama niye yapıldı? Cesedi niçin hala ortada yok? Cesedin yerli işbirlikçiye verildiği ifadesi doğruysa, bu yerli işbirlikçi kimdir? Güvenlik ve istihbarat birimlerimizin elinde hadisenin planlı olduğuna işaret ediyor. Savcılıktaki soruşturma dosyasında yerlerini alacak.
Hiç kimse bu sorular cevaplanmadan üzerinin kapatılacağını aklından bile geçirmesin. Böyle bir soruşturmanın adil bir heyet tarafından yapılması çok önemlidir. Diğer ülkelerdeki suç ortaklarının da soruşturmaya dahil edilmesi gerekiyor. Türkiye olarak takipçisi olacak kendi ve uluslararası hukukun yerine getirilmesini sağlayacağız.
18 KİŞİNİN İSTANBUL'DA YARGILANMASINI TALEP EDİYORUM
Bir çağrı yapıyorum; Suudi Arabistan Kralı başta olmak üzere üst yönetimedir. Olay İstanbul'da olmuştur. Bu 15 + 3 kişinin yargılanmasının İstanbul'da yapılması teklifimdir. Takdir kendilerinin, bu benim teklifim.
CUMHUR İTTİFAKI ADINI VERDİĞİMİZ BU ZEMİNİ HAZIRLAYAN MİLLETİMİZDİR
Türkiye siyasi işbirlikleri hususunda yeni bir döneme girdi. Bu işbirliği zemininin çok önemli katkısı olmuştur. MHP ile yeni yönetimin hayata geçirilmesi sürecinde son olarak 24 Haziran'da çok verimli bir ittifak sergiledik. Cumhur İttifakı adını verdiğimiz bu zemini hazırlayan milletimizdir. Milletimizin sesine kulak verdik ve samimi bir dayanışma içinde olduk. Yeni yönetim sisteminin inşası gibi temel konularda ittifak içinde olmak, iki partinin aynı çizigiyi takip etmesi beklenmiyor. AK Parti ve MHP iki ayrı partidir. Farklı düşündüğümüz konularda kendi yolumuzu takip ederiz.
MHP ile kimi hususlarda farklı düşündüğümüz görülüyor. Cumhur İttifakına verdiğimiz önem üzerine bu farklılıklara yapıcı bir dil ile ifade etmeye çalıştık. Kimseye kişisel olarak saygısızlık etmeyi aklımızdan geçirmeyiz. Esasen bizim siyaset tarzımızda böyle bir üslubun yeri yoktur.
AF TEKLİFİNE SICAK BAKMADIĞIMIZI ÇEŞİTLİ ÖRNEKLERLE ANLATMAYA ÇALIŞTIK
Af gündeme geldiğinde, bu işi tam manasıyla masaya yatırdık. Teklife sıcak bakmadığımızı çeşitli örneklerle anlatmaya çalıştık. Burada temel bir ilke var. Temel ilke bir devlet kendisine karşı işlenen suçlara af yetkisine sahip olabilir ama kişilere karşı işlenen suçlara karşı devlet af yetkisine sahip değildir.
EĞER ADALET MÜLKÜN ESASIYSA O ZAMAN BİZ BU MÜLKÜ AYAKTA TUTMAK İÇİN ADİL DAVRANMAYA MECBURUZ
Eğer adalet mülkün esasıysa o zaman biz bu mülkü ayakta tutmak için adil davranmaya mecburuz. Kalkıp da uyuşturucu baronlarıyla, torbacılık yapanları bir araya getirmek bunu anlamak da mümkün değil. Biz devlet olarak baronlarla da torbacılarla da içenlerle de mücadele ettik, etmeye devam ediyoruz. Hiçbir dönemde uyuşturucularla mücadelede bizim iktidarımız olduğu kadar yoğun bir mücadele verilmemiştir.
"50 binin üzerinde uyuşturucu mahkumu var. Bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz?"
50 BİNİN ÜZERİNDE UYUŞTURUCU MAHKUMU VAR. BUNLARA KADER MAHKUMU DİYEBİLİR MİYİZ?
En doğusundan güneydoğusuna kadar nerede ne gibi çalışmalar yapıldıysa hepsini topladık, gerekeni yaptık. 50 binin üzerinde uyuşturucu mahkumu var. Bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz? Ne demek aldatılmış? Öbür tarafta can alan katillere mi kader mahkumu diyeceğiz? Öbür tarafta hırsızlara mı kader mahkumu diyeceğiz? Cezaevinden çıkarıyorsunuz daha fazlasını yapıyor, bunlara mı kader mahkumu diyeceğiz? Canilere mi kader mahkumu diyeceğiz? Biz devlete karşı işlenen suçlarda devlet olarak yapılabilecek ne varsa gayret ederiz. Bir katili affettiğimiz zaman maktülün ailesine nasıl anlatacağız?
Emeklilikte yaşa takılanlar için gerekenler söylenmiştir.
Bizim kimseyi ne kurum ne isim olarak hedef almamız söz konusu değildir. Sosyal medyadaki kimi açıklamaların yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını düşünüyorum ve üzülüyorum.
ANDIMIZ GERİDE BIRAKTIĞIMIZI SANDIĞIM BİR KONUYDU.
Andımız geride bıraktığımızı sandığım bir konuydu. 2013'te bunu çözmüştük. Yetki aşımı yaparak maalesef bu düzenlemeyi iptal etmiştir. Türkiye'yi hak etmediği bir tartışmanın içine sürükleyen bu karar, eski hastalıkların yaşadığını gösteriyor. Tek parti CHP'si döneminde başlatılan uygulamayı hala sürdürmeyi çalışmak yanlıştır.
MİLLETİMİZİN EN ETKİLİ ANDI İSTİKLAL MARŞIDIR
Andın ilk halini Türk Ocaklarını kapatmasıyla, üniversitelerini perişan etmesiyle bilinen tıp doktoru Reşit Galip yazmıştır. Türkçe Ezan zulmünün de mimarıdır. Milletimizin en etkili andı İstiklal Marşıdır. Bunun dışına bir and tanıyoruz, tanımayacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Cumhur İttifakı' ve andımız ile ilgili flaş sözler
BEN TÜRK'ÜN AMA TÜRKÇÜ DEĞİLİM...
Ben Türk'üm ama Türkçü değilim. O başka bir şey, o başka bir şey. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır. Her etnik unsur kendi etnik unsuruyla iftihar edebilir. Sizin Türkçülük yapma hakkınız varsa benim Kürt vatandaşımın da Kürtçülük yapmak hakkı doğar. Asla bunu ırkçılık yapma boyutuna taşımayalım. Bunu yaptığınız anda ayrımcılık yapmış olursunuz. AK Parti olarak bu yanlışa düşmedik.
SEMBOLİK UNSULARIN HEPİMİZİ KUCAKLAMASI GEREKİR
Türkiye Cumhuriyeti devleti 81 milyonun ortak devleti olduğuna göre, sembolik unsuların hepimizi kucaklaması gerekir. Rabiamız budur. Tek millet. Kökenine, bölgesine bakmaksızın 81 milyon vatandaşımızın tamamını ifade ediyoruz. Ayrımcılık yok. Tek bayrak. Uğrunda dedelerimizin ve evlatlarımızın kan döktüğü istiklalimizin alameti farikasını olan değerini vurguluyoruz. Tek vatan derken, 780 bin kilometre vatan toprağının hepimize ait olduğunu söylüyoruz. Tek devlet derken maziden atiye uzanan köprü üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti'nden başka devlet tanımadığımızı belirtiyoruz.
BAKANIMIZA YÖNELİK BU TEHDİDİ VE HAKARETİ GERÇEKTEN BİR GENEL BAŞKANA YAKIŞTIRAMADIM
Tek tipçi bir metin özentisinin çocuklarımıza her sabah okutulmasının yeri var mıdır? Anayasa Komisyonu Başkanımızın kökeni ve meşrebi üzerinden eleştirilmesinin kime ne faydası vardır? Ben ayrımcı değilim diyeceksin, Anayasa Komisyonu Başkanımız benim milletvekilim, bakanlık yapmış arkadaşımıza, bakanımıza hem hakaret, hem tehdit savuracaksın. Onun arkasında bizler varız. Bakanımıza yönelik bu tehdidi ve hakareti gerçekten bir genel başkana yakıştıramadım. Bu çok üzücüydü. Buna yol arkadaşımı feda edemek. Benim bu yol arkadaşımızın ırkçılıkla alakası yok. Kökeni Kürt olabilir ama kendisi bu millete hizmet etmenin şuurunda. Niye hedef saptırıyor, damgalama yapıyoruz.
GÖRDÜK Kİ MHP FARKLI BİR TERCİH YAPTI. MADEM 'BİZ YOLUMUZA' DİYORLAR, BİZ DE 'HERKES KENDİ YOLUNA' DERİZ
Ülkeyi ve milleti sevmek çocuklarımızı buna uygun bilgi, beceriyle donatmakla olur. Biz 2053, 2071'i inşa etmek için ittifak kurduk. Bunun için artık bu tür meselelerdeki görüş farklılıklarının Cumhur İttifakı'na gölge düşürmesine izin vermemeliyiz. Biz bu ittifakın ruhuna zarar verecek hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Milletimizin emaneti olan Cumhur İttifakını günlük siyasetin üzerinde tutmak istedik. Gördük ki MHP farklı bir tercih yaptı. Madem 'Biz yolumuza' diyorlar, biz de 'Herkes kendi yoluna' deriz.
Ülkemiz, milletimiz, partimiz için hayati gelişmelerin olacağı bir dönem olacak. Yeni bir atılım sürecine giriyoruz. Siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkiler içinde olduğumuz Avrupa zorlu günler geçiriyor. ABD'nin hamlelerini yakından izliyoruz. Orta Asya ile iyi ilişkiler içindeyiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu