M.Ü İlahiyat Fak. Dekanı Prof. Ali Köse
"LİDERİN ADNAN OKTAR VE GÜLEN GİBİ KUTSALLAŞTIRILDIĞI YERDEN UZAK DURUN!"
Türkiye, Fetullahçı Terör Örgütü'nün toplum üzerinde açtığı yaraları tam olarak sarma imkanı bulamadan, bu kez Adnan Oktar Operasyonu ile sarsıldı. Bu yapılarla devletin emniyet ve bağımsız yargı mensuplarının eksiksiz şekilde mücadele edeceğinden kimsenin şüphesi yok. Ancak meselenin bir de sosyolojik ve dini boyutu var. Mehdi ve Mesih beklentisi üzerinden akılalmaz menkıbelerle kandırılan bu insanlar, yeniden topluma kazandırılabilecek mi? Bu yapıların bir daha ailelerin ve toplumun başına bela olmaması için devlete ve halka düşen sorumluluklar neler? Ve belki de en önemli soru şu; Kapalı ve sapkın dini toplulukların zaman içerisinde suç makinesine dönüşmesini devlet nasıl önleyecek?
Merak edilen tüm bu soruları Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Ali Köse'ye sorduk.
EMPERYAL GÜÇLER BU YAPILARI KULLANIYOR
-Hocam Adnan Oktar ve FETÖ gibi kapalı toplulukların hep kriminal boyutunu konuştuk. Dini açıdan bu yapılarla nasıl mücadele edilebilir?
Ben mesele Türkiye ölçeğinde bakmıyorum. Tüm İslam dünyası ölçeğinden bakıyorum. İslam dünyasının neresinde bir kavga, kargaşa ve kaos varsa orada FETÖ ve Adnan Oktar benzeri yapıların ortaya çıktığını görüyoruz. Dahası bu kavga ve kaos bu yapılar üzerinden yürütülüyor. Sadece Türkiye'de değil İslam dünyasının neresinde olursa olsun bu yapıların kesinlikle birileri tarafından kullanıldığını görüyorsunuz. Emperyal güçler İslam dünyasındaki bu tür yapıları kullanıyor. Batı'da da bu tür sapkın akımlar bulunuyor ama onlar üzerinde kaos yaratamayacaklarını biliyorlar. Kontrol altında tutulması gereken ve uzun vadede kaos potansiyeli taşıyan bu yapılara özellikle dikkat çekiyorum.
LİDERLER HATASIZ VE KURTARICI OLARAK GÖRÜLÜYOR
-Peki böyle sapkın ve kapalı oluşumlarda sadece liderde mi suç?
Böyle oluşumlarda taraftarlar tarafından liderlere kutsallık atfediliyor. Sorun da burada başlıyor işte. O cemaat yapısı kutsal bir hareket olarak adlandırılıyor. Başındaki liderde kutsal, yanılmaz ve hatasız olarak kabul ediliyor. Bu tür yapıların içerisinde olan insanların "benim cemaatim ve önderim çok iyidir ama şöyle bir hatası vardır" dediğini duyamazsınız. İslam'ın temel prensipleriyle uyuşmayan bir bakış açısıdır bu. İslam'a göre insanoğlu masum değildir. Bu yetki sadece Peygamberlere verilmiştir. Onlar da yanıldığında Allah onlara doğru yolu göstermiştir. Peygamberimiz kendi kızı Fatıma'ya bile bu yönde sözler söylemiştir. Maalesef bu tür cemaatlerde liderler ahirette kurtarıcı olarak görülmektedir.
CEMAATLER DİNİ ALAN İÇERİSİNDE KALMALI
-Hocam cemaatler toplumun kaçınılmaz bir gerçeği. Samimi insanlar zarar görmeden bu yapılarla nasıl mücadele edilebilir?
Din var olduğu müddetçe cemaatler olacaktır. Burada hiçbir sorun yok. Sorun şurada; Dini alan içerisinde kaldığı müddetçe hiçbir oluşumda bir sıkıntı yok. Ama bunlardan bazıları durduğu yerde durmuyor. Ticarete, siyasete hatta mafyaya özeniyorlar. Tabi son örnekte gördüğümüz gibi cinsel sömürüyü de sayabiliriz. Dini alan dışında her alana kayan yapılarla karşılaşıyoruz. Dini alanda faaliyet göstermesi gereken bir oluşum doğası dışına çıkmış oluyor. Din olmaması gereken her yerde var, olması gereken yerlerde ise maalesef yok.
-Bu yaklaşım aslında en büyük zararı da dine ve dindarlara veriyor sanırım.
Merhametli, ahlaklı, imanlı güzel insanlar yetiştirmektir cemaatlerin ve İslami gönüllü kuruluşların görevi. Bu alanın dışına çıkmadığı takdirde toplumun en dinsizinin bile İslami cemaatlere bir sempatisi vardır. Ancak bazıları asıl görevlerini unutarak kendilerine yeni vazifeler tanımlamışlar. Bu da toplumun tepkisini çekiyor. İnsanların dinden uzaklaşmasına neden olduklarını da söyleyebiliriz.
-Hocam son dönemde birçok cemaatte Mehdi, Mesih, Kahtani gibi beklentilerin olduğunu öğrendik. Bu beklenti üzerine bir dini oluşumu bina etmek ve insanları buradan motive etmek ne kadar doğru?
Buna müdahale etmeden çözemezsiniz. Devlet gidip onların tepesine binsin demiyorum. Ama böyle yapılar tespit edildiğinde mutlaka önüne geçilmelidir. En azından bunlara verilen imkanlar ellerinden alınmalı.
LİDERİN KUTSALLAŞTIRILDIĞI YAPILARDAN UZAK DURULMALI
-Bir insan bir dini oluşumla tanıştı ve sohbetlerine katıldı. Bunun doğru bir yer olup olmadığını nasıl anlayacak?
Önemli olan şu: Bir grup, bir lider kendisine kutsallık atfediyorsa ve görünmez alemden haberler veriyorsa orası tehlikelidir. Bir insan kendisine kutsallık atfediyorsa, Mehdi'yim, Mesih'im, evliyayım vs. diyorsa ya da bunun söylenmesine göz yumuyor, sesini çıkarmıyorsa orası doğru bir yer değildir.
-Adnan Oktar operasyonundan sonra FETÖ medyası tarafından "sıra diğer cemaatlere de gelecek" şeklinde bir korku yayılıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Şeffaf olan, asli görevi olan din kulvarında yürüyen cemaatler niye korksun ki. Din dışında başka konularla ilgilenmiyorsan gönüllü kuruluşlar ve İslami oluşumların böyle bir endişeye kapılmasına bir neden yok. Bugünkü iktidarın dindar insanlara müdahale edeceğine kim inanır? FETÖ gibi bir tecrübeden sonra artık amacının dışına çıkmaya çalışan yapılara da izin verilmeyecektir, verilmemelidir de…
İNSANLARI DİNDEN SOĞUTUYORLAR
-Çocukların böyle yapıların eline düşmemesi aileler neler yapabilir?
Aileler elbette çok seçici davranmalı ve iyi araştırmalıdır. Ancak ben bir konuya değinmek istiyorum. Din ihtiyacının olduğu kesin. Bu ihtiyacı aile ve okulun giderme ihtimali söz konusu değil. Burada cemaatler devreye giriyor. Bu yapıların bazılarının kendilerini değiştirmesi gerekiyor. Bu yapıların görevi dini bilgileri aktarmak ve eğitim hizmeti vermektir. Bu çocuklar, gençler reşit olduktan ve okullarını bitirdikten sonra cemaatlerin görevi bitmiştir. Yapılacak olan budur. Ama bazı oluşumlar o insanın peşini bırakmıyor. Bu kez maddi bir bağımlılık oluşuyor. Bu yapılar dini temsil ettiği için insanlar dinden soğuyor.
-Bu yapılar nedeniyle insanların dinden soğuduğu yönünde bir tespitiniz var mı?
Elbette var. Günün sonunda kaybeden yine din ve dindarlar oluyor. Haksız yere biz dini kötüye kullanıyoruz ve kaybeden yine din oluyor.
OKTAR VE GÜLEN GİBİ YAPILAR İSLAM DÜNYASININ SORUNU
-Devlete burada düşen görev nedir sizce?
Devlete düşen vazife bu yapıları kontrol altında tutmak ve hak etmediklerini vermemektir. Dini özgürlükler korunmalıdır. Demokratik bir toplum bunu gerektirir. Ancak din dairesi dışına çıktıklarında o yapılara "senin burada bulunma hakkın yok" denilebilmelidir. 17/25 Aralık darbesinden sonra o günlerde Paralel Yapı bugün ise FETÖ dediğimiz yapının içerisinden bazı kişiler bana geldiler ve "Başbakan Erdoğan bizim kamudaki adamlarımızı görevden alıyor" diyerek şikayet ettiler. Onlara şunu söyledim: "Size bu hakkı kim verdi? Kamuda kadro oluşturma yetkisini nereden alıyorsunuz? Siz bir siyasi parti değilsiniz." Adnan Oktar ve FETÖ gibi akımlar sadece Türkiye'nin değil İslam dünyasının en önemli problemlerinden biri?
İSLAM DÜNYASI ASHAB-I KEHF GİBİ YAŞIYOR
-Bu tür yapılar samimi dindarlara ve samimi STK'lara çok zarar verdi. Bu zararın boyutlarını henüz bilmiyoruz. En hasarsız şekilde atlatmak için cemaatler neler yapmalı?
İsim vermeden söyleyeyim. Mantaliteyi değiştirmeleri gerekiyor. Böyle gidilirse kısa vadede kazanıyor gibi görünürler ama kabile ve kasaba mantığı ile uzun süreli bir yolculuğa çıkamazlar. İslam dünyası şu anda Ashab-ı Kehf gibi mağarada yaşıyor. Dünyadaki gelişmeleri takip edemiyor. Yarın uyandığımızda ve mağaradan çıktığımızda Ashab-ı Kehf gibi "biz neredeyiz, hangi yıldayız" diyeceğiz.
İSA TATLICAN / SABAH GAZETESİ