"Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak"... Ak Parti'nin Çankaya'daki bir otelde gerçekleştirilen kuruluş toplantısında iki gün sonra Kurucu Genel Başkanlığı üstlenecek Recep Tayyip Erdoğan bu ifadeleri kullandığında tarihler 14 Ağustos 2001'i gösteriyordu. Kuruluşundan sadece 15 ay sonra tek başına iktidar olan Ak Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana aralıksız tek başına iktidarını sürdürerek Türk siyasi tarihine damgasını vurdu.
AK PARTİ KENDİSİNİ SÜREKLİ YENİLEDİ!
Bugün 17. kuruluş yıl dönümünü kutlayacak Ak Parti geçen süreçte bünyesinden iki cumhurbaşkanı, dört başbakan çıkardı. Türkiye'yi parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçirdi. 17 yıllık geçmişinde kapatma davasından, darbe teşebbüsüne onlarca badire atlatan Ak Parti, bu süreçte gerçekleştirdiği beş olağan ve üç olağanüstü kongre ile kendisini sürekli yeniledi.
İşte AK Parti'nin başarılarla dolu 17 yılının hikayesi...
OKUDUĞU ŞİİR NEDENİYLE HAPSE GİRDİ...
Erdoğan'ın kuruluş çalışmalarına okuduğu bir şiirden dolayı aldığı hapis cezası nedeniyle 4 ay yattığı Kırklareli Pınarhisar Cezaevi'nden başladığı Ak Parti, Fazilet Partisi'nin kapatılmasının ardından 14 Ağustos 2001'de siyaset sahnesinde yerini aldı. Milli Görüşhareketinin, "yenilikçi" kanadını oluşturan isimlerin yanı sıra merkez sağ kökenli isimlerin yer aldığı parti siyasi duruşunu "muhafazakâr demokrat" olarak belirledi.
Partinin 16 Ağustos 2001'deki ilk kongresinde Erdoğan genel başkan seçildi. Ak Parti kuruluşundan yaklaşık 15 ay sonra ilk sandık sınavına girdi. Seçimlerden 10 gün önce, dönemin Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Erdoğan'ın genel başkanlığa devam edemeyeceği gerekçesiyle Ak Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) dava açtı. Davayı 22 Ocak 2003'te gündemine alan AYM, Erdoğan'ın genel başkanlık görev ve yetkilerini kullanamayacağına karar verdi.
SİİRT'TEN MECLİS'E
Bu süreçte gidilen 3 Kasım 2002 seçimlerine, "Tek başına, iş başına" sloganıyla katılan AKP, yüzde 34.29 oyla tek başına iktidar oldu. Abdullah Gül başkanlığında 58. Cumhuriyet Hükümeti kuruldu.
TCK'nın 312. maddesinde yapılan değişiklikle siyasi yasağının kalkmasının ardından Erdoğan, 8 Mart 2003'te Siirt'te tekrarlanan seçimle TBMM'ye girdi. Böylece, "Muhtar bile olamaz" denilen Erdoğan'a, Başbakanlık yolu da açıldı.
58. Hükümet'in 11 Mart 2003'te istifa etmesi üzerine 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümeti kurma görevini Erdoğan'a verdi. Erdoğan, 15 Mart 2003'te 59. Hükümeti kurarak Başbakanlık koltuğuna oturdu.
367 KRİZİ
Ak Parti, girdiği ilk yerel seçim olan 2004'te yüzde 41.67'lik oy oranıyla sandıktan birinci parti çıktı ve 11'i büyükşehir olmak üzere bin 950 belediyeyi kazandı. Ak Parti, ikinci seçim zaferinin ardından ekonomi ve dış politika ağırlıklı siyasetini sürdürdü.
Milliyet'in haberine göre bu süreçte laiklik tartışmaları, siyasette askerin rolü sık sık gündeme geldi. Siyasette gerilim 2007'de zirveye ulaştı. Cumhuriyet mitinglerinde hükümete tepki gösterilirken, 11. Cumhurbaşkanı'nı seçmek için 27 Nisan 2007'de toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, tek aday olarak seçime giren Abdullah Gül, oylamaya katılan 361 milletvekilinin 357'sinin oyunu almasına rağmen, ilk turda seçilmek için gerekli 367 sayısını bulamadı. CHP, 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Meclis'te yapılan ilk tur oylamanın iptali istemiyle AYM'ye başvurdu. AYM'nin başvuruyu kabul etmesi üzerine hükümet seçim kararı aldı.
27 NİSAN E-MUHTIRA
Siyasi tarihe "e-muhtıra" olarak geçen 27 Nisan tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde hükümete karşı yayınlanan bildiri seçimleri farklı bir boyuta taşıdı. Gergin ortama rağmen Ak Parti 22 Temmuz 2007'deki seçimde oyunu yüzde 47'ye yükselterek tek başına iktidarını sürdürdü. Seçimin ardından 28 Ağustos 2007'de TBMM'de yapılan oylamada Gül, 11. Cumhurbaşkanı seçildi.
KAPATMA DAVASI
Süren laiklik tartışmalarının ardından 2008'de, "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" gerekçesiyle Ak Parti'nin kapatılması istemiyle dava açıldı. AYM partinin kapatılmasını beşe karşı altı oyla reddetti, ancak Hazine yardımının belirli bir oranda kesilmesine hükmetti.
Türkiye, 2008'in ikinci yarasında yaşanan küresel mali krizin gölgesinde 2009 yerel seçimlerine gitti. Oy oranı yüzde 39'a düşmesine karşın Ak Parti seçimden yine birinci parti çıktı ve belediyelerini korudu.
Ak Parti, 2010'da bazı anayasal değişikliklerini Meclis'ten geçirdi. AYM ve Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını değiştiren, AYM'ye bireysel başvuru hakkı getiren, darbecilerin yargılanmasının yolunu açan paket referandumdan yüzde 57.88 oranıyla geçti.
Ak Parti, 2011 genel seçimlerinde de geleneği bozmadı ve yüzde 49.53'lük oy oranıyla bir tek başına iktidarını sürdürdü. Eylül 2012'de Halkın Sesi Partisi (HAS Parti), Ak Parti'ye katılma kararı aldı. 2013'teki Gezi Parkı eylemleri ise Ak Parti iktidarının karşılaştığı en büyük toplumsal hareket oldu.
HALKIN SEÇTİĞİ İLK CUMHURBAŞKANI
2012'den itibaren Ak Parti ile o dönemki adıyla "Gülen Cemaati" arasında başlayan gerilim, 17 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla yeni bir boyut kazandı. Erdoğan ve Ak Parti, operasyonu "komplo" ve "darbe girişimi" olarak niteledi. Cemaati de devlet içinde, "paralel yapı" olarak adlandırdı.
30 Mart 2014'teki yerel seçimlerden yüzde 45.60 oranıyla yine 1. parti olarak çıkan Ak Parti, 18'i büyükşehir 818 belediye başkanlığını kazandı.
Erdoğan, 10 Ağustos'ta anayasa değişikliği uyarınca halk tarafından gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda yüzde 51.8 ile Türkiye'nin halk tarafından seçilen ilk ve 12. Cumhurbaşkanı oldu.
HIZLI DEĞİŞİM SÜRECİ
Cumhurbaşkanı seçiminin ardından gidilen olağanüstü kongrede Erdoğan, genel başkanlık ve Başbakanlık koltuğunu Ahmet Davutoğlu'na devretti. Davutoğlu, 9 ay süren genel başkanlık ve Başbakanlık sürecinde ilk seçim sınavını 7 Haziran 2015'teki genel seçimlerde verdi. Ak Parti Erdoğan'sız ilk seçiminde yüzde 41 oy oranıyla 1. parti olmasına karşın TBMM'de çoğunluğu kaybetti. MHP, koalisyona girmeyi reddederken, Ak Parti ve CHP arasında gerçekleştirilen, "istikşafi" görüşmelerden sonuç çıkmayınca Erdoğan, anayasal yetkisini kullanarak Türkiye'yi 1 Kasım 2015'te yeniden seçime götürdü. Seçimden 40 gün önce yapılan kongrede Davutoğlu yeniden Genel Başkan seçildi. Ak Parti 1 Kasım seçimlerinden yüzde 49 oy oranıyla tek başına iktidar olarak çıktı. Ancak Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı arasında yaşanan görüş ayrılıkları, seçimin ardından Ak Parti'de yeniden olağanüstü kurultayı gündeme getirdi.
Mayıs 2016'da gerçekleştirilen olağanüstü kongrede partinin kurucularından ve belediye başkanlığı döneminden itibaren Erdoğan'a yol arkadaşlığı yapan Binali Yıldırım, Ak Parti'nin 3. Genel Başkanı oldu.
15 Temmuz 2016'da, FETÖ'nün darbe girişimi siyasiler, halk ve medyanın demokrasiden yana tavır koymasıyla engellendi. 7 Ağustos'taki Yenikapı mitinginin ardından başlayan Ak Parti, MHP yakınlaşması ilerleyen süreçte iki partiyi seçim ittifakına götürdü. Bu süreç yönetim sistemi değişikliğine ilişkin anayasa değişikliğini de yeniden gündeme getirdi.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANI
16 Nisan 2017'de, "tarihi" olarak nitelendirilen referandumda seçmen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesini kabul etti. Yapılan anayasa değişikliği ile Erdoğan'a parti üyeliği ve dolayısıyla genel başkanlık yolu da açıldı. 21 Mayıs 2017'deki 3. Olağanüstü Kongre sonucu Erdoğan, 998 günlük aranın ardından yeniden Genel Başkan seçildi. Kongrede yapılan tüzük değişikliğiyle ihdas edilen, "Genel Başkanvekilliği" görevine de Başbakan Binali Yıldırım getirildi.
Erdoğan, göreve gelir gelmez partinin yetkili organlarında, il ve ilçe başkanları ile belediye başkanlarında değişikliğe gitti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürpriz erken seçim çağrısının ardından 24 Haziran'da anayasa değişikliği uyarınca 27. dönem parlamentosu ve cumhurbaşkanı seçimleri gerçekleştirildi. Erdoğan yüzde 52,38'lik oyla Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Ak Parti yüzde 42,28'lik oy oranıyla 13. sandık zaferini elde etti. Ak Parti ve MHP'nin yer aldığı, "Cumhur İttifakı" ise yüzde 53,6 oy aldı.