TANIK BEYANLARI DEŞİFRE ETTİ
FETÖ üyesi olmakla suçlanan eski yüksek yargı üyelerinin yargılandığı davalardaki tanık beyanları, örgütün yargıya yerleşirken kullandığı metotları deşifre etti.
FETÖ'CÜLERİ YÜKSEK NOTLARLA PARLATMIŞLAR
Cemaat mensubu hakim savcıların yüksek notlarla parlatıldığı, cemaatten olmayanların düşük notlarla yükselmelerinin engellendiği, FETÖ'nün yargıyı nasıl ele geçirdiğini ortaya koyan iddianamelerde de anlatılırken, yönteme ilişkin ayrıntılar da tanık ifadeleriyle ortaya kondu. FETÖ'nün darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan eski yüksek yargı üyelerinin yargılandığı davalarda, tanık olarak dinlenen Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin'in beyanlarıyla iddialar daha da netleşti.
2011'DE TERS DÜŞEREK ÖRGÜTTEN AYRILMIŞ
Abdullah Şahin, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yargılamaları süren teftiş kurulunda görevliyken Yargıtay veya Danıştaya üye seçilenlerin davalarında tanıklık yaptı.
Tanık olarak verdiği ifadelerde, cemaat içinde uzun yıllar kaldığını, bazı sanıklarla teftiş kurulunda birlikte çalıştığını anlatan Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin, 2011'de ters düşerek örgütten ayrıldığını söyledi.
Bazı sanıklarla aynı sohbet grubunda bulunduğunu, grubun teftiş kurulunda çalışanlardan oluştuğunu belirten Şahin, sohbet toplantılarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in kitaplarının okunduğunu, videolarının izlendiğini, himmet verildiğini, gündeme ilişkin konuların konuşulduğunu kaydetti.
Şahin, son dönemlerde cemaatin tedbire önem verdiğini, yemeklerde alkol alınması, Bank Asya'ya para yatırılmaması, telefon konuşmalarına dikkat edilmesi gibi tedbirlerin uygulanmasının istendiğini de anlattı.
Abdullah Şahin, Teftiş Kurulu Başkanlığında görev yaptığı dönemde başkanlığın yüzde 70'inin bu yapıya mensup olduğunu belirtti.
Şahin, mahkeme heyetinden gelen "Sohbetlerde, teftiş sırasında kimilerine daha yüksek, kimilerine düşük not verilmesi gibi telkinler yapılır mıydı?" sorusu üzerine, Teftiş Kurulunda, 2005-2011 yılları arasında görev yaptığını belirterek, "Cemaat mensubu kişiye, teftişe gitmeden gideceği yerdeki cemaatçilerin listesi verilirdi. Kim cemaatçi kim değil ona göre bilinmesi için liste önceden hazırlanırdı, bu mecburiydi." şeklinde ifade verdi.