Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na 2014 yılında başvuran Meral Eraslan, Haydar Baş'a eşi ile olan ticari ilişkisinden doğan zarar nedeniyle zorla çok sayıda boş senedi imzalayarak verdiklerini, adlarına kayıtlı gayrimenkullerin de ellerinden alındığını iddia etti.
2015 yılında savcılık tarafından fadesi alınan Dr. Mustafa Eraslan, eşinin iddialarını doğrulayıp iki kişinin saldırısına uğrayarak ayağının kırıldığını ifade etti. 2014 yılında başlayan soruşturma 2016 yılında davaya dönüştü. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Haydar Baş, Lütfullah Önder ve Mustafa Eraslan'ı darp ettiği iddia edilen Maşallah Tarhan'ın da aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında, "Nitelikli yağma" ve "Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması" suçlarından dava açıldı.
Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Aralık 2016 tarihinde ilk duruşmayı yaptı. Bu duruşmaya katılan Haydar Baş, maddi durumu kötüleşen şikayetçi Mustafa Eraslan'a borç para verdiğini savunarak, "Mustafa Eraslan'ın teklifi ile ortaklığımız söz konusu oldu. Kendisine 20 milyon dolar vermek suretiyle destek oldum. 5 milyon dolarını bana o yıl içinde ödedi. Kayseri'de fabrika kurduk, 30 milyon lira destek çıktık. Daha sonra bana ödemelerde aksaklık olduğunu fark ettim. Birinci sınıf malzeme kullanmak yerine 4-5. sınıf malzeme kullandığı için pazarlamasında sıkıntı yaşandığını anladım. 2010 yılında 1'er milyonluk 20 adet dolar senedi aldım. Bunlardan 5'i ödenmesi nedeni ile iade edildi. Borcunu ödemeyince tasarrufun iptali davası açtım" dedi.
Baş, "Ben 14 yıl boyunca bir siyasi partinin genel başkanlığını yapmış bir ilim adamıyım. Benim böyle işlerle ne gibi bir işim olabilir" dedi. Sanık Avukat Lütfullah Önder de Eraslan'ın uzun yıllar avukatlığını yaptığını belirterek, diğer sanık Haydar Baş'ın talebi ile şikayetçilerle görüştüğünü belirterek, zorla senet aldığı yönündeki suçlamayı kabul etmedi.
Aynı duruşmada söz alan müşteki Mustafa Eraslan ise Haydar Baş'ın iddialarını yalanladı. Eraslan, "Lütfullah Önder bunlar birer imtihandır, zaten size geri verilecektir. Ben de zekatımızdan olsun mantığı ile ses çıkarmadım. Daha sonra bana 30 milyon ceza kestiler. Bize kesilmiş ceza mahiyetinde bu senetleri bizden aldılar. Benim baldızımla haber gönderdiler eşime, 'bak senin kocanı öldürecekler, hocam bunu engelliyor' mahiyetinde cümleler söylemişler. Bu nedenle bu senetleri imzaladık" dedi.
Söz alan müşteki Meral Eraslan da, üzerinde oluşan manevi baskı nedeni ile davaya konu senetleri imzaladığını belirterek, "Bir gün Haydar Baş'ın veya eşinin telefonundan bizzat arandım. Bir çocuğun öldü, diğerlerinin de ölmesini istiyorsun gibi sözlerle tehdit edildim. Haydar Baş'ın dünürü olan ablam tarafından davet edildim. Aramızda geçen konuşmada bana 'Kocana söyle bu parayı ödesin, yoksa cemaat onu öldürecek, hocam onu tutuyor' dendi" iddiasında bulundu.
Tanık olarak dinlenen Mustafa ve Meral Eraslan'ın kızı Fatma Zehra Eraslan, ise Haydar Baş'ın babasını ölümle tehdit ettiği iddiasında bulundu.
16 Temmuz 2018 tarihinde yapılan 8. duruşmada söz alan müşteki Meral Eraslan, "Cemaat yapılanması içerisinde şahıslara zorla yardım etmesi talep ediliyor. Bizde baskı ve korku nedeniyle senetleri imzaladık ve bu nedenle borca itiraz etmedik. Cemaat yapılanması içerisinde sömürülen sadece biz değiliz. Bu yapılanma içerisinde bizler gibi başkalarına da senetler imzalatılıyor. Mahkemenin vereceği karar bizim gibi iradesi ipotek altına alınan bir çok kişi için emsal olacak niteliktedir. Ben bir hekimim. Bu şahıslarla ticari ilişkim yoktur. Bu senetleri niçin bende almışlar, bunu açıklayamıyorlar. Şikayetim devam ediyor. Sanıkların cezalandırılmasını talep ediyorum" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Ercan Altuncu esas hakkındaki mütalaasını sundu. Mütalaada, sanık Haydar Baş'ın liderliğini yaptığı cemaat yapılanmasının söz konusu olduğu, şikayetçiler Mustafa ve Meral Eraslan'ın da cemaat ile mensubiyet ilişkisi içerisinde oldukları belirtildi. Diğer sanık Lütfullah Önder'in de Haydar Baş'ın talimatları doğrultusunda taraflar arasındaki ihtilafların çözümü için devrede olduğu belirtilen mütalaada, müştekilerin sanığın tehdit ve manevi cebir sözlerinin etkisi ile senetleri imzalayarak bu sanığa verdiği, bu sanığın da senetlerin boş kısımlarını doldurduğu anlatıldı.
Mütalaada, Haydar Baş'ın, "Yağmaya azmettirme" suçundan, Lütfullah Önder'in de, "Yağma" suçundan 6'şar yıldan 10'ar yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi. Sanık Mustafa Eraslan'ı darp etmekle suçlanan Maşallah Tarhan'ın, "Kasten yaralama" suçundan 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edilen mütalaada, diğer 8 sanığın beraatine karar verilmesi talep edildi.
Mahkeme, dava kapsamında Haydar Baş ve Lütfullah Öner'in 3 milyon liralık malvarlığı üzerine tedbir koydu. Haydar Baş ve Lütfullah Önder'in yurt dışına çıkışları da yasaklayan mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmaları için duruşmayı erteledi.