Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
Biz her eğitim öğretim döneminde olduğu gibi yeni bir başlangıç, altın bir fırsat olarak görüyoruz. İktidara geldiğimiz ilk günden beri eğitim ve öğretime öncelik veriyoruz. Sadece eğitim ya da sadece öğretim yeterli değil. Biz ikisini birleştirerek geleceğe yürüyeceğiz. Teori ile pratiği birleştirmeyle geleceğe yürümemiz lazım.
2002'de göreve geldiğimizde eğitim, sağlık, adalet, emniyet demiştik. Kimi güç odaklarının hışmını üzerimize çekme pahasına bu alanda köklü reformlar gerçekleştirdik.
TEK TİPÇİ ESKİ EĞİTİM-ÖĞRETİM MANTALİTESİNİ RAFA KALDIRDIK
Tek tipçi eski eğitim-öğretim mantalitesini rafa kaldırdık. Çok daha özgürlükçü, demokratik, sorgulayıcı yapıya kavuşturduk. Eğitim-öğretim altyapısının güçlendirilmesi için ciddi çabalar harcadık. Fatih Projesinden seçmeli derslere, imam hatiplerden 4+4+4'e kadar attığımız adımlar dirençle karşılaştık. Bu direnç eğitim-öğretim konusunu ideolojik çekişmelerinin aracı haline getirenlerden geldi.
DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE ÇAĞDIŞI TEPKİLERLE KARŞILAŞIYORUZ
Dün olduğu gibi bugün de çağdışı tepkilerle karşılaşıyoruz. Hiçbir başarıya zahmetsiz ulaşılmaz. Önüne çıkan engellere bakıp yılan, vazgeçen hedefe ulaşamaz. Biz eğitim konusunda da engellere aldırmadık. Meseleye at gözlüğüyle bakanlara prim vermeden reform çalışmalarımızı devam ettirdik. Verdiğimiz sözlerin tamamını yerine getirdiğimizi görüyoruz.
"Hayat mektebinde her gün yeni şeyler öğrenmeye devem edeceksiniz"
ÖĞRETMEN OLMADAN VASIFLI GENÇLİK YETİŞTİREMEZSİNİZ
16 yılda 605 bin öğretmen ataması yaparak 920 binin üzerine çıkardık. Öğretmen olmadan vasıflı gençlik yetiştiremezsiniz. Tüm Türkiye'de elinde satırla dolaşan gençlik değil, kitabıyla kalemiyle dolaşan bir gençlik görüyorum.
BİLİM VE SANAT MERKEZİ SAYIMIZI 135'E YÜKSELTTİK
81 ilde 16 yılda 288 bin adet yeni derslik inşa ederek, toplam derslik sayımızı 577 binin üzerine çıkardık. Fatih Projesiyle 433 bin sınıfın tamamına etkileşimli tahta yerleştirildi. Bilim ve sanat merkezi sayımızı 135'e yükselttik. Bizim okullarımızda da beden eğitimi derslerini yaptığımız yerler vardı, şu anki sınıflar gibiydi. Artık spor salonlarımız olması lazım. Laboratuvar sayımızı 37 bine taşıdık. 58 fen lisesi sayısı 310'a yükseldi. Kat sayısı engelini kaldırdık.
BİZİM ORTAÖĞRETİM DÖNEMİMİZDE SINIFIMDA 75 ÖĞRENCİ VARDI
Bizim ortaöğretim dönemimizde sınıfımda 75 öğrenci vardı. Burada 30 öğrenci. Burası Kabataş Lisesi. Anadolu'da 100'ün üzerinde öğrencinin okuduğu sınıflar vardı. Bu sınıflarda kalite ne kadar olabilir? Öğrenci sayısı ne kadar azalırsa, bilgi alışverişi o kadar güçlü olacaktır. Bunları mümkün olduğunca tüm okullarımızda hakim kılmanın derdindeyiz.
Biz kırtasiyeci dükkanlarında sırada beklerdik. Biz bunu aşacağız dedik. Biz sıraların üzerine kitapları koyacağız, eğitim-öğretim başladığı anda öğrencilerimiz kitaplarını sıralarda bulacak. Gençler siz teksir notunu bilir misiniz? Biz teksir kağıtlarıyla ders çalıştık. Bu şartlarda okuduk. Öğrencilerimizin bunları yaşamasını istemiyoruz.
TÜRKİYE ARTIK İLİM NOKTASINDA YOKLUKLAR ÜLKESİ OLMAYACAK
Türkiye artık ilim noktasında bir yokluklar ülkesi olmayacak. Kaliteyi de teknolojiyi de yakalayan bir ülke Türkiye var artık. Öğretmenlerimiz başka sıkınıtılarla cebelleşme durumunda kalmıyor. Bugün itibariyle Türkiye eğitim-öğretim alanında sıçrama yapacak konuma ulaşmıştır. Hayat her gün yenilenen dinamik bir süreçtir. Değişim ve yenilik insan hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. Bugün okul sıralarında oturan evlatlarımız geçmişle karşılaştırılamayacak bir iklimde eğitimlerine başlıyor.
Sınıflarımızdaki temel sorun dikkat ve konsantrasyon eksikliğidir. Öğrencilerimiz sınıflardalar ancak zihnen başka bir yerdeler. Çünkü uluslararası bir kuşatma altındayız. Mesleki eğitim ile iş hayatını birleştirecek projelere ivme kazandırmalıyız.